Üstünkörü olmasını diliyorum ve soluklanıyorum. İçimde büyüyen canlıdan yana tüm derdim şimdilerde yine de yorgun savaşçının bir ikramı olduğunu bellemek bile hayatının yarısını paylaşmaktır.

 

İçimde ukde kalan son yalanları da annem öldürdü. Henüz on iki yaşındaydım ve çocukluktan genç kızlığa geçtiğim dönemin göstergesi idi içimin kanayan yarası.

 

***

        

Korktuğumu hatırlıyorum aslında benim hayatımın her an’ı korku ile geçti. Ne zaman ki dolapta rakı kalmasa evde terör eserdi. Rakı olsa bile yanında mezesi yoksa bu sefer de ölüm kokardı babamın rutubetli kokusu. Ne de olsa cafcaflı söylemler biriktirmezdi anamın yüreği.

 

O hep korumacı oldu.

 

Sonra da durağan bir seyre yelken açtık ailecek.

 

Korkularım sonlanmadı anlayacağınız üstüne üstük biçim ve yönerge değiştirdi.

 

Hep kadın olmayı düşledim evde yangın varken. Yanar geçer, demeyi bile beceremediğim zaten hayatta neyi becerdim ki?

 

Anamdan yanaydı tüm derdim ve çürük kollarını gizlerken hırkasının içinde ben kadın olmak istedim bir an evvel ve düşecektim yollara ve düşecektim sevgilimin kollarına ama ben sadece düştüm hem de nasıl.

 

Kötü yola düştü, diyen komşu Nuriye’yi duydum ilk kez. Aslında babam da duymuştu lakin aldırmadı.

 

Ben anlamazdan geldim önce zaten sonram da yoktu ve mademki benim mabedim uzaklarda bir yerdi…

 

Uzak hem de çok uzak: adamakıllı uzak: evden uzak ve babamın dayaklarından ve içki kokan nefesinden uzak.

 

Sonrasını hatırlamak istemiyorum zira içimde büyüttüğüm korkular hem öncemi unutturmak adına idi.

 

Korkularla büyüdüm ben ve korkularla ötelendim ama ölmekten bile korkan aciz varlığımla kimseleri korkutamadığım sadece iştahını kabarttım insanların.

 

Bir gece geldi ansızın.

 

Üç harfli gölgesinden bile korktuğum bir yabancı ve babamın en yakın arkadaşı içkiden sonra tek dostum, dediği o üç harfli adam.

 

Adam gibi adam olmayı beceremedi babam demek ki o da korktu ama en çok ben korktum hele ki uyumaya yakın o gece sessizliğinde kapım kurcalanırken.

 

Ne olduysa o gece oldu.

 

Tek korkan ben değilmişim demek ki.

 

Annem benden çok korkarmış da elin adamından haberim yok/muş.

 

Sonrası yok çünkü korktum ve söylemedim hâkim amcaya zaten o da fazla sorgulamadı sadece yaz kızım, dedi.

 

Ve kız yazdı. Ben kadın olmak istedim küçücük yaşımda ve anamla beraber kendimize yeni bir dünya kurmak istedim.

 

Korktuğum kadar varmış.

 

İçimdeki çocuk ve kadın kapışmayı an meselesi bellemişti. Yaşım on yedi bile değildi ama yetmiş yedi yaşında bir kadın belledim kendimi.

 

Babamla kaldım annem hapsi boyladıktan sonra. Sonrasında ise öncesizliğime sitem ettim önceleri ve arkadaş bellediğim korkularımı da ebediyen silmek.

 

Ben kadın olmalıydım.

 

Bir çocuktum oysa.

 

Sonra Haydar’ı tanıdım eve dönüş saatinde babamın tam da kapı çalmışken.

 

Gözüm tutmadı önce sonra üç beş lafladık ve zararsız bir adam olduğuna kanaat getirip bu konuyu babama asla açmadım ne de olsa yaşlanıyordu ve bana muhtaçtı bense neye ya da kime muhtaç olmam gerektiğinin korkusuyla aklımla ve ruhumla kova kova korkular boca ettim içimdeki kadının kör kuyusuna.

 

Haydar mademki hayatıma geç katılan biriydi geçmişin acısını da ancak böyle alırdım.

 

Bizim dedikoducu Nuriye… vay anasına, diyen komşu kadının satanist oğlu bir de laf ederdi Nuriye ona buna hele ki annem hapse düştükten sonra.

 

Anamı ziyarete bir kez gittim ve görüşe yanıma gelmedi annem.

 

Dokunmadı aslında fazla ama gardiyan kadın koluma dokunduğunda nasıl da korktum.

 

‘’Bir daha gelme.’’demişti bana erkek sesli kadın gardiyan.

 

Sormadım neden, diye çünkü cevaptan korkmuştum demek ki annemin rahatı yerindeydi.

 

Sustum cezaevinