Öyle ahım şahım güzellikte olan erkeklerin arkasında koşacağı bir kız da değildir. Sadece sıradan taşralı gösterişsiz bir köylü kızıdır. Biraz da okuduğu okulda okuyan diğer arkadaşlarına göre, saf olan bir kızdır. Güç bela bu kız lisede okurken öğretmenlerinin de kendisine zaman, zaman yardım etmesiyle lise son sınıfa kadar gelir.
Amacı bir an önce okuduğu liseyi bitirmek ve sonra da sevdiği biriyle evlenip çoluk çocuk sahibi olmaktır. Ailesinin’ de saten onu başka yerlerdeki yüksekokullarda okutacak kadar maddi güçleri hiç yoktur. Sevda taşradan göçmüş gelmiş maddi durumu iyi olmayan sıradan bir işçi emeklisin yedi çocuğunun ortalarından biridir.
Sevda gittiği okulda kendi yaşıtı olan kızların
ergenlik çağına gelmesiyle okuldan edindikleri erkek arkadaşlarına özeniyor
onlar gibi kendi de diğer kızlar gibi davranarak okuldan ya da yaşadığı
mahalleden bir erkek arkadaşı sahibi olmak onunla diğerleri gibi orada burada
gezmek tozmak ve flört etmek istiyordur.
Sonunda onun’ da bir gün okuldan erkek
arkadaşı olur. Okulda ve dışarıda onunla beraber dolaşmaya, boş zamanlarında
okulun olmadığı zamanlarda beraber parklarda falan gezmeye başlarlar. Sevda artık
sevinçlidir, okulundan bir erkek arkadaşı onunla arkadaşlık yaptığı için artık
o kimseyi kıskanmıyordur.
Sevda’ nın arkadaşlık yaptığı delikanlı ondan
daha zeki ve üniversiteye gidebilecek bir çocuktur. Üstelik de bu gencin ailesi
onun mutlaka okumasını ve onun evlenmeden önce eli ekmek tutan biri olmasını askerliğini
falan yapmasını istiyordur.
Sevda ise onun tam tersine aklı fikri
evlenmekteydi. Beraber olduğu gençle evlenmek istiyor ve onu kendince seviyordur.
Okul bitmiştir. Sevda evinde oturmaya ve arada bir de, üniversiteye hazırlanan arkadaşlık
yaptığı bu gençle buluşup, orada burada parklarda falan gezip tozarken ateş bacayı
sarar ve kendini sevdiği bu erkeğe teslim ediverir.
Artık okullu Sevda kız bakire değildir. Yüksek
okullara gitmeye hazırlanan sevgilisi delikanlıya her defasında evlenelim diye
ısrar eder ve defalarca onunla beraber olur. Fakat delikanlı çalışıp üniversiteye
gitmeye hazırlandığından önünde evlenebilmesi için daha çok zaman olduğundan bir
türlü evlenmeye yanaşmazdır.
Bir gün akşam bunların evlerine birileri bu
Sevda’ ı bir başka gençle evlendirmek için istemeye gelirler. İstemeye gelenler
maddi durumları iyi hali vakti yerinde olan kişilerdir ve üstelikte istemeye
gelenlerin oğlu yüksekokul mezunu ve bu oğlanın kurulmuş düzeni iyi de bir işi
gücü vardır.
Liseyi bitirmiş olan ve daha yukarısını okumak
istemeyen Sevda’yı anne babası ikna eder ve bu oğlanla evlenmesi için kabul
ettirir. Sevda da bu arada diğer oğlandan ümidini kestiğinden kabul eder ve
yüzükler takılır nişan yapılır evlilik hazırlıkları yapılmaya başlanır.
Tam düğüne yakın bir günde sevda
rahatsızlanmaya orada burada midesi bulanmaya başlar. Sevda ailesinden habersiz
olarak gider test yaptırır. Evlenme hazırlığı yapan artık son ana gelmiş nişanlı
kız Sevda hamiledir. Şaşırır ve bu ne yapacağını bilemez. Durumunu gizlemeyi
tercih eder. Hiç kimseye bir şey söylemeden evlenme yolunda devam eder.
Sonunda sevda hamile haliyle karnındaki
çocuklar bu gençle evlendirilir. Sevda daha önce başka bir gençle beraber
olduğunu bildiği için aşk oyunlarıyla onu oyalar kendisini ona oğlana tecrübesi
ile gerdek gecesinde hala kızmış gibi teslim eder.
Aradan zaman geçer ve bunun dünyalar güzeli adını
Deniz koydukları bir kız çocuğu meydana getirirdir. Herkes sevinçlidir, eşi bir
taraftan çocuğum oldu diyor sevinir, eşinin anne babası ise öbür taraftan
sonunda bizimde bir torunumuz oldu diye bir başka taraftan sevinmeye bu mutlu olayı
kutlamaya başlarlardır. Aile içinde artık Dünya’ya gelen Torun Deniz’ den
dolayı mutluluk rüzgârları esmeye başlamıştır.
Onlar mutlu yaşarken torunları Deniz’ in
gerçek babası üniversite imtihanlarını kazanmış girdiği okulda çoktan okumaya
başlamıştır ve bu arada başka bundan daha güzel kız arkadaşlarla arkadaşlık
etmeye başlardır. Bu okullu gencin olan bitenden ve kendisinin bir çocuğu
olduğundan haberi bile yoktur. Sevda’ da düşünür taşınır gerçeği eşinden gizlemeyi
tercih eder çocuğun kendi kocasından olduğunun işaretlerini vererek davranır
evin içinde Deniz adındaki bebeğini o şekilde büyütmeye başlardır.
Bu arada bebek büyümeye başlamış evin maskotu
sevilen torunu hale gelmiştir. Elden ele kucaktan, kucağa dolaşan oyuncakların
alındığı evin neşesi olan bir çocuk olarak büyür ve üç dört yaşına kadar gelir.
Deniz bebek yürümeye konuşmaya başlamış ve ailedeki bireylerin çok sevdiği bir
çocukken, bir gün bunun annesi eski sevgilisi olan öz babası ile gizlice ailesinden
habersiz konuşmaya gider.
Ailesi gizlice konuşmaya giden gelinlerinden
şüphe ederek kiminle ne için buluşmaya gittiğini takip ederler. Yakalanınca
başlangıçta uzaktan bir akrabam gibi yalanlarla eşini ve eşinin ailesini
kandırdıysa’ da bunlar daha sonra buluşmalarını sıklaştırınca üzerinde şüphe
çekmeye başlardır. En sonunda olan olur eşinin ailesi bunu araştırır. Uzaktan
akrabası falan olmadığını öğrenince bir daha görüştürmezler.
Bir gün içinde şüpheyle yaşayan gelinin eşi
ve onun anne babası, kendi çocuğum diye bildikleri Deniz isimdeki çocuğun da
ondan olabileceğinden şüphelenir. Daha sonra gelinin kocası olan erkek, evdeki eşinin
hiç haberi olmadan, çok sevdikleri ve üç dört yaşına kadar büyüttükleri torunları
olarak bildikleri bu çok sevdikleri Deniz isimli çocuğun kendilerinden olup
olmadığı konusunda giderler D.N.A. testi yaptırırlar. Test sonucunda çocuğun
eşinden olmadığını anlaşılınca evlerinde kıyametler kopar ve sonuç olarak bu
aile gelinlerini ve çok sevdikleri Deniz ismini koydukları çocuklarını annesi
ile beraber evden atarlar kapının önüne koyuverirler. Oğullarının karısını yani
Deniz’ in annesi olan gelinlerini mahkemeye verip oğullarından boşatırlar.
Bu arada çocuğun gerçek babası okulundan
arkadaş edindiği bir başkası ile evlenmiş olur. Sokakta çocuğu ile beraber
sahipsiz kalan dul kadın kendi anne gidip babasına sığınmak ister. Fakat bunu ne
annesi ne de bunu kabul ederdir. Çocuğun gerçek babası ise kendi gibi tahsilli
ve güzel bir kadınla evlenince ne çocuğun babası olarak buna sahip çıkar ne de
bunlara yardım ederdir.
Sevda çocuğu ile beraber başına gelenlerden şaşkındır.
Ne yapacağını bilemeden orta yerlerde dolaşmaya kolundaki bilezikleri satarak
yerleştiği basit bir pansiyonda zaman zaman’ da, verdikleri işleri yaparak
kendine doğru dürüst bir hayat kuruncaya kadar burada çalışmaya yaşamaya başlardır.
Fakat “hazıra dağ dayanmaz derler” altınlarını satarak harcadığı paraları hızla
azalmaktadır. Satacak bilezikleri de tükenmektedir. Kolunda satabileceği son
bir bileziği kalmıştır
Sevda kara, kara düşünürken bir gün bir
teklif alır ona pavyonlarda konsomatris olarak çalışmayı teklif ederler. Sevda
bu işi benimser fakat kızı Deniz’i düşünmektedir. Sonunda karar verir ve bir
gün kızını bakamayacağını bahane ederek çocuk yuvasına yerleştir.
Sevda artık kendince kuş gibi hafiftir. Gider bir pavyonda çalışmaya başlar. Arada bir gider çocuk yuvasındaki kızına hediyeler götürür severken bir gün bunu alırlar bulundukları şehirden İstanbul’ daki herhangi bir pavyonda çalıştırmak üzere satarlar. Artık bir pavyon kadını olan Sevda, Deniz ismindeki çocuğunu istediği vakit göremeyen biri olarak o pavyon senin bu pavyon benim çeşitli yerlerde çalışmaya başlardır.
Sevda yaşadığı eğlence, sükse dolu hayatının
içinde çocuk yuvasındaki öz çocuğunu unutmak mecburiyetinde kalmış ve bir daha
sormaz olmuştur. Çünkü kendini hiç tanımadığı uğraşıp da içinden çıkamadığı bir
alemin içinde boğulup kalmıştır. İçki sigara eroin alışkanlığı başlamış
kucaktan kucağa dolaşan biri olmuştur.
Bir gün bir ihbar üzerine kaldığı evinde polisler eroin araması yaparlar ve Sevda’ nın çantasında polislerin bulduğu eroin onu ceza evine göndermeye yeterdir. Sevda artık eroin kullanmaktan ve satmaktan ceza evinde yatan bir mahkumdur. Onu içine düştüğü bu durumdan kurtaracak ne bir yakını vardır ne de onun ceza evinden kurtaracak güçlü bir avukata verecek parası vardır.
Yetimhanede bulunan kızı Deniz annesinin
başına gelenlerden habersiz kaldığı bakım evinde büyümüş okula başlamıştır. Fakat
boynu büküktür. Ne geleni vardır ne de gelip bir soranı vardır. Devamlı olarak
yalnız ve boynu bükük tenhalarda oturur kimseyle arkadaşlık kuramadan okuluna
devam ederdir.
Bir gün hiç beklemediği bir günde bir
ziyaretçisi gelir. Oysa onun o güne kadar ne ziyaretçisi gelmiştir ne de bir
yakını gelip sormuştur.
Görüşme yerine götürülmek üzere gardiyanlar
nezaretinde gider bakar. Karşısında eski tanıdıklarından biri vardır. Şaşkın,
şaşkın bu gelenin yüzüne bakar kalır. 01.Mart. 2013
Devamı var...