yeşili bol atkılar örüyor ,
fark edilmemiş kadınlar kapı önlerinde
eli yüzü bir şehirlerde,
kıyı boylarına ilişmiş reçine kokusu
gerdan kırıyor uzunca elbiseler,
kış balkonlarında
su buruşuk
sığ berrak
rüzgâr alabildiğine
pencere önlerinde,
kendi halinde sokaklar
pervazında çiçek suyu ıslağı,
dilleri kuru cam güzellerinin
evcilik oyunlarında demleniyor,
büyümüş çocuklar
martı gözlerinde ,
çaya batırılmış simit
ip ince
taş ağır
su unutkan
rüzgâr alabildiğine
kuş uçuşu uzaklıklarda,
öksesiz yalnızlıklar
düş salıncaklarında,
kabuğunu sevmeyen yara
nar tanelerinde düş kurdu
gül tenlerinde vesveseler
denizleri tuzluyor,
fikri şaşmış çay kaşıkları
zehri bal fincan köpüklerinin,
rüzgâr alabildiğine
birazdan…
kendini bilmez kumlar kaçacak
ifadesiz gözlerime
kusuruna bakarken cep aynaları,
hak sayılmış günahın
nemlenecek dilimde ki küfür
uç verecek,
kirpiklerimde gök gürültüsü
sen diye bir sevda gelecek aklıma,
adını ezbere bildiğim
gözden kaçacak ah,vahları
yalınayak gölgelerin
kıymığı batacak tırnak içlerine,
ikigen yalnızlıkların
yeşili bol atkılar örecek,
fark edilmemiş kadınlar
yaşlanacağım öylesine…
bu şiiri toprağa verdim,bıçak koy üstüne
Suadiye.2013
Demir Mutlugil