1
Yeknesak vücutlar bir
bir sıraya girdi çeşmenin bitiminde. Kirli ruhlar arınmalıydı ilk ve de son
kez. Kana kana içmeli ve yıkanmalıydı ilk günkü masumiyetlerine kavuşmak için.
Haz etmemişlerdi gerçek
aşktan ve hiç mi hiç duyumsamamışlardı gerçek ve saf duyguların bıraktığı
yansımayı. Kirli ve puslu bir ayna, öyle ki akisleri bile yoktu yansıyan…
Adımladıkları yolda
geride kalan sadece çamurlu ayak izleriydi varlıklarına tek tanık.
Nefis attı üzerindeki
pelerinini, çıkardı kirli maskesini. Ar damarı çatlamış ne çok kurbanı vardı. Suç
kimdeydi oysa? Nefsinin coşkusuna kapılan insanoğlu mu yoksa şeytani ve karşı
konulmaz istekler mi…
Günahlar, öylesine
yoğun ve dipsizdi ki…
Gitgide arttı kalabalık.
Soyutlanmış bir kütle ve belirsiz insan kitlesi.
Emretti melek görünümlü
şeytan:
-Günahkâr olan
sizlersiniz, ey insan denen mahlûkat. Hiç mi aklınız yoktu da emirlerime itaat ettiniz?
Melekler güldü bu ağız
dalaşına ve seyreldiler göğün en derin katmanına doğru.
Haristi insan, bir o
kadar bencil ve yoksundu terk eylediği vicdanından. Arttı mahşeri kalabalık. Tüm
kirli çamaşırlar ayyuka çıktı tüm bu söylemlerin ardından.
Öylesine kızgın ve
öfkeliydi ki şeytan. Bir kez daha kükredi:
-Kolaysa girin cennete,
kolaysa af dileyin.
Bir tek oydu
kimliğinden ödün vermeyen. Çoktan kovulmuştu cennetten ve iradeden yoksun kim
varsa bir kez daha zikretti günahkârları ve sicilindeki tüm günahları.
Kızılca kıyamet
koparken son pişmanlık fayda etmiyordu.
Kulakları sağır
edercesine gürledi gökyüzü, devasa ve göz kamaştıran şimşekler çaktı peşi sıra.
Bulutlar bile kızmıştı tüm bu kirliliğe sebep olanlara. Tek bir yağmur damlası
bile düşmedi gökyüzünden.
Kara bulutlar, kara
gökyüzü ve milyarlarca günah…
Kimi af diliyordu geç
kalmışlığın verdiği ıstırap ve pişmanlıkla kimi gülüp geçti.
Musluktan ne sevgi
akıyordu ne de merhamet. Kirli, çamurlu bir su idi ellerine bulaşan.
Kir pas içinde sayısız
beden, korunağın dışında ve geç kalmışlığın kıskacında.
Şeytan bile isyan etti
kuru kalabalığa:
-Benden bile kötüsünüz.
Yer yarıldı aniden,
zifiri karanlıkta yoldan çıkmış onca insan. Kendi günahlarında bir kez daha boğuldular.
Ödenmeliydi kefaret her ne kadar yitip gitmiş sayısız masum insan geri
gelmeyecek olsa da.
Ahlar çoğaldıkça
çoğaldı. Ah eden kim varsa çıktı mezarından. Arkasını dönüp gitti şeytan ve son
kez uyardı zifiri karanlığın elçilerini:
-Çok geç kaldınız!