Benlik içgüdüsünden yoksun, benlik ikileşmesi hastalığın
yakalanmış bir hasta gibi olmamak adına benlik yitimine, yakalanmamak için, koşar
adımlarla koşuyordu. Bu konuda duyguları ve fikirleri ayrı olmasına rağmen
alçak gönüllülükle, fazla tartışmaya girmeden ve sanki bir anda karşılaştığı bu
korkunç olayı gerçekte değil de rüyada yaşamış olsa idim düşüncesi ile ve korkusu
içinde hemen uzaklaşmıştı guruptaki arkadaşlarından. Bir anda empati kurarak
olanları düşündü ve ürperdi. Arkadaşları ile okuldan tanışmış ve o zamanlarda
normal olan arkadaşları ardan geçen bunca yıl sonrasında çok değişmiştiler.
Benlik başarısızlığına yenik düşmüş herkes kendi benliğini ön plana çıkarmanın
telaşı içinde olmaları nedeni ile ortak bir konuda fikir birliğine varamadan
kavgaya girmek üzere idiler. Her ne kadar bu benlik çatışmasında son verecek
benlik çözümlenmesi için o kadar dil dökmüş fakat başarılı olamamıştı. Herkes
kendi düşüncelerini kendi bildiğine uydurarak söz sahibi olmasını fark ederek, uzaklaşmıştı.
Tartıştıkları konu insanı güldürtecek cinste idi ama onlar için hayat meselesi idi.
Cemal
-Şirketler tüketim malzemeleri ve asıl ihtiyaç malzemeleri
üretirken insanların zihnini kontrol ederek zorunlu olarak aşırı tüketime
girilmesine neden olan reklamlarla insanların kafasına silah dayatarak
tüketilmesine neden oluyor. Bunu birey olarak bizler ortadan kaldırmalıyız
gerekirse dişe diş kana kan dökerek mücadele etmeliyiz.
Kürşat hırsla
-Bencillik ve kişisel hırsla sadece kar etmek için kurulmuş
bu şirketler toplumu yani bizleri birbirimizi sevmekten ve eşitlik kuralını
bozan ideolojileri ile bizleri parçalamanın peşindeler.
Gürkan
-Çok haklısınız arkadaşlar kendi pozitif yaşam değerlerimizi
uygulamaktan alıkoyan çılgınca tüketimimize neden olan ürettikleri ama hiçte
ihtiyacımız olmayan ürünleri reklamları ile tüketmemize için bizi zorlayan bu
şirketleri ortadan kaldırmalıyız. Sen ne diyorsun çetin?
İşte burada ipleri koparmıştı.
-Arkadaşlar sizleri tanıyamıyorum sizler ne dediğinizi biliyor
musunuz? Bu konu nereden ve birden aklınıza geldi çok yanlış düşünüyorsunuz?
Gürkan
-Bu ideolojileri ile bizler sağlıklı birey olmaktan
uzaklaştırarak insanların kendi kendini değiştirmesine imkân vermeden kendi ideolojileri
doğrultusunda değiştirecek hareketlerinde başarıya ulaşmadan, onları yok
etmeliyiz gerekirse silahlarla hatta bombalarla harekete geçmeliyiz.
Çetin
-Arkadaşlar sizler benden habersiz uyuşturucumu kullanıyorsunuz?
Bu ne biçim bir tartışma bu şirketler hiçte sizin zannettiğiniz gibi bir
ideolojinin içinde değiller.
Kürşat
-Arkadaşlar Çetini ele geçirmişler geç kaldık galiba.
Gürkan
-Hayır, geç kalmış değiliz. Daha diğer bireylerimiz olanların
zihinlerine kazınan bu yanlış fikirlerinden kurtarmanın hareketine geçmek için
geç kalmış değiliz. Bizleri zorlayarak fikirlerimizi ve duygularımızı reklam
denilen olgu ile bastırılarak esir alacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar arkadaşlar.
Hislerimizi herkesin önünde dışa vurarak ve herkese göstererek ilk hareketimizi
uygulamaya geçirmeliyiz. Onların içinde taht kurmuş şeytani fikirlerini gün
yüzüne çıkarmalıyız veya birey olarak hep birlikte açığa çıkarmalıyız.
