1 Şair Eşref’in Numarasız Gözlükleri


Asıl adı Mehmet Eşref Efendi olan Şair Eşref 1884 ve 1898 yılları arasında yurdumuzun çeşitli ilçelerinde kaymakamlık yapmıştır. Tam bir halk adamı olan Şair Eşref yaşadığı dönemin siyasi akımlarında emperyalist, protest duruşuyla tıpkı bir Neyzen, bir İncili Çavuş gibi sözünü esirgemeyen biriydi. Bu nedenledir ki, Osmanlı devletine sürekli ters düşmüştür. Mısır’a sürgüne gönderilmiştir. Bir gün hiç sevmediği amiriyle karşılaşan Şair Eşref bu kişiye istemeye istemeye selâm verir. Oradan doğru Askeri Kıraathane’ye gider ve dostlarına şu dörtlüğü okur:
*
… İzmir’de sokaklar dardır
Bir selâm tavrı ile can koruruz
Söyle dursun atlarla araba
Yolda eşeklere biz has dururuz.
*
Günümüzde herkes dertli… Her evde bir yangın var sanki… Kime NASILSIN diye sorsam, “of” çekip derdini sayıp döküyor…
Belki de bu nedenle birisine NASILSIN sorusunu sormayı unuttuk. Belki de unutmayı seçtik. Bu umursamaz, gamsız duruşumuzun nedenini düşündüm. Neden insanlar birbirlerine bu kadar soğuk ve mesafeliydi?
Ben kafamda soruları evirip çevirirken uzun yıllardır devlete ödediğimiz vergiler aklıma geldi. Hani, hasta olursak, hastane-poliklinik hizmetlerinden ücret ödemeden yararlanmak için bizlerden kesilen sağlık primleri vardı ya, işte onları niçin ödediğimiz usumdan düşüverdi…Yıllardır o vergileri boşa mı ödedik yoksa?
Boşa ödemediysek, o halde her hastaneye gidişimizde, her reçete başına maaşımızdan neden katkı payı kesiliyor?
Kime nasılsın, diye sorsam, “iyi değilim, hastayım, maaşım azalmış kesintilerden, borçlarımı ve kiramı ödeyemez oldum, ” vs…diye dert yanıyor.
Hele ki şu son yıllarda ve yeni yılda zam yağmuruna tutuldu canım yurdumun insanı… Önce 2 B diye köylünün elinden toprağını alan bizi yöneten yetkililer bu kez de öğrencileri mi soymaya çalışıyor? Eğer ki, okuyan çocuğunuz yeni kanuna göre S.G.Kurumunda “ÖĞRENCİ” olarak kaydı yoksa vay halinize!.. Yandınız ki, ne yandınız!.. Zira SGK size tam 365 günlük bir borç çıkartıyor…
Üniversite üçüncü sınıfta okuyan oğlumuz bize telefon açtı:
“Baba arkadaşlarıma 3-4 bin lira borç çıkartmışlar, bir sorgula sende beni… Eğer borç çıkarsa faizleniyormuş. Bilelim ki, ona göre ayağımızı yorgana göre uzatalım…”
Eşim ve ben pirelendik bu haberden. Dün doğruca Edremit S.G.Kurumuna gidip sorduk bizde…
Aman da aman efendim!Bir de ne görelim, ekranlara yansıyan kayıtlarda! Meğerse oğlum 20012-20013 yıllarına ait S.G.Kurumuna 4.000 TL. kadarcık borcu varmış… Ayol bu genç üniversitede okuyor… Nasıl olur!.. İnsan bir yazıyla öğrenciye bildirmez mi? Bu nasıl iştir. Artık borçlarımız da saklı gizli…
Ben yine sözü Şair Eşref’e vereceğim:
Bir ara, fahişelerden de vergi alınmasını öngören bir yasa taslağı hazırlanmış. Bu taslağın başında çeşitli eleştirilere, konu olduğu bir dönemde Eşref su dörtlüğü yazıyor:
Vergi miktarını ol mertebe artırmalı kim
Sahib-î servet olanlar da züğürt kalmalıdır.
Yalnız fahişeler vergisi haksizlik olur,
Evlilerden de s……..tikçe rüsum almalıdır.
Şair Eşref ışık içinde uyusun. Eğer bugün yaşasaydı, oğlu veya kızını okutmaya çalışsaydı, bir de “harç, yurt, ev, vs,” ödemelerle bankalara kredi borçlarını ödemek için saçları dökülseydi,
şehirler-arası gidip gelseydi, acep ne derdi?
Ben böyle düşünürken bu kez üniversitede okuyan oğlum ikinci kez telefon açtı:
“Anne-Baba bana havale gönderin.”
“Oğlum, daha 3-4 gün var, ne çabuk harcadın paranı?”
“Harcamadım, banka hesabımdan isteğim dışı çekmiş. Bende gittim, sordum bankadaki görevli kişiye. Kesilen yıllık kart parasıymış… Şimdi hesapta hiç param kalmadı.”
Şaşırmış, öfkelenmiştik.
“Ama oğlum, kart paraları kesilmesi kalktı. Hem sen öğrencisin ve o kartı da yeni aldın. Henüz birkaç gün kullanıyorsun. Banka hizmeti bir sene bile olmadı…”
“Ne bileyim baba ya!.. Bankaya gidemiyorum ki… Tıklım tıklım dolu. Sıra bana gelene kadar ders saatlerimi kaçırıyorum. Okul çıkışı da banka kapanıyor.”
Oh ne ala!..
Kime hesap soralım?
Şikâyet masası var mı?
Adalete 90 TL. İçin mi başvuracaksın?
Avukat tutsak, mahkeme açmış olsak bu fatura en az 6-7 bin lira tutarındadır. “Boşver” desek de insanın içine sinmiyor. Sadece iki üniversitemizi örnek vereceğim:Konya şehrimizde 85 bin, Eskişehir’de tam 50-60 bin öğrenci okumaktadır. Hepsinden 60 veya 90 TL. kesilmiş olduğunu varsayarsak…Oh oh, iyi kazanç vallahi!
Deli Dumrul gibi köprübaşını tutan efendiler, vatandaştan yasal olmayan haraçları kesmektedirler.
Eşref Mısır’dayken Abdülhamid’in ağır hasta olduğu söylentisi yaygınlaşır. Dostları Eşref’e:
” Şeytan, Abdülhamid’den elini çekiyor. Sen de bu adamla uğraşmaktan vazgeç” derler. Eşref, Abdülhamid’e hitaben şu dörtlüğü söyler:
Toprak altında da olsan bulurum
Erişir burnuna birkaç tekmem.
Can verip kurtulurum zannetme
Şeytan elini çekse de ben elimi çekmem!
*
İnsan acı gülüşlerle anımsıyor tarihin sayfalarından günümüze yansıyan hicivli atışmaları.
İki de bir külahları ona buna giydiren, doğalgaz ve elektrik zamlarıyla kış mevsiminde insanın kanını donduran, vergilerle vatandaşını çaresiz bırakan yetkililere Şair Eşref yaşasaydı herhalde şöyle derdi:
“Ademin payesi arttıkça hicabı azalır.”
Işık içinde uyusun, onun dediği gibi “numarasız gözlük herkesin gözüne uymalı,” değil mi?

Emine PİŞİREN-Edremit
2014-01-10

( Şair Eşref’in Numarasız Gözlükleri başlıklı yazı BelkiBirGün tarafından 11.01.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.