Dıştan bakıldığında güçlü, içlerinde küçücük çocuklar ,kısa pantalonlarıyla şımarıp duran kocaman adamlar...Aileleri ile paylaşımları haftasonları maç saatlerine kadar söylene söylene ,her huysuzluğu yaparak götürdükleri mangallı piknikler ya da büyük alışveriş merkezlerindeki amaçsız gezintiler olan.....Mutsuz haftasonu kocaları, babaları. Pazar günleri en fazla bir iki yaşında özenle temizlermiş ve taksitleri zar zor ödenen arabalarının içinde, sıkışık trafikte raslarız onlara.....
Eşlerinin en küçük detayına kadar giyimlerine dikkat ederler. Kısa bir etek, dekoltesi açık bir bluz ,dar bir pantalon ya da göze batan bir saç rengi ya da modeli onları çileden çıkarır.
Bu tepkilerini de sevgi ile kıskanmak arasında bağ kurarak açıklarlar.
Seçim zamanı değilse eger , futbol memleket meselerinden önemlidir. Düşüncelerini eşiyle paylaşmak ise yakışmaz erkekliklerine. Dışarıya karşı açık içinde ve evinde dar görüşleriyle yaşayıp giderler öylesine.
Sık sık insan "insan merak ettiği kadardır " cümlesi dökülür dudaklarından. Araştırmacı görünüp klavye başında geçirdikleri zamanları sebep bulmak adına. Oysa, etraflarındaki olaylara sadece bakarlar ve derinine hiç bir zaman inmezler. Onların meraktan kastı aslında, başka hayatlar içindeki kadınlardır sadece
Asıl yüzlerini, zaaflarını en perişan ve zavallı hallerini bilen eşlerinin neleri merak ettiğini ise hiç düşünmezler. Zaten onları yeteri kadar anlamayan "şımartmayan" onlar değil midir zaten.
Sonra ver elini sanal alem..... Sosyal ağlar, arkadaşlık siteleri favorileridir. Ama bunu asla açık etmezler. Sanal alemde büyük bir ciddiyetle araştıran gelişen bir adamdır dıştan gördüğünüz.
Farklı konularda, sitelerde örneğin fotograf konusundakilerde ise kendi kendine ayarlarını yapan dijital makinaları ile yine fotograf düzenleyici programlarda emeksiz işledikleri fotografları paylaşırken bile , farklı bir çevrelerden, asla günlük hayatlarında rastlayamayacakları kendileri kadar sanal -sanatçı kadınların peşindedirler oysa. O kadınlar genelde eşlerinden ne kadar farklı olurlarsa o kadar iyidir. O da gerçekten farklı olmalıdır o yüzden . Yani sanal ve yalan. Profilleri, hümanist, hassas bir erkeği yansıtır. Kendi portrelerinin içinde en karizmatik en yakışıklı olanını bulabilmek için eşlerine veya kendi kendilerine sayısız portrelerine çekerler. O sitelerde eşleri veya çocukları ile ilgili iz bulamazsınız. Oralarda yanlız mutsuz ve kendini sanata vermiş entellektüellerlerdir artık.
Bu yoğunluğu idare edecem MSN adresleri de gereklidir elbette. Tek ve sabit olanının yanında davetkar rumuzlar ile alınmış bir iki tane. Gizemli ve merak uyandıran.
Bu yolculuklar, her konudaki sanal paylaşım sitelerinde ,amacı aynı olan ve merak ile örtülmüş aslında arayıştan başka bir yanı olmayan sanal bir dünyaya doğrudur artık. Tavla ya da okey oynarken bile..........
O dünyadan derlenen kadınları karşı ise şefkatli, anlayışlı, açık fikirli, dürüsttürler. Evli olduklarını hiç saklamazlar. Bunu yalansızlık adına yaptıklarını söylerler işin aslı sorumluluk üstlenmeden bir şeyler yaşamak ve işler sarpa sararsa "evim eşim çocuklarım" diyebilmektir.
Karşılıklı yalanlar eğer sanal bir aşka dünüşürse..... Bahaneleri hazırdır. "Bir bunalım anında eşimle sorunlar yaşarken hayatıma ansızın giriverdin. " Bu cümle hem sanal aşkına hem eşine karşı çok etkili, ikna edici ve köşeden dönüp sıvışmalarını sağlayıcı bir bahanedir aslında. Zor durumda kalırlarsa kullanacakları. Her iki tarafın zedelenmesinin bir önemi yoktur. önemli olan onların kendilerini vazgeçilmez, arzulanan, beğenilen ve ulaşılmaz hissetmeleridir. Böyle hissetmektir asıl onların merak ettiği bu yüzden önemi yoktur karşısındakinin kim olduğu ve gerçek hayattaki yoldaşının ne hissettiği.
Yine yalan ve sanal pek çok yol ve merak edilecek çok şey vardır nasılsa. Bir de erkek olmanın verdiği rahatlık..
Böylece yeni yollar, yeni yüzlerle sürüp gidecektir aslında kendini sevmekten ibaret yolculuk.