Sevda'nın öyküsü ün devamıdır.
…..Gelen
hiç beklemediği biridir. Çocuk yuvasında bıraktığı kız çocuğu Deniz’in babasını karşısında görünce birden şaşırır. Yıllar
sonra onunla burada karşılaşınca içinde tuhaf bir his uyanır. Bu uyanan his ona olan, nefretinden
başka bir şey değildir. Önce onunla karşı karşıya gelip konuşmak istemez ona
göre, başına ne geldiyse biraz da ondan gelmiştir ve onu sorumlu tutmaktadır.
…..Onunla
konuşmamak için önce direnir, onu azarlar bağırır kızar fakat ondan olan kızının
varlığı aklına gelip gözlerinin önüne gelince vaz geçer, kızının nerededir
nasıldır hiç bilmediği burnunda tüten kızının bu babası ile sonunda konuşmaya
karar verir.
…..Bir
müddet konuştuktan sonra konu kızlarından açılır. Sevda yalvarmaya başlar onu
bulup ona sahip çıkmasını ister eski sevgilisine kızını nerede bıraktığını
söyler. Sonra gitmesini mutlaka kızını yetiştirme yurdundan alıp bakmasını
ister.
…..Gelen
orta yaşlı hale gelmiş başkasıyla evli şahıs aslında ceza evine Sevda için
gelmemiştir. Bu daha ziyade varlığını bildiği kızını sormaya onun nerede
olduğunu öğrenmeye ve onu bulunduğu zor durumlardan kurtarmaya himayesi altına
almaya gelmiştir. Yetiştirme yurdunda büyümekte olan öz kızı Deniz kızın babası
onun yerini öğrenince onu bulunduğu yerden kurtaracağını kendinin evlendiği
eşinden çocuğu olmadığını bu nedenle onu bulunduğu yerden alıp kendi evine
götürmek istediğini söyleyince Sevda sevincinden şaşırır. İçine ruhuna bir
ferahlanma gelir, ve çok sevinir.
…..Sevda’nın
kendisi için yeni bir yuva kurma yeni ve düzenli bir hayata başlama umutları
tükenmiş olduğundan hiç değilse kızının emin ellerde büyüyeceğini bilmiş olması
onu her şeyden çok memnun etmiştir. Çünkü kendi düşüncesine göre ceza evinden
çıksa bile yine içinden çıktığı bataklığın içine gidecek ve bu bataklığın
içinden belki de ölünceye kadar çıkamayacağını düşünmektedir.
…..Bunları
düşünerek Sevda kızının bulunduğu yeri söyler ve tekrar koğuşuna döner. Sevdanın
gözlerinin içi gülüyordur. Çok uzun zamandır görmese de çok uzaklarda bıraktığı
biricik kızını gerçek babasına emanet ettiği için mutludur artık bu günden
sonra yıllarca ceza evinde yatsa da ya da ölse de gözleri açık gitmeyecektir.
…..O
gece belki de uzun zamandır hiç doğru dürüst uyumadığı uykunun nasıl bir şey
olduğunu anlamış rahat huzur içinde bir gece geçirmiştir.
…..Aylar
geçer yıllar geçer tahliyeler başlar. Sevda’ nın ceza evindeki cezası bitmiş ve
on da dışarıya çıkma hürriyetine kavuşma zamanı gelmiştir. Sevda’ yine bir
düşünce sarar. Düşünür çıksa nereye gidecek kimin yanına gidecektir kim buna
sahip çıkacaktır nerede yatıp kalkacaktır ve hangi parayla geçinecektir.
…..Elinde
içinde üç beş parça eşyası bulunan valizi ceza evinin kapısından çıkmış, şehre
doğru kara, kara düşünerek yürümeye başlardır. Bir anda yanında bir araba
belirir. yanına gelince duran arabadaki kişi baş belası eski iş patronlarından
birinin şoförüdür. Onu yoldan alıp eski çalıştığı yere götürmek üzere
patronundan emir aldığını istediğini söyler.
…..Sevda
durur içinde bulunduğu durumunu, parasızlığını, işsizliğini ve sonra sığınacak yatacak
yerinin olmadığını düşünerek arabaya biner gider ve tekrar eski çalıştığı
pavyonda daha önce olduğu gibi konsomatris olarak çalışmaya başlardır.
Düşmüşsen eğer sen çarkın içine,
Sen ne yapsan çıkamazsın içinden,
Bulurlar girsen iğne deliğine,
Kaderin önünden, kaçamazsın sen.
