Çığ
çığ kaplar
haritadan siler köyümü
saçaklarda sarkıt buzlar kırılmaz
gün batar, dünyamda sonsuza kadar
bana ne ay dolunaymış
yıldızlar parlarmış
kurtarma ekipleri bana ulaşamaz
seslerini duyan var da, sesim yok
dualarımı duymazsın
duyamazsın Züleyha!
umurunda olmayayım kimsenin
umurumda değil benim de hiç kimse
senden başka,
gece gündüz.. zelzele
saat bilmem ne kala-geçe
ben sadece seni dilerim
ben senin yaşıyor olmanı dilerim
muhtemelen olduğun tarafa yönelirim
ömrümü sana hibe ederim
seni isterim
menzilim sana
ulaşamam Züleyhaa
kurur nehrin yatakları
kurur bende yeşillikler
bir volkanın püskürmesidir bütün hayat
yanar bütün renkler
yeşil yapraklı dallar
renk renk çiçekler
gülüşün solmasın da
yeter bana
sen yetersin Züleyha
ağaçlar unutur,
kendisini sulayan nehri,
köklerini..
yeşili,
çiçeklenmeyi
dalına konan yuvasız kuşları
yetim.. öksüz çocuklar gibiyim
enkazlar altında
yaşadığından umut kesilmiş
asırlar öncesinin Pompei’siyim
yokluğunda
kaygım yok senden başka,
Vezüv gibi beni yaksan da
bekleyeceğim asırlarca
yeter ki sen!
sen beni unutma
Züleyha
..
kıyamet kopsa ne
kopmasa ne
bir tohum vazgeçer filizlenmekten
zemheri yıllarca hüküm sürer dünyamda
bahar tomurcuktan
güneş ısıtmaktan
bir cenin doğmaktan
gönlüm benden
bıkar Züleyha
gelmeyeceksen
gülmeyeceksen bir daha
yanarım yanarım Züleyha
vazgeçemem Züleyham gamzelerinden
müsaade istemem bir tek senden
helalleşmem
ümidim kalmazsa
gözleriyin akından, gülüşünden
sana, her an
sana gelmektir tek yapabileceğim,
nehirler vazgeçer yatağından
ben senden asla..
seni, bir an..
bir an bile bekletmemek adına
buradan gideceğim
gideceğim buralardan
sana geleceğim daima
sana geleceğim Züleyha
Züleyha.. ah Züleyhaaa
benim olsan