Kürşat delice bir kahkaha atarak
-Evet, içlerinde taht kurmuş bekleyen şeytanı çıkarmalıyız.
İçlerine birer tane polis yerleştirmeliyiz aynı bizler gibi olanlardan. İşte
teknoloji diyerek bizleri esir alarak her gün yeni bir sihirli kelimeler
ekleyerek bizleri çılgınca tüketmeye zorluyorlar. Yok, bilmem işletim sistemi
yok akıllı yok bilmem parmak hissiyatı pardon dokunmatik yok bilmem yüz tanıma
zırvalığı ile bizleri esir almanın uğraşı içindeler. Bacaklarımızı açarak bizi
becermenin peşindeler. Evet, görür gibiyim. Sizlerde görüyor musunuz
arkadaşlar. İşte bak gözümün önündeler bunu görüyorum.
Kürşat'ın gözleri, şeytanca ve çapkın bakışlar içinde, her
yöne dönerek bakan bakışlar içinde gururla.
-Evet, bende görüyorum işte gözlerimin önünde bakın telaş içindeler!
Kendimizi ve herkesi korumalıyız. Koruma altına almalıyız. Bu işi biz, yapmazsak
başkası yapmayacak arkadaşlar. Bu konunun tasarruf fonksiyonu ve gizlice
gözetlenmesi ve kontrol altına alınması görevi artık bizdedir. Acı acıyı keser,
suda sancıyı arkadaşlar. Bu yetenek yaklaşımı bizde var bunaa inanın. Bir yerde
okumuştum evet, evet hatırlıyorum "kapitalist üretimde, tüketici olan bizleri
daha fazla üretime neden olan daha fazla tüketime sevk ederek, beden ve ruhlarımızı
esir almanın ve direnmeden kabul ettirmenin peşinde, olduklarını beden ve ruh
dilini çok iyi kullanarak bizlere sunulanı direnmeden kabul ettirmenin peşinde"
imiş gibiydi galiba.
Çetin hariç diğerleri
alkışladı. Birbirlerini ağırlayan birbirlerine ikram eden bir eda ile
birbirlerine sarıldılar. Çetin endişeli olarak.
-Siz. Sizler bu konuda gerçekten ciddi misiniz? Rüyamı görüyorsunuz ayık, olarak? Yoksa bana
şakamı yapıyorsunuz? Bunu yaparak özgür tercihler yapacağınızı mı zannediyorsunuz?
Kürşat kızarak
-Tabi'i ki ciddiyiz.!
-Sizler böyle yaparsanız eğer, insanlara dünyaya ve yaşama yabancılaşırsınız
bunun farkında değil misiniz? Sizlere ne oldu? Neden bu yaptıklarınızın
kötülüğünü ve çıkmaza girdiğinizi kavrayamıyorsunuz? Bizler bu dünyaya ait'iz
Şaşkınlık ve hayretler içinde
-Siz. Sizlerler! Kim olduğunuzu nasıl hissettiğinizi ve
davrandığınızın farkında mısınız? İnsanlar bu keşif akımına kapılarak
hayatlarını kolaylaştıran güzellikleri kendi istekleri ve özgür iradeleri ile
yararlanmasının nesi yan.. Yanlış. Sizlere neler olmuş böylesine hastalı…
Durdu, düşündü sözün gerisini getirmekten vaaz geçti. Tek
başına çabaya girmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği anladı. Daha fazla
uğraşarak olursa, oluşacak olan ayrılık çöküntüsüne gidileceğini ve bu uğraşı
başaramayacağı duygusuna, kapılarak yumuşak bir dille konuşarak buradan
uzaklaşmanın gerektiğini anlayarak, sustu
Gürkan yerinden duramıyordu. Hırsla üzerine doğru
ilerleyerek
-Evet, neden sustun sözünü yarım bıraktın.!
Korku ile kenara çekildi. Hayatında endişe etmeye başladı.
-Bir an sanki haklı olabilirsiniz düşüncesi aklımda geçer
gibi oldu da o nedenle sustum.
-İşte oldu arkadaşlar hepimiz aynı düşüncedeyiz çetin
kardeşimizde bizimle birlikte.. hahhahha..İşte çalışınca oluyormuş.
Bu tehlikeli ortamdan uzaklaşmanın telaşına kapılmış ve bir
an fırsatını bularak koşar adımlarla koşarken
-Arkadaşlar acil bir işim var gitmek zorundayım. Ben sizi ararım
kusura bakmayın unutmuşum.
Diyerekten onların konuşmalarını beklemeden uzaklaşmaya başladı.
Aynı olayı tekrar yaşamanın etkisini ile tir, tir titreyerek bu korkunç endişenin
kaygısını bedeninde duyuyordu. Bir anda aniden durdu, acaba arkadaşlarımın söyledikleri
konu gerçek olabilir mi, gerçeklik payı var mıdır düşüncesi ile hayretten
donakalmışçasına durdu. İkilemeye, düşmüşçesine şaşkınlık içinde kararsız
düşünmeye başladı. Acaba yenilgiye uğrayan ben miyim hezeyanı içinde kaldı! Ya gerçekse?
Bu soruların bilinmezi içinde daha hızlı koşmaya başladı. Bir an önce eve
giderek bu karmaşadan bilinen bilinmezden veya bilinmez bilinenden kurtulmak
için sakin bir düşünce ile düşünmenin heyecanını kalbinde hissederek bir an
önce eve gitmenin telaşı ile daha da hızla koşmaya başladı. Sağlıklı
düşünemiyordu. Çöküntünün hendeğine ve yenilgiye uğramış arkadaşlarını bu halde
görmenin veya kendisinin bu yanılgılı olabilecek duruma düşmüş olabileceğinin
derin endişesi ve gönül hüznü ve imkânsızlığın olasılığına düşmüş bir şekilde
keder içinde onları terk ederek gelmesinin sıkıntısı ile evin kapısını çaldı.
Keşke bu olayın yaşanmamış olma olasılığı olsa da, iç huzuru ile- bu yaşadığı
korkunç gerçekleri yaşamadan- arkadaşları ile samimi bir muhabbetle birbirlerine
ve tüm insanlara muhabbet besleyerek bunun tatlı söyleyişine girerek mutlu ve
şen ayrılmanın imkânı olsa idi düşüncesinde iken ile kapı açıldı. Kapıyı açan
eşi Halide idi. Kendisini mutsuz ve kederli görünce hayretler içinde.
-Hayatım neden böyle bitkinsin? Çocukluk arkadaşlarını yirmi
yıl sonra yeniden görmenin güler yüzü ile gülünçlü olarak gelmen gerekirken
neden böylesine bitkin ve hayrete düşmüş şaşkınlık içindesin?
Zorlukla ve hazin bir sesle.
-Hayatım, hiç sorma şu anda arkadaşlarımda gördüğüm veya
bende gördüğümü sandığım inanılmaz çöküşün, gerçek şokunu yaşıyorum! Uzuun bir hikâye
sana sonra anlatırım. Biraz uzanarak dinlenmek ve sağlıklı düşünerek bu şoktan
kurtulmak ve gerçek olanı bulmak bilmek istiyorum!
-Sen bilirsin hayatım, istersen bir soğuk duş al kendine
gelirsin.
Banyoya girerek soğuk suyu açarak uzunca bir süre soğuk duş
aldıktan ve durulandıktan sonra kanepeye uzandı. İçinden "Acaba bilinen ve
birbiri ile ilgili olmayan bilinmeyen ve birbiri ile alakalı olan veya olmayan bu
bilinen veya bilinmeyenin düşüncelerin ve sözlerin hangisi doğru "düşüncesi
karmaşası ve bilememenin ezikliği şaşkınlığı ve kararsızlığı içinde uykuya daldı.
Acaba bilinen ve bilinmeyenin yalnızlığına, bilinmeyen ve bilinen gerçeğin kör kuyusuna
düşerek, ileride görünen iki ışığın hangisine doğru ışık, hangisinin karanlık
yanıltıcı ışık olduğunu bilerek yürümek, hangisinin doğru olduğunu bulamamanın
bir an bilinemezlik sancısına düşmeden ve kurtulmak için hangi yöne doğru ilerlemek
için karar vererek yürümek gerekir Sizce hangisidir? Bu konuda karar vermek
için, ölçümüz veya ölçünüz ne olmalıdır?