…..Kader
ağını Sevda için yine örmektedir. Çıkışın yoktur düştün bataklığın içinden
Sevda nasırlaşmış bir pavyon kadını olarak, tekrardan hayatın dikenli kollarına
bırakmıştır kendini. Erkeklerin arasında önünde içki kadehleri hep onların ağız
kokusunu koklar durur.
…..Esrar
içki ne istersen vardır. Sevda’nın kurtuluşu yoktur yaşadığı bu hayattan. Yaşadığı
bu hayat onu kahreder. İçine düştüğü durumdan kurtulmaya çalışır fakat bir
türlü kurtulamaz.
…..Bir
gün iş yerinden izin alır hasretini çektiği kızını görmeye gider. Kızı onun görmeye
gittiği zamanlarda yaş olarak on yedi yaşındadır. Genç kız olmuş mahiyetine
alan ona sahip çıkan bası tarafından lisede okutulmaktadır. Kendi lise
yıllarını hatırlar. Lise yıllarında okurken, kendi başına gelenleri hatırlar. Gözleri
buğulanır ve birden dolar sessizce ağlamaya başlar. Yolculuk bitmek bilmezdir. Bir
an önce kızının yanına varmak ona kavuşmak ve ona sarılmak için can atmaktadır.
…..Otobüs
sabaha karşı kızının olduğu şehre ulaşır bir taksiye biner şehre iner ve
güneşin yükselmesini öğleye yaklaşmasını bekler.
…..Bir
yerlerde oturup bir şeyler içerken vaktin geldiğini düşünür ve ellerinde
hediyesi gider kızının bulunduğu evin kapısını çalar. Kapıyı açan kızının
babasının eşi bunu görünce tanımaz kim olduğunu sorar ve içeriye girmek
istediğini Deniz le görüşmek istediğini söyleyince içerden okula gitmek üzere
hazırlanmış olan kızı kapıda görünür.
…..Deniz
delikanlı güzel bir kız olmuştur. Annesinden daha çok babasına benzerdir. Önce
annesini tanımaz fakat daha önce babası tarafından gerçekler kızına söylendiği
için durumu anlar fakat annesi ile konuşmak istemez. Onun yüzüne karşı kötü bir
kadın olduğunu kendisiyle kesinlikle görüşmek istemediğini söyleyerek
bulundukları yerden uzaklaşır, .okuluna
gider
…..Sevda
konuşamamanın ezikliğiyle gider bir pansiyona yerleşir ertesi gün ve daha
sonraki günlerde de ne kadar görüşmek istediyse de olumlu cevap alamaz. Kendisinden
nefret eden bir kızının olması Sevda’yı kahreder.
…..Akşam
olur ertesi günü tekrar görüşmek için düşünürken hayaller kurarken hala esrar
alışkanlığından kurtulamamış olan Sevda yine kıvranmaya başlar. Odasına çekilir
yanında taşıdığı eroini vücuduna şırıngalar. Rahatlamış olarak uykuya dalar.
…..Ertesi
gün odasında yatmakta olan Sevda’dan ses çıkmaz odasının açılmadığını bilen
dışarıya çıkmadığını anlayan pansiyon sahibi, yedek anahtarla odayı açtığında
yatağında yatan Sevda’nın neden uyanmadığını neden hala kalkmadığını anlar
Sevda o gece bir daha uyanmamak üzere son uykusuna dalmıştır.
Gezmeye gör bataklığın içinde,
Çıkamazsın ne yapsan bataklıktan,
Bulaşırsan pisiğe, sen gidip de,
Ne yapsan çıkmazdır, pislik üstünden.
Battıkça batarsın düştüğün yere,
Ne varsa sıçrardır, gör bak üstüne,
Şayet sen, düştüysen pislik içine,
Ne yapsan çıkmazdır, pislik üstünden.
Birkaç tatlı söze, vermişsen eli,
Çekmeye çalışsan, vermezdir geri,
Tek kurşuna harcarlar, onlar seni,
Ne yapsan çıkmazdır, pislik üstünden.
Karanlık işlerden, düşsen sen dara,
Hiç kimsenin, yardımı olmaz sana,
Yeter ki bir gün sen, düşme çamura,
Ne yapsan çıkmazdır, pislik üstünden.
…..İşte
böyle Sevda kızın öyküsü de böylece sona erer. Kimine göre bu öykü bir ders
olur kimine göre okunacak veya çöpe atılacak bir öykü olur.
Ahmet Yüksel Şanlı er
2 Mart 2013
Antalya.