Artık Yıl Şubatın Yirmi Dokuzu...




‘’Elleri vardı, siz bilmezsiniz
Ben tek başımaydım, onlar ise yalnızdı
Şubattan kalan bir gece yarısıydı sanki bütün caddeler
Yine yenik ve gazetesiz ayrılıyorduk bir çağdan
Çağın canı cehenneme
Cennet nereye düşer şimdi
Annesinden dayak yerken sorunca çocuk…’’(Alıntı)

 

 

Şubatın çekiminde sayıklıyorum yeminlerimi.

 

Unutulmuşluğun kültüründe saklıyorum kendimi kaybolmanın ertesi doğmakla iştigal filan da değilim artık ve elimden alınan oyuncaklarımın yasını tutuyorum gözümü her açtığımda yaşadığım yalnızlığın izini sürüyorum bir düş torbasında saklı çinko gibi ya da tombala dediğim kış akşamlarının hasretini çekiyorum mademki ben de doğdum bir artık yılda Şubatın yirmi dokuzunda.

 

Ne bir gün erken ne bir gün geç.

 

Telaşla annemin daldığı o doğumhane.

 

Tapusu bende hayatın hali hazırda ağladığım kadar annemin sayıkladığı o dokuz ayın yasını tutuyorum.

 

Ne bir gün erken.

 

Ne bir gün geç.

 

Ben artığım.

 

Ben atık bir varlığım.

 

Batıl ruhların damgaladığı.

 

Yalnızlığın ırgatı annesiz bir çocuk olmanın da vebali iken boynuma…

 

Öyle ya…

 

Doğumu gecikmiş bir kadından arda kalan pıhtı misali gözümü açtığım artık yılın Şubat ayı ve yirmi dokuzu ve eğer ki annem erkenden alınsaydı o doğumhaneye ve eğer ki ben doğsaydım ayın yirmi sekizinde annem kan kaybından ölmeyecekti.

 

Ben günahkârım.

 

Ben vebalıyım.

 

Ben yaralıyım.

 

Ben öksüzüm annemin kokusunu duymadığım kadar memesine yapışmadığım ve sütannemin kollarından başkasını tanımadığım kadar yalnızım ve lanetliyim.

 

Gün geçişken.

 

Hayat akışkan.

 

Şubatın yirmi dokuzu her dört senede bir tünediğim artık yılın veryansın ettiği kâh bir sancı kâh bir sanrı.

 

Ve de o büyük aldatı…

 

Ayrı düştüğümsün anne, gözümden düştüğünden çok evvel aşka ırak şehirlerde yaşanan kıtlık misali kıt kanaat sevenlere inat kıtlıktan çıkmışçasına sevmiştim seni…

 

Ruhumdaki izdihamımsın tek farkla öncemden.

 

Yüreğin kozasında ihtimamla sakladığım düşmek bilmediğin yakamdan ırak diğer yakama senin de benim de varamadığım.

 

Beylik sanma bu aşkı: ne beyzadesin sen ne de ben bir sultan varsa yoksa frapan sözcüklerin çözeltisi ruhun imgeleri de çöktü mü dibe çağırdığım ruhun gelip de konduğu senin yerine yerimden yurdumdan olduğumsun bir yetim gibi bir öksüz gibi çıplak ayaklarıma tırmanan akrep gibi.

 

Akrebin yelkovanı solladığı zamanın ruhusun bedeninden sökün eden her duygunun duygusuzluğunda saklı bir tınısın tanısı konmayan bir hastalık misali yüreğimi kemiren ruhumu esir alan yüksünmediğim kadar da seni sevmekten sevebildiğimden de öte başımın tacı bir şapkasın rüzgâr her uçurduğunda kelimin gözüktüğü rüzgâr her ıskaladığında yere kapaklandığım tümseğimsin tünediğim aşkın kaç karatsa değeri bir kıraç toprakta kuruyan köküsün varlığımın.

 

 

 


( Artık Yıl Şubatın Yirmi Dokuzu... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.