Murat, heyecanla durmadan cep telefonundan arkadaşlarına mesajlar çekiyordu.

"Hadi  itiraz yok  bu pazar  toplanıyoruz ."

Bir yandan da elindeki Atatürk  resimlerini dosyaya yerleştirirken bir yandan da "Geliyoruz." diyen yanıtları aldıkça iyice keyiflenmiş :dudağında neşeli bir ıslık yüzünde ise tatlı bir gülümsemeyle çalışma masasına oturdu.

Zeynep ,sınavların yorgunluğunu  daha üzerinden atamamış:ama arkadaşlarıyla görüşeceği için çok mutluydu.

Halide, daha şimdiden  arşivlerden   Atatürk ile ilgili  bilgiler edinmişti.

"Özlem bitiyor." dedi kendi kendine ; arkadaşlarıyla görüşecekti.Mutluydu hem de çok.

Bilgisayarın klavyesine basarak   yarım kalan  araştırmasına devam etmeye başladı.

Müjdat, herzaman ki aceleciliği ile hemen  telefona sarıldı.

"Merhaba  ben  neler neler buldum   öyle şaşıracaksınız  ki ...." derken Murat'la tatlı tatlı sohbete koyuldu

Aysun;gençliğinin verdiği bunalımları  anne ve babasının yakın ilgisiyle kısa sürede atlatmış: eski neşesine kavuşmuştu Şimdi yüreğindekileri arkadaşlarınla paylaşmaya can atıyordu..

Pazar günü herkes sözleştiği saatte gelirken  sevgiyle sarılan yürekler yumak yumak olmuştu.

Müjdat gelir gelmez çayları söylemişti bile. Her zaman olduğu gibi gene  sabırsızdı

" Arkadaşlar : hadi devam edelim : kim başlıyor?"

Aysun, gülüyordu.

" Senden başlayalım bay aceleci  ne dersin ?"

Zeynep:

"Hadi o zaman  dinliyoruz."

"Onuncu Yıl Marşı nasıl kim yazdı ve kim besteledi :bugünkü konumuz bu."

Murat.

" Behçet Kemal Çağlar yazmıştır."

Muhsin Öğretmen derin bir nefes aldı ve ...

" Ama,eksik var çocuklar."

Müjdat:

"Ben biliyorum: Behçet Kemal Çağlar ile Faruk Nafiz Çamlibel 'in eseridir."

Halide :

" Aaaa, nasıl gözümden kaçmış ."

Müjdat  kitabın sayfalarına göz gezdirip işaretlediği yeri okumaya başladı.

" İşte buldum : bakın   neler yazıyor.

Faruk Nafiz  Çamlıbel 1933 yılında Kayseri Lisesi’nden öğrencisi Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yazdığı sözleri, Cemal Reşit Rey tarafından bestelendi ve eser, büyük bir beğeniyle cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları için düzenlenen marş yarışmasını kazandı"

Zeynep:

" Hadi marşı dinleyelim mi ? "

"Tamam ."

Murat bilgisayarından  Onuncu Yıl Marşı'nı açtı  ve  hep bir ağızdan onlar da eşlik edirek  söylemeye başladılar.


10. Yıl Marşı

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.

Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.

Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.

Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Örnektir uluslara açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.

Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

F. Nafiz Çamlıbel-B. Kemal Çağlar

.......................................................................................

Diğer masadakiler ilgiyle bu pırıl pırıl gençlere bakıyorlardı.

Aysun.

" Bu marşımız nasıl kabul edildi ? İnanın  merak ettim."

Müjdat  :

" İşte ilgimi çeken hala  gururla söylediğimiz  bu marş  nasıl bestelendi  ve nasıl  marşımız oldu?  Öğretmenim lütfen  bize anlatır mısınız ?"

" Evet...evet  sizi dinliyoruz  efendim."

"Eveeet sene 1933 demiştik...

10 Yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun  yıldönümünü  sonsuz bir heyecanla  coşkuyla kutlamak için   çok büyük hazırlıklara başlanmıştır .

Bu arada bayrama az bir süre kala Mustafa Kemal Atatürk  Cumhuriyetimizin 10 . yılı için  bir marş yazılıp bestelenmesini özellikle rica etti.

Bu marşın sözleri o dönemin ünlü şairi Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından ortak çalışmasıyla yazıldı.Ya beste... Fakat kime yaptıralacaktı ?

Bu konuyla görevli o zamanın Parti Genel Sekreteri  Recep Peker  Hayri Egeli'yi çağırarak; ona bir "yarışma şartnamesi" hazırlanmasını söyledi.

Ancak Münir Hayri kısa bir süre suskun kaldıktan sonra,

"Efendim aslında  ben yarişma yapılmasına karşıyım " diye yanıtladı.

Bu Recep Peker'in  hiç ummadığı  bir cevaptı.

"Peki neden ?" diye sordu.

"Efendim , musiki ve bestekarlık bir günde ilhamla yapılacak işler değildir. de ondan" diye cevapladı.

Bu kez Recep Peker Bey'in şaşkınlığı kızgınlığa dönüştü: ama  belli etmemeye çalıştı.Biliyordu ki zaman çok kısıtlıydı.

" Peki sizin fikrinizi alayım. ne yapa biliriz ?"

Münir Hayri bu kez emin bir şekilde:

"Ülkemizde bunu yapabilecek dört-beş sanatçı var  ancak onlar üstesinden gelir efendim."

En nihayet sorunun  çözüldüğünü düşünerek rahatlayan Recep Peker

" Pekala hemen onlarla görüşelim."

 Münir Hayri  gene susmuştu.

Recep Peker  bu kez merakla sordu

" Yine ne oldu ?"

Münir Hayri işe buna soruyla yanıt verdi.

"Tamam,diyelim ki  besteleri yaptırdık...ya sonra içinden en iyisini seçecek  müzikten anlayan hakem kim olacak ?"

Haklıydı aslında .En iyi bestekarlar  beste yapacağına göre  içlerinden birinciyi kim ,nasıl belirleyecekti ?

Recep Peker öfkeli ,oldukça  canı sıkkın ve çaresizdi.

"Peki ne yapalım?"

Gerçek fikrini Münir Hayri o zaman açıkladı.

"Marşın bestelenmesini bunların içinden bir kişiye verelim."

Recep Peker bu öneriden pek hoşlanmadıysa da   şu anda yapacak bir şey yoktu.

"Kimi düşünüyorsun ?"

" Cemal Reşit Rey !"

Bestenin bir an önce yapılmasını isteyen Recep Peker Cemel Reşit Rey'le konuşması için  onu görevlendirdi.

Münir Hayri İstanbul'a koşup durumu Cemal Reşit Rey'e ileterek en kısa zamanda besteyi rica etti.

Cemal reşit Rey yoğun bir çalışmanın ardından 10. Yıl Marş'ını besteleyerek istenen zamanda yetiştirdi.Marş plağa alınıp dinlendi ve herkes tarafından beğenildi.

Sıra Mustafa Kemal Atatürk'e sunmaya gelmişti ki Recep Peker acil olarak Münir Hayri'yi çağırttı.

Münir Hayri onun odasına girdiğinde Recep Peker oldukça gergindi.

"Gördün mü olanları ," diye çıkıştı ."Senin aklına uyup besteyi tek  bir kişiden isteyerek   başımıza iş açtık. Zeki Bey'de (İstiklal Marşı'nın bestecisi Ekrem  Zeki Üngör) bir beste yapıp  Mustafa Kemal Paşa'ya sunmuş; dün akşam  bir de onu dinleyelim dedi. Yarın akşam  köşkte dinlenecek.Peki  Ekerm Zeki Üngör  besteyi nasıl icra edecek biliyor musun ?"

" Hayır efendim."

"Müzik Öğretmen Okulu Korosu eşliğinde ve orkestra ile ...Biz ise plaktan dinleteceğiz.Böyle olunca büyük bir ihtimalle Zeki Bey'in bestesini beğenecek....O zaman  ben de bu yaptırdığımız plakların masrafını size ödettiririm ."

Münir Hayri Egeli bir bir şey söylemeden dinlerken orada bulanan Necip Ali söze karıştı.

" Efendim izin  verirseniz  biz bu işi Münir Bey'le  bir görüşelim  o bir çözüm bulur eminim " dedi.

 

Necip Ali ile Münir Hayri Kafa kafaya verip en sonunda ...İlk iş olarak Cemal Reşit Rey'i acele olarak Ankara'ya çağırdılar,Vee...ertesi akşam ,iki beste de Atatürk'e dinlettirilecekti. Herkes Çankaya'da bir araya geldi.

Mustafa Kemal Önce Cemal Reşit Rey'in bestesini  dinlemek için plağı eline almıştı ki Recep Peker :

"Paşam izniniz olursa Önce Zeki Bey'in  bestesini dinleyelim" dedi.

Atatürk bir an düşündü ve Zeki Bey'e döndü .

Beste Cumhurbaşkanlığı Orkestrası tarafından ,Müzik Öğretmen Okulu Korosu tarafından icra edildi.Herkes heyecanlanmıştı.

Bakışlarından  ve yüzündeki tebessümden Atatürk'ün de beğendiği  belliydi.

Neşe içinde Recep Peker'e döndü.

"Şimdi sizinkini dinleyelim."

Recep Peker hemen atılarak,

" Efendim bizimkini balkonda dinleyeceğiz."

Atatürk önce şaşırdı aslında bir anlam veremedi ve ...

"Pekala ; hadi buyurun balkona."

Ama . balkona çıkınca hiç akla gelmedik bir ortamla karşılaştılar.

Balkonun hemen aşağısında önde bando ,ve onun peşinde muhafız alayı onları hazır bekliyordu.

Mustafa Kemal balkonda görünür görünmez bando marşı çalmaya ,muhafız alayı  da olabildiğince gür bir sesle söylemeye başladı.

 

 

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan

Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan

Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan 

 

Marş gecenin içinde dalga dalga yükseliyor ,kulakları gönülleri dolduruyordu.Bir süre kimse yerinden kıpıdıyamadı.Mustafa Kemal Atatürk'ün gözleri yaşarmıştı.İçeriye geçtiklerinde düşüncesini açıkladı.

" Zeki Bey'in marşı çok güzel ama Cemal Bey'in  marşı çok daha kolay söylenebilecek şekilde ,hem de çok etkili...Cemal BeyİN bestesiyle devam edelim.

Münir Hayri Egeli

Atatürk'ten Bilinmeyen hatıralar  1959,sf 94 işte ben de bu kitaptan okuyarak bilgi   edindim ."

"Çok teşekkür ederiz öğretmenim." 

Murat :

" Bugünkü konumuz burada bitiyor : ama Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmaya sözler yetmez değil mi ?"

" Evet."

" Çok doğru."

Aysun.

" O zaman kapanışı ben yapabilir miyim arkadaşlar ? İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün en güzel sözlerinden biri."

..............................................................................................................................................

ULUSLARIN HAYATI TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYA KALMADIKÇA SAVAŞ BİR CİNAYETTİR.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

.......................................................................................................................................


NEŞE KIZILYAR

SEVGİLERİMLE



 

( Bana Mustafa Kemal Atatürk Ü Anlatır Mısınız 45. Bölüm başlıklı yazı Neşe KIZILYAR tarafından 16.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.