Bismillahirrahmannirrahim
Hamd, âlemlerin Rabbi olan güç ve kudretin tek sahibi olan Allah’a mahsustur.
Salat ve selam, O’nun sevgili Resulüne, aline ve ashabına ve onun peşinden
gidenlere olsun.
Hayatın içinde ömür
fırtınası eserken, Yüce Allah kula fırtına estir demiyor ki fırtınalar
estiriyoruz, kendini ömür fırtınası içinde Yüce Allah C.C. bana teslimiyetle
teslim olun, ben sizi ömür fırtınası içinde serbest bıraktığım gibi, fikirleri
düşünceleri de serbest bırakın prangalar vurmayın diyor. Gönül sana bir an ah
dedirttiği anda, ah demeden önce düşün, Rahman olan Yüce Allah dermanını içinde
gönderir ahlarını keser yok eder. Bülbül güle ötmezse güller açmaz, gül açmazsa
bülbül ötmez gönüller neşeyle gülmez. Bir rüya veya hatıra neşe gibi yaşayan
kul hayatını sanırken bir anda bakar ki kazandım derken her şeyi kaybetmiş,
kazanacağım sadece ben kazanacağım derken kaybetmiştir. Bazısı da hep birlikte
kazanacağız, benim kazanmam bana fayda vermez diye kazanmaya çalışırken zaten o
her şeyi kazanmıştır, bir rüya kısalığında ve bir anlık neşe yakınlığındaki
hayatında her şeyi kazanıştır.
Bu dünya hayatında
yaşayan insan gönlünde hayatında iman yok ise, Yüce Rahman yok ise, varmak
istenilen yolda yüce Rahman yok ise, gittiğin yolda seni kim varmak istediğin
güzelliklere vardıracak? Nefis şeytan dünya seni peşinden koştukça yoracak,
sadece ben ben dedirterek sadece kendini düşündürtecek, insanları insanlığını
unutturacaktır…
Kim kaderini değiştirebilir ki? Hiç kimse, ama Yüce Rahman bize verdiği ömrün içine güzelliklerin kapısı olarak merhameti imanı yerleştirmek için kurulu olan gönül sarayını kapısını açmış isek, işte dünyadaki imtihana tabi olan kul bu ömür içine o sarayı sevapla Salih amel merhametle doldurup doldurtmadığını sınamak için gönderdi bu âleme biz kulları yüce Rahman. Hangi kulu kendisine teslimiyet iman ve merhamet çizgisinde yürümüş veya kötülük çizgisinde yürümüş görmek için bu âlemdeyiz ve imtihandayız. İşte bunu kulunun iradesine bırakmış, kendi iradesini imtihandan dolayı geride tutmuştur. Kul ister yüce Rahman onu yaratır kul o yolda gider ve sonucuna katlanır. Buda imtihanın gerçekleşmesinin adil olması neticesinde böyledir. Açıp okumakla da olmuyor dediğim gibi, akl edince içine şuur idrak izan kapısını açmayınca kul gerçek kul olamıyor anlayamıyor. Bilmek Yüce Allaha aittir, kul bilmez anlar, biliyorum diyen kul bir dakika sonrasını bilmekten aciz iken nasıl biliyorum diyebilir ki? Şuur idrak izan kapısını sonuna kadar açarak, hücrelerinde hissetmedikten sonra anlamak, anlamak değildir. Bizler sadece akıl dediğimiz kapıdan bir delik açarak lakin kapısını açmadan, şuursuz izansız olunca insanlığın kulluğun gereğini yapmaktan uzak, birbirine yakın olması gerekirken uzak yaşamanın çilesinde yalnızlığı başarısızlığı yaşamaya mahkûm oluyoruz!
Misal kalp veya gönül dediğimiz uzuv bedende ne işe
yarar? Sadece kan pompalamak için değildir, Önce Yüce Allah’a iman teslimiyetle
onun kapısını açarak insanları sevmek ve sevilmek, insanların mutluluğu için
çalışmak içindir. Ayrıca dünya ve ahiretini inşa ederek bu dünyada da cenneti
yaşatmak içindir. Zaten cennet ve cehennem içindedir bir bakıma… Beden
koruyucudur içindekilerine, ölüm gelince beden ceset olur toprağa gömülür, ruh
denilen Yüce Allah’ın bir yansıması o ölümsüzdür ve bu ruhu taşıyan biz
içindekilerle ölmeyiz ve bununla hesaba çekiliriz, artık ruh bedenden
ayrılmıştır.
Yani içten olan kalp
gönül dediğimiz uzvumuzla hissetmesi dediğimiz ruhla insan dünyada cennet ve
cehennemi yaşar, Yüce Allaha teslim olmuş merhametli imanlı ise cennete layık
bir hayat yolunda insanlığın mutluluğu için zaten çalışmakta yaşamakta ve
yaşatmaya çalışmaktadır. Veya kötülükle hem kendini hem de dünyayı yakıp
yıkarak cehennemi yaşamaktadır kul. Kısacası insan aklın yanında şuur idrak
izan kapısını kapatmış ise insanlığın kapısını da kapatmıştır, anlamak eski
anlayışsızlık kapısını kapatarak, yeni bir anlayışla izan şuur kapısını açmış
ise bu anlamaktır idrak etmektir. Varlık
dediğimiz varlığımızla olmak için bu varlığımızın içine, Yüce Allaha
teslimiyeti Nur Kur’an’ı Nur Resul peşinde gitmeyi merhameti imanı
yerleştirmedikten sonra beden öldükten sonra taşıdığım ruh bize fayda
vermeyecek bizi cehenneme sürükleyecektir yok aksi olur varlığımızın içine Yüce
Allaha teslimiyeti Nur Kur’an’ı Nur Resul peşinde gitmeyi merhameti imanı eklemiş
isek, korkacak hiçbir şeyimiz yoktur. İmtihan
için elimizden gerekli olduğunca o bize emanet edilen ruhumuzun içini az bir şeylerle
sahibine teslim edere isek biraz gülümsemiş ve rahata ermiş oluruz kardeşlerim…
Gönül gözünü aç içine Âlemlerin Rabbini Nur Kur’an’ı Gül Resulü imanı merhameti
yerleştir onlarla her şeyi güzelliği gerçeği onlarla gör sırra eriş ve yaşa. Gönül
dostu Yunus Emre ne güzel demiş:
Ten fânidir can ölmez
gidenler geri gelmez,
Ölür ise ten ölür canlar
ölesi değil.
İster idim Allah'ı
buldum ise ne oldu
Ağlar idim dün ü gün
güldüm ise ne oldu
Ah Ölüm
Yalancı dünyaya konup
göçenler
Ne söylerler ne bir
haber verirler
Üzerinde türlü otlar
bitenler
Ne söylerler ne bir
haber verirler
Kiminin başında biter
ağaçlar
Kiminin başında sararır
otlar
Kimi masum kimi güzel
yiğitler
Ne söylerler ne bir
haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik
tenleri
Söylemeden kalmış tatlı
dilleri
Gelin duadan unutman
bunları
Ne söylerler ne bir
haber verirler
Yunus derki gör takdirin
işleri
Dökülmüştür kirpikleri
kaşları
Başları ucunda hece
taşları
Ne söylerler ne bir
haber verirler
Yunus Emre
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
DEVAM EDECEK İNŞALLAH