Canım Muayyen,
Belki bir gün sana uğrarım diye saklıyorum bu anahtarı,
senin bana anlattığın hikayeleri kesip, sen gibi şekiller yaptım bir de,
Bu anla, ecelim arasındaki bir duraktayım şu anda,
Sanki sana geldim, geleceğim gibi bakıyorum sokaklara,
Aklımda hep desenli kanatların kalmış,
Biliyorsun, bir kelebekten asla katil olmaz,
ki sen meşrebi dokunaklı, pek dokunaklı
- Muayyen dur! Kırmızı ışıkta ölme!
Daha yemyeşil bir öykücük vaadecektim sana!
Yaralı ve can çekişen gecelerde, gecerinde, daha belirgin oluyorsun kalbimde,
tenim haram diyorsun öyle anlarında, tenim haram!
ama yine de, beni konuşur gibi sev diyorsun, konulur gibi sev
peki neden, neden en yaralı zamanlarında bile,
hatıralarını yavru bir bebek gibi korumaya çalışırsın
a be Muayyen kime diyorum? Bak hele, hiç dinliyor mu çatlayan gövdemin sesini...
Buradan senin gölgen sadece bir adım, bir şekersiz çay uzaklığında,
ama ruhunu elleyebilmem için daha kaç harfi uç uca birleştirmem gerek,
neden sözcüğü bir urgana dönüşüyor, doğum avlusunda
endişelerim boğazlıyor sanki beni, sanki dinim imanım şüpheymiş gibi
misal diyorsun bana, misal bir mizaç, uzaklaşmaya meyilli
misal diyorsun, içimdeki mucizeleri alıp da kaçmak istersin gibi
neler vermezdim muayyen bir tavrına sevgili muayyen
Bir de, sana bu gece yarısı bayramlaşmaya geleceğim Muayyen,
müsait olduğun bir bağ bozumunda ya da azametli bir hasat vaktinde
elini öpeceğim, gözlerini öpeceğim, ruhundan çıkmayan izleri öpeceğim,
derli toplu sebeplerim var bunlar için, uyandırdığım itiraflardan alıntı
haklısın, akıllara durgunluk veren bir yoksulluk benimki Muayyen
İstiyorum ki, ilk duruşmada oy çokluğuyla sevelim birbirimizi
Elimizde sadece, tasvir edilmiş yamalı şiirler,
ama yine de diyorum bazen,
"Muayyen sen muzır bir neşriyatın ilk sözcüğü müsün?"
Ödüm patlıyor böyle düşününce, ödüm patlıyor :
"biz seni yasakladık Muayyen, pıtırcıklı şiirlerde" diyecekler diye
Öd diyorum Muayyen öd!
İşte sen beni böyle duymazdan geldikçe ödem oluyorsun içimde,
ki bu aralar sadece sen verebiliyorsun bana böyle dönem ödemlerimi,
sev de gel tatilde , ağladığın yerlerden soracağım diyorsun,
elinde hırçın ve huysuz bir kalp, ruhuma ruhuma vuruyorsun,
çok acıyor ömrüm muayyen anlatamam, anlatamam ömrüm muayyen
Bak şimdi, şöyle anlatayım, en kısa yoldan, hülasa :
sen mücavir bir alandın benim için, ya şimdi ?
Yine mücavir!
Böyle anlarda, içimdeki öfkeye mani olamadığım gibi ,
bırakıyorum tasmasını
diyorum ki seni gidi mücavir muayyen!
hülasa diyorum Muayyen hülasa!
İkinci a uzun okunur. Tıpkı seni uzun uzun okuduğum gibi!
Anlayacağın Muayyen,
dün gece sabaha karşı beş gibi,
böyle nasıl kan ter içinde anlatamam,
kan ter içinde uyanmışım, içinde kıvrıldığım yerden,
iflas haberimi almışım gibi,
sanki cebimde sana dair hiç kıvrak imgeler kalmamış gibi,
anlatamam Muayyen anlatamam, muazzam bir kabustu,
dudaklarıma değen bir damla hayalinle kendime geliyorum tabii
Bak sana her şeyimi açıyorum, sandığımda ne kadar nakışlı ihtiras varsa işte,
Bilemezsin ne münafık bir adamım ben Muayyen,
Ağır bir bozgun sonrası mensup oldum bu münhem durumuma
Aman be, medet dediğin nedir ki be Muayyen,
her gece bir medet umma ayini topluca, ben ve yalnız harflerim
Aman be Muayyen, sen bana bakma, yırt at başvuru formumu
ben nasıl olsa geçinirim yine, zor zamanlar için sakladığım gölgelerinde
Aman be Muayyen, biz sizi arayacağız de yak bu şiiri
senin güzel gönlüne adak olsun ipotekli arzularım
Şimdi son bir dileğim var Muayyen,
şiirin bu en arabesk kıvamına geldiği anda,
ki zor zanaatir her şiirde kendini uğurlamak aslında,
yaralı bir yolcu gibi, lüzumsuz savurganlıklardan sonra
Lakin kimse duymasın Muayyen, utanırım
- Mübaşir sen de git!Yeter bu kadar kulak misafiri olduğun!
Eğil, biraz daha eğil sancılarıma Muayyen, mutluluklarım duymasın
Ben... Ben senden istifa ediyorum Muayyen,
seni bulduğum yere bırakıyorum,
o kitabın kırk ikinci sayfasının, en heyecanlı paragrafına
Aldığım rafa bırakıyorum yine seni, aynı hevesle
Uç Muayyen uç... Sana göre değil benim gibi müşkilpesend
Ayan beyan bir meraktı duygum, nasıl giydiririm seni düşlerime diye
Ve Muayyen son olarak...
Muayyen? Muayyen ? Muayyen?...
Yapma...
Söylemeliydim sana,
o kitabın basım yeri, sana vurulduğum
ve senin beni vurduğun yerdi Muayyen.
Ki demeliydim sana bunu da,
sen kaybolursan,
ben de sende kaybolurum,
böyle vıcık vıcık bir oryanyalizm tatlısı yerken.
O yüzden elim yine o rafa gitmeli,
açmalıyım yine senin sayfanı, aynı hevesle ,
Bir aynanın yeniden dirilmesi gibi, tertemiz aksinde :
Canım Muayyen,
Belki bir gün sana uğrarım diye saklıyorum bu anahtarı
Üstelik, hiç de muayyen olmadığım bir mevsimimde...
Oktay Coşar