Bir şiir gibi başlamıştı hayat.. Yumuk yumuk gözlerim ve masum yüreğim vardı. Pembe ellerim olmasına rağmen tırnak içerisindeydi hakkımda bilinenler. Alınyazım kimlerin elindeydi acaba? Kafiyesi düzgün satırlara benzerdi tüm isteklerim; ya isteklerim için çınlatıyordum ortalığı ya da şen çığlıklarım olurdu kendi çapımda şenliklerime. Bir avuç şekerdi tüm beklediğim.. Sevimliydik ve şirindik tüm şiirler gibi.

   Sonra başlığı adımın harfleri olan bir hikâyenin kahramanıydım. Konu günden güne gelişse de ana fikir çıkmıyordu bir yerden. Tekin olmayan yollardan geçtiğimde sadece önsöz vardı akıllarda nereyeydi bu gidiş?


Kimi zaman deneme tahtasını oluyorduk düşe kalka. Üç yanlış doğruyu sormadan alıp götürüyordu, biz sadece seyrediyorduk. ”Biz” olabilmeyi öğrenirken parmaklarımızın arasından düşlerimiz kayıp gidiyordu. Bakakalıyorduk sessizce.

   Bazen üç beş fıkra çıkardı düşündürücü ve bir an gülümse ihtiyacı için duraksamaya. Esprisi olan bir hayat şekli mi arıyorduk ne?
Makaleleri tahlil edecek kadar tespitçi değildik. Kendimiz idik makale içerisindeki uzun noktalar.

   Romanlar okunuyordu bizden ötelerde. Biz masalların peşindeydik sonunda üç elma düşen. Gökkuşağının bile yedi renk olduğunun çok sonra farkına vardık. Ansızın rüyalardan uyandırıldığımızda gerçek renklerle boğuşuyorduk…Silkelendik.. Tomurcuk değilmişiz, hangi ara filizlendik boyumuzca.  .

   Şimdi ise serbest sandığımız kürsülerde bitmeyen mücadelemizde yenilmeyip yeni kavgalar veriyoruz. Tek sebebimiz hayatın özetini çıkarabilmek. Kendi benliğimizi arar olduk sayfalarca. Kompozisyon dersinden sınıfta kalmayı becerebilmiştik.. Kopyacıydık çok şükür ; kim ne yapıyorsa peşinden giderek ispatladık kendimizi.. Doğru veya yanlış ne önemi vardı yaşam denilen merdivende rüzgârlara kapılmış savruluyorduk. Limitimiz doluncaya dek varlığımızı sürdürmeliydik.. Künyemiz satır aralarında gizliydi.
Farkına geç vardığım gerçek; yaşamak denilen ince çizgi kalemlerin düşüncelerinden bile keskindi.

   En son hatırladığım; yuvarlanıyorduk harfler misali oradan oraya…
Hayat işte daha ne olsun. Yuvarlak bir dünyada dört köşe olmayı beklemeye hakkımız var mıydı?

-          - - - -

Heyyy hayat önden gitme , yoruldum az bekle..





( Balkonda çiçekleri sularken aklıma gelen hayat analizi )

Nazlı TOLUN

( Hey Hayat başlıklı yazı NazlıKaragöz tarafından 25.08.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu