Ne zaman damlalar birbiriyle yarışsa,
Hesapsız;
Efkâr basar gönlümü,
Ve
Yağmur dilinde akar üzerime,
Yalnızlığım...
Sigara tadında acı,
Dumanında bulanık hatıralar,
Ayaklanır yeniden...
Martı çağıran gün doğumları,
Şarap tüketen gün batımları,
Ve
Üşüyen yıldızlarım gelir aklıma...
Mykonos üşürken yine sensiz,
Santorini nöbetini tutar yalnızlığımın...
Pire limanına demirli yüreğim,
Bilmem kalkar mı ki Acroplisten ?...
Rhodos kıyıları ağlarken yokluğumuza,
Midilli stem kusar tek başınalığına...
Yağmur bırakırken üzerime damlalarını,
Yine göl oluyorum mum ışığında,
Ve
Yıldızlar senziz akıyor saçlarımdan...
Meryem ana kirpiklerinde saklı yalnızlığım,
Zem zem olup akıveriyor derinlerimde...
Ahh ahh
Alıştığım sessizliğin gürültüsüdür,
Lahidlerden yükselen,
Kutup ki beyazına hasrettir gecem...
Mozart'tan bir konçertoyken yalnızlığım,
Aşık Veysel'den namedir sarhoşluğum,
Dili yok ki sessizliğin,
Bülbül ola da dağın arkasına sesi yorula...
Geldik gidiyoruz işte,
Yuvarlanan kaya misali,
Ömür dediğin ise pazar yolu mesafesinde,
Bir file meyve ve sebze....
Senin de olsa dünya yayasın bu alemde...
Her zaman yalnızlıktır yağan
Ve
Hakkın üç tahta beş kürek topraktır,
Görmesen de...
Bülent KAYA