VE SONRASI…

 

v    Vuslat sözünü tuttu… Ne diyordu; “Mor menekşem ahirim sensin!”

v    Vuslat Menekşe’sine kavuştu mu? Kavuşacak mı? Dünyada kavuşamadığı Menekşe’sine ahrette kavuşacak mı? Allah izin verirse ikinci kitabımda Vuslat’ın Menekşe’sine ahrette kavuşup kavuşmayacağı belli olacak.

v    Sinan, Denizli’de Ahi Zaviyesinin başına geçti. Cemile Teyze’nin bacısının kızı ile evlendi. Mutlu bir yuva kurdu. Ahi Sinan olarak Denizli’de nam aldı. Deretekke denilen mevkide tekkesi, atölyesi vardı. Hayatını orda devam ettirdi… Kaleiçi ile İlbade arası onun zanaatını işlediği alın teri ile doludur. Denizli’de gezerken onun ayak bastığı yerleri hissettim… “Vuslat Ağam!”, diye haykırışı kulaklarımdan hiç çıkmadı… Tekkesi ve mezarı, Deretekke mevkiinde olduğu söyleniyor. Denizli halkının bir gün Ahi Babasına sahip çıkacağına inanıyorum.

Sayın Hasan KALLİMCİ Hocam, “Denizli’de Ahilik” kitabı ile Ahi Sinan’ı elinden geldiği kadarı ile sahiplenmiş. Hocamın elleri dert görmesin… Bu sahiplenme Denizli halkının işbirliği içerisinde yapılmalı… Bir gün, Ahi Sinan’ın mezarı başında Fatiha okumak istiyorum…

v    Ahi Babam ve Alâeddin Çelebi maalesef kör kurşunlara hedef olmuşlar. Öldürüldüler hem de o malum karanlığın kör kurşununda… Onlar şehittirler!

Osmanlı İmparatorluğunun temelinde Ahi Evren Hazretlerinin ve onun yetiştirmiş olduğu yüzlerce yiğidin alın teri ve kanı vardır. Alâeddin Çelebi, (babasının yakın adamları tarafından) kahpe bir kör kurşun ile şehit edildiğini biliyor muydu? Kırşehir merkezinde bulunan Ahi Evran Camii içerisindeki kabrin Ahi Babamıza ait olduğunu inanmıyorum. O kadar çileli hayata rağmen, o günkü otoritenin baş düşmanı olarak gösterilen,  oğlunu veya kardeşini öldürmekten çekinmeyen bir zihniyetin şehitlerimize anıt yapacaklarını tahmin etmek değil cesetlerini bile ortadan kaldırdıklarına inanıyorum. Allah gani gani rahmet eylesin.

v    Vuslat ve Menekşe’nin aşkı Kerem ve Aslı gibi, Leyla ile Mecnun gibi dilden dile dolaşmadı… Mezarları bile kayıp… Denizli Pamukkale Üniversitesinin bahçesinde, Kınıklı Köyüne ait mezarlığın kalıntıları bulunmaktadır. Vuslat’ın tek dileği Menekşe ile beraber, el ele aynı mezara konmaktı… Benim hayalim ise bu aşkı o topraklarda yaşatmaktır… O mezarlıkta kalıntılarını bulamasam onları orda yaşatacağıma dair sözüm olacak… Hem de menekşelerle çevrili…

v    Ben Kırşehir iline bağlı Mucur ilçesinin Geycek Köyünde doğmuşum ama köyümün insanlarının ilk yerleşme yeri Kabadurak Köyüdür. Köy ören halini almış, orada kalıntılar mevcuttur. Köyümün insanlarının geçmişine sahip çıkacaklarına yürekten inanıyorum…

{|{

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SON SÖZ

                Kitap dünyasında bir aşk fırtınası tutturulmuş devam ediyor. Ne aşkı, kiminle aşk, nasıl bir aşk? Çözemediğim sorular var. Konu aynı, başrol aynı, konuk aynı, tabloya çizilen çizgiler aynı.

                Bu trajedik oyunu perdenin arkasından değil seyirci koltuğundan seyrediyorum.

Bugüne kadar konu tek taraflı izlenmiş, ara sıra eleştirel sesler çıkmış olsa da “karanlık güçler”in yumruğu tepelerine inivermiş.

Yok gözyaşların aşkıymış da, yok aşk başkaymış da… mış da mışda…

Bu Anadolu’nun evlatları hep kültür özentilerden kaybetti halen de kaybediyoruz.  Arap kültürü, fars kültürü vs… İçimiz, dışımız kültürlerle dolmuş.

Ey Türk oğlu! Ahi Evren öz be öz Türk’tür. Ne kadar tanıyoruz Ahi Evren’i? Ahiliğini, yazdıklarını ne kadar okuduk? Osmanlı Devletinin kurulmasında başrol oynadı fakat ne acıdır ki Ahi Şehitlerin başında olmakla da ödüllendirildi!

Bu vatanın evladı bunları hak etmiyor.

Moğol ve Fars işbirliği ile gelip Selçuklu Sultanlığında evlat kanı döktüren bir zihniyete maalesef 21. yüzyılımızda bin asrın aşkı olarak okunuyor ve bu zihniyete hizmet ediliyor.

Gerçekleri ortaya çıkarmak bize kaldı… Evet bir Türk evladı olarak bunu boynuma, dilime, elime ve kalemime borç bilirim.

                                                    
Vuslat-ı Mor

(Okyanus Yürekli Adam)

( İlahi Aşkım Mormenekşem - Ve Sonrası - Son Söz başlıklı yazı Ali Özdemir tarafından 12.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.