Temsil ettiğim bir makam mı yoksa şiir ve tevazu yüklü göğün karameli acılarımın da verilmişken hükmü…

Bir düş ertesi düştü yolum size, sevgili bayım:

Ayan beyan yangındım ayan beyan ayılamadığım bir uyku müsebbibi de varsın olsun sevgi.

Duyguların hulasası ve miski amberimsiniz, siz bayım ve işte günbegün çıtası yükselen duygularım adına ister ihmal deyin isterseniz inkâr edin elbet başım gözüm üstüne seçiminiz.

Devrik cümlelerim vardı önceki hayatımda ve cümle sonuna koyduğum kâh kanlı bir nokta kâh yanık bir nota elbet nota verendi kader bense not tuttum bir ömür alt belleğimde.

Üst belleğime gelince…

İşte burada durun, bayım çünkü alt edemediğim sadece alt belleğim değildi benim ve ben dokunmaya dahi kıyamazken sevgiye meleklerin korumacı varlığında kodaman hayaller kurdum çocukluğumdan bu yana sanırım acının derbisi sanırım açının dik başı ve telaşla yazıyorum ben bu satırları hem de yangından mal kaçırır gibi seviyorum sizi.

Tevazu yüklüyüm.

Üstelik mütereddittir kimliğim ve biliniz ki: asla mübalağa etmiyorum.

Kan çanağı gözlerim hazanda sarsıldığım.

Kardığım bir çakra önümde uzanan hüzünle ıslandığım ıslattığım.

Metanet yüklüyüm de ve dirayetim korumak zorundayım: peki, dün ne mi oldu?

Dünü kat iziyle kapattım, sevgili bayım aslında kapattığım ağır bir kapı idi ağrıma giden ve ben o kapıya defalarca gidip geldim bir başıma…

Yalnızdım dün.

An itibari ile de yalnızım ve yaldızlı bir yoldayım.

Yaldız değilim ama ben bir yıldızım kuyruğumsa bunca telaşın arasında kopup da terk etti bedenimi.

İkna edemediğim kadar da var hani içimdeki yetim çocuğu ve elinden oyuncağı alınmışçasına ağlayan bir çocuk gibi hatta ve hatta o hüzünlü ve boynu bükük çocuğun da ta kendisi.

Dün dünde kalsa bile izini asla silemeyeceğim.

Dün dünden kopsa bile avurtları çökmüş yapraklara da basmaya kıyamadığım çünkü ben de savrulmuş ve yolunu kaybetmiş bir yaprağım ve izah etmemin imkânı yok yine de elimden geldiği kadar anlatma çabası içindeyim.

Dünde saklı o üç saat:

Bir başıma.

Öncesinde savrulduğum ansızın ve ben köküme sadık olsam da dalımdan düştüm ve defalarca kayboldum hali hazırda da kendimi aramaktayım ötesinde kendimi suçlu hissediyorum çünkü annemden ayrı geçirdiğim her dakika her saat ölüm gibi ve ölüm son bir yıldır peşimizde bense meleklere kanat açarken yüce Rabbime beyan ettiğim üzere…

Devamı mı?

Keşke siz tamamlasanız.

Öncem mi?

Artık bir önemi kalmadı hem ben çoktan dünümü ötenazi yaptım ve işte tarih bir kere daha tekerrür etmekte.

Bir çözelti aslında duygu katmanı.

Ve de bir öğreti.

Başım dik yüreğim kırık kalemimse kanamalı artık benden ne kaldıysa geriye.

Manidar bir rüzgârdı dün beni savuran ve tam üç saat kendimle cebelleştim derken bulunduğum mekânda hiç tanımadığım bir adam üstüme saldırdı bense tepki vermeye dahi gerek duymadan birkaç adım geri gittim ve an itibari ile ad’ımı unutmuştum sonra anladım ki adamın tek kurbanı ben değilmişim ve her şey yolundaymışçasına bekledim bulunduğum yerde altı üstü konuşacağım insanlar vardı ve ben onlarla istişare etmek adına tamı tamına üç saat bekledim.

Dikenlerim mi?

Yoksa acının dilemması mı?

Yoksa şiirlerim sadece bir dilaltı mı?

Bense bir yılkı atıyım yılgılardan inşa ettiğim duygularım ve üstüne kat çıktığım.

An geliyor hiçbir şey önem arz etmiyor ve ben bir koşu gidip annemin boynuna sarılıyorum ve annemi bağrıma bastırıyorum aslında Rabbim iken her ikimizi de bağrına bastıran ve işte o acı eşiğinde ömrümden ömür gidiyor.

Bir yitimdi dün.

Bense bitik.

Bit yeniği aradı insanlar ama ben açık bir ifade ile durumu izah ettim.

Sessizlik racon kesiyor, bayım.

Sözcükler volta atıyor ve de:

Bense beklemedeyim ve sabırla aşıyorum engelleri.

Kaç bin yaşına denk düştüğümü tahayyül edemesem de bir yaşındaki bir çocuk gibi anneme ihtiyacım var ve bir o kadar annemin de bana.

Sözcükler hörgücümde.

Sözcükler iç cebimde.

Çekincelerim var, olmaz mı lakin yanlış bir şey yapmadığımın bilincinde her birini bertaraf ediyorum.

Taraf tutmasam da Araf’tayım.

Düşsem bile ayaktayım.

Rengim yok bu gün tadım da yok ve bir adım da…

Sadece sessizliğin çalan konçertosunda iç sesimin gamlı notaları nüksediyor ve ben çelik yeleğimle dalıyorum kalabalığın arasına.

Bir manim var ya da yok.

Men edildiğimse mutluluk ve huzur.

Münferit hecelerle örülü günlüğüm ve ömürlük güdülerim.

Seyyah acılardan kendimi alamazken ve de.

Mustarip olduğumsa pek çok duygu ve feminen bir sözlük filan da değilim bir feminist asla ama hayattaki o optimum noktaya varma telaşı ile kendimi tek geçtiğim…

Bir maruzatım yok ki benim belki binlercesi.

Miyop ruhların darağacında sallandırıldığı ve ben yakın ya da uzak asla fark etmezken biliyorum da idam sehpamın beni beklediğini ve idam sehpama dizdiğim sözcüklere aş ererken aşk bellerken de yazmayı ve işte azığa aldığım hayallerden ne kaldıysa azman dalgaların da köpürdüğü hayal âlemimde ilerlemekle mükellefim hani olur da bir gün ansızın kendime rast gelirim diye…

 


( Düne Dair... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.