Şafak söktü karayı güneşin iplerinden Yakalayıp çekerek aydınlattı dünyayı Çiçekler iç çektiler serinlikte derinden Selamlayıp gitmeye hazırken dolunayı. Çiy düşen yaprakları huşu ile titredi Rüzgârla salınarak “Merhaba hayat” dedi.
Serçeler şakıdılar uyanırken yuvada Başlarını uzatıp seyrettiler âlemi Rayiha hissedildi ısınırken havada Şairler de kalktılar yakalayıp kalemi. Yağmur gibi heceler dökülürken kağıda Mutluluğu yazdılar dokunmadan ağıda.
Toprağın koynundaki tohumlar ağladılar “Neden biz geç kaldık ki erişmedik sabaha?” Diyerek sızlandılar yürekler dağladılar Bilemezdiler onlar doğmaya erken daha. Gün gelip zaman dolup can olup tabiata Bereket salacaklar şimdilik yata yata.
Bense zenginim artık umut avcumda saklı Her sabah çıkartırım öper yine gizlerim Yeter çektiğim çile artık hüzün yasaklı Mutluluk mimarıyım hazırdır eskizlerim. Şen yuva sitesinin hazır beton zemini Koydum kısık ateşe alacaktır demini.
Son ana dek çabalar binamı bitiririm Ecel denen karakuş yakında olsa bile Su, taş, çakıl ne varsa elimle getiririm Derim görevim bitti giderim güle güle. Ey hayat işte böyle bir iniş bir yokuş var Önce topraktan doğuş, sonra da yokoluş var.
Afet İnce Kırat
Güzel yorumu için sevgili Züleyha’ya teşekkürler...
( Bir Bahar Sabahında başlıklı yazı Afet Kırat tarafından 27.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.