Aslında Hiç Bir Şey İçin Geç Değil...



Kıvamında bir ölüm dilerdim:

Sevişlerin birer vecize; sevinçlerin ise eksikliğinde ezilen içimdeki açlığı aşkla dindirdiğim kadar dinmek bilmeyen sızımla yüreğimi kardığım kadar her söyleme kandığımla iştigal…

Ve işte gök kubbe kepenklerini indirmişken…

Yetmedi ebabiller aşkın başşehrinden göç etmişken…

Ve işte seve seve, hüznümün öcünü aldığım kadar Mehter adımları ile yürüdüğüm aşk yolunun doruğuna konduğumdan da öte tüm sözcüklere otağı kurduğumun ertesi sökün eden duyguların dil yaramda saklı özlemi ile kapıştığım doğrudur da zalimle iblisle.

Hem benim kulaklarım hiç mi hiç çekilmedi:

Ne de olsa söylenen her sözü kulağıma küpe bilmişken…

Söylemesi zor olmasa bile insanların çoğu beni çekemedi:

Ne ağırlığım fazlaydı ne sağanağım dinmişti haset iklimlerde sekmedim de ben çünkü ben en çok ama en çok sevmeye hasret sevildiğime kani ve yanıldığım kadar bahtiyar aşkla ihlasla yaşamanın doruğuna varma telaşında nasıl da gözümü dikmişken en İlahi Işığı Rabbin Dergâhına uzanmış yüreğimle bazen üzengisi duyguların ve üstüme alındığım kadar hüznü asla alıntı mahiyetinde de sevemedim gitti insanları:

Alabildiğine içten.

Ve doğaçlama.

Doğruluk iken başımdan eksik etmediğim şapkam:

Hem mademki Allah rızası için yaşayıp sevebilirken Yaratandan dolayı da yaratılan her canlıyı hep sevgiye mazhar hep sevgiye aç görüp hissettiğimin ertesi kalp gözüme de sadık varsa yoksa umudumdu ve İlahi Aşk, yaşama reçetemin reçinesi.

Muğlak duygularım da vardı elbet:

Misal…

Aşkı çocukken fark edip çözemediğim.

Bacak kadar boyumla aşkı telaffuz eden şarkıların da dinmez iken namesi rahmeti…

İlk aşkımsa daha dün gibi:

Çocuk yaşımda ilk ve tek gerçek arkadaşım iken babaannem ve tevazu yüklü babaannemin nazında niyazında beni eksik etmediği.

Kulp takanlar oldu sonra hem benliğime hatta bedenime hatta kırmızı saçlarıma hatta gözlüklerime hatta dişimde takılı tellere.

Bense birer taç takmakla iştigal sevdiğim tüm insanlara:

En iyi dostum

En sadık arkadaşım.

Sevdiğim tüm ama tüm öğretmenlerim.

Taçlandığı kadar da yüreğim az da taş yemedim hem başıma ve ruhuma ve yasıma.

Ve ilk kaybım yine sevgili babaannem ve işte o gün tanışmıştım hayatımda ilke kere ölüm denen mefhumun bu denli acıtabileceğini mümkün müydü tahayyül etmek bense sadece on yaşımda.

Sessizlikle de ilk kez o gece tanıştım:

Ev tıklım tıklım insan dolu ve arka odada yatağına uzanmışken canım babaannenim soğuk bedeni.

Hayata bir-sıfır önde başlamış olsam bile içimde dinmeyen bu sevgi bu coşku ile…

Ve işte kaskatı kesilen kadının yaşlı bedeni ve yaslı yüreğime mümkün müydü onu bir gecede gömüyor olabilmem?

Renklerin istilası ve de.

Sözcüklerse şakıyan.

Ve kitaplarla olan dostluğum ve işte yine sevgi kazanmıştı ve yine ben kazanmıştım mademki kitapları ve sevgiyi en tepeye koymayı başarmıştım…

Hayatımın ilk özeti işte o çocuk yaşımda on yılımda kayıtlı.

Devreden takvim hep zamanı öğütürken ben de ruhumu öğüttüm aslında bilumum öğüt ile kemale erdim küçük yaşımda.

Annemin annesi olmasa bile babaannem ve annem ona inanılmaz bir sevgi bir şefkat eşliğinde bakabilmişken ve işte bana sevmeyi de öğreten iken ailem ve çevremde olan onca insan.

Yirmili yaşlarımda üniversiteden mezun olup yeni bir hayata kucak açacakken babamın rahatsızlığı ve beklenmedik ölümü ile aslında yeni devasa acılara kucak açtım aslında kaderim bunu böyle bellemişken ve de ellerimden kayıp giden birer birer sevdiklerim ve hayallerim.

Otuzlu yaşlarımda ise resmen unu eledim eleği başucuma astım.

Mademki meslek yaşantımda pek çok şeyi başarmış denemiş olsam bile devamı da gelmemişken…

Kırklı yaşları ise Es geçiyorum ve işte şimdimle iştigal ve de benim tek servetim en kıymetli ziynetim iken biricik annem…

Ve evrenin.

Ve sevginin.

Hele ki İlahi Aşkın dokunulmazlığında ve şimdilerde kendimle barışmanın kendimi kucaklamanın kendimi sevebiliyor olmamla dünümün de intikamını alıyorum mademki beyhude yere terk ettim kendimi mademki durduk yere acıtmışken de kendimi kendi ellerimle ve vaktim olduğu sürece de sevmekten ve umut etmekten ve inanmaktan ve de yazmaktan vazgeçmeyeceğim.

Her şey için çok geç kalmış olma ihtimalimi de yok sayıp…

Aslında hiçbir şey için de geç değilken…

 


( Aslında Hiç Bir Şey İçin Geç Değil... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 18.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.