Amaç Ve Gayeye Sırra Ulaşmış Veya Ulaşmamış İnsanoğlu
Doğarken
doğduğundan haberli miydi, habersiz doğmanın suskunluğunda mıydı, yoksa
biraz sonra bilmediği bir dünyaya var olmaya gelirken ağlamanın
perişanlığında, tekrar gitmek için yürümenin yorgunluğunda konuşması yok
olası ömrünü tamamlaması ile yok olacak dili lal mı olacaktı? Bunların
hiç birinden habersiz yeniden gülüşle dünya gülüş katacakken saadet
hanesine anne babasına çevresine, giderken gözyaşları içinde gitmenin
telaşında gittiğinden habersiz mi gidecekti. Doğum işte böyle bir şeydi
insanoğlu için, haberli bir sevinçle bir anda çıkıp gelen habersiz bir
anda çekip giden tıpkı Rüya bebek gibi. Bir rüya gibi sevimliliği ufacık
minnacık elleri ile gülleri kıskandıran gülüşü ile nazlanarak, tekme
atması ile sevgi ile gönderen Rahman’ın sevgisini kokusu ile odasını tüm
evi saran kokusuyla kâinata hâkim olan Yüce Kudret sahibi Yüce Allah’ın
kudreti ile dünyaya gelişini idrak ettirircesine hep gülümsemesi ile
dünyayı şenlendiren rüya bebek… O karanlık âlemde çıkarken ilk ağlama
ile ilk acıkma ile anne sütünü arattıran Hâkim olan Allah C.C. hikmeti
keremi ile ağlayarak istemesi!
Uzak ve yakın olmak yakın, iken uzak olmak arasında bir ömür çizgisi,
adımları ile yakınlığına koşan, adımları ile yakınlıktan kaçan hayatın
yolunda ilk ses ilk nefes, belki bilinmeyerek yakınlardan uzağa kaçacak,
ya da uzaklardan yakın gönüllere varacak, muamma sır, her insanın
gönlüne alnına yazılan, daha önceden yaşanılmış, dünya hayatına
gönderilerek sınava tabi olan insan ve rüya bebek… Kim bilebilir
gülüşlerdeki solgunluğu, solgun anların içinde gizlenmiş gülüşün
sıcaklığını, yaşanmadan bilinmeyen, yaşamak muammayı sırrı çözmek için
dünya ya gelen rüya bebek insanoğlu. Zaman kocaman kocaman adımlarla
atılması yürümesi zor derken, bir göz kırpması ile son ana varan zaman
içinde sıkışıp kalan insanoğlu muamma sırrı çözen gülen veya çözemeden
kırk düğümle düğümlenen, bom boş ömrü ile bom boş hayatın feryadı ile
solan insanoğlu.
Yüceler yücesi Rahman bilinmesi için kulunu dünya ya gönderirken, nurlu
iman sırrı ile kazanan olmasını isterken, her adımda büyüyerek
huysuzlaşan Rüya bebek gibi kullarının huysuzlaşarak isyan bayrağı
çekmesini değil, teslimiyetle kendisine teslim olmasını isterken, isyan
bayrağı ile cehennemi kazandığından habersiz dünyayı kazanmış gibi nara
atmasını elbette ki istememektedir. Her adımda bir sır nefis şeytan
savaşı içinde imtihanda olan insanoğlu, her adımda ya zafere ya
yenilgiye koşarken ilk adımlarını atan rüya bebek gibi ilk adımlarında
anne babasına emanet iken, anne babasının her adımlarındaki sırra
imtihan vakıf ise rüya bebekte adım adım büyürken atacağı gençlik
çağında her adımında sırra ve imtihana vakıf olacaktır. İşte anne ve
baba olmanın gerçek amacı ve gayesi… Amaç ve gayeye sırra ulaşmış
insanoğlu.
Ya da tam tersi attığı her adımda dünyaya teslim olmuş arzu ve dünya
çıkarı için yaşayarak insanlardan Allah C.C. uzak sır ve manadan uzak
anne ve baba ve gençlik çağında atacağı her adımda sır mana ve anlamdan
uzak bir yaşayış ve anne ve baba olmamanın gayesizliği hissizliği
içinde, şansı yaver gidip gitmemek arasında ince çizgiden giden yaşayan
insanoğlu. Tabi ki Yüce Allah C.C. kulunu böylesi ikilem ve bilgisizlik
arasında bırakır mı hiç elbette ki bırakmaz, dünya ya gönderirken her an
yanında olduğu hissini, ruhuna nakış nakış işlerken attığı her doğru
adımda ödüllendirirken, yanlış adımında anında cezalandırmayarak doğru
olana doğru olanları gözünün önüne kulağına işittirerek doğru olanı
göstererek seçim yapmasını bekleyecektir Merhameti lütfu keremi… Sonsuz
olan Yüce Allah C.C.
Umutsuzluğa giden yolda kuluna yanlışı binlerce kez gösteren Merhameti
sonsuz Allah C.C. Kulunu doğruların merkezinde, yanlış yolda giderken
yorulması ile doğrunun merkezinde bir anlığına istirahat etmesi için her
gün davetini göndermektedir. Günde beş vakit ezanla, gece gündüz ile,
uyku ile, yaz kışın mana ve anlamı ile ağaçların kışın ölüp yazın
yemyeşil dirilmesi ile her gün her an doğru yolun mesajını göstermekte
ve göndermektedir. Seçim senindir derken kula, kul elinin tersi ile
gerisin geriye atarak kabul etmez ise yine bekler, son nefesten birkaç
gün öncesine kadar, yani kulun ölümün geldiğini bazen hissederken o
andan öncesine kadar bekler, doğruyu kabul etmesi için, âmâ kabul etmez
ise artık yapılacak bir şey yoktur ve kaybedilen sır amaç gayenin
sonucunda hüsran ıstırap ve korkunç cehennem alevi…
Saygıyı kazanma ödül alma ya da saygısızlık deryasında çirkefe batarak
tövbe denizinde yıkanmadan kor alev ile baş başa kalma… Eller semaya
duaya açılarak “Ya Rabbim acizim, kudretli olan sensin, hata ettim
pişmanım, beni nurlu yoluna döndür” duasıyla olan veya olmayan
insanoğlu, bu kadar ince bir çizgide- “ hani derler ya sırat köprüsü
incedir işte sana sırat köprüsü”- yaşayarak dünyaya gelişi ile haberi
olmayan ve geldiği gibi veda etmeden giden veya gideceğinin idraki ile
kime kavuşacağını bilerek bu gidiş ile sonsuz dirilişle hayatına devam
edeceğini bilen insanoğlu. Gidişi sonsuz diriliş ve imanla bilerek
gidenlerden son nefeste Kelime-i tevhit ile gidenlerden olmamız
dileğimle. Selam ve dua muhabbetle kardeşlerim.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
(
Amaç Ve Gayeye Sırra Ulaşmış Veya Ulaşmamış İnsanoğlu başlıklı yazı
kul mehmet tarafından
19.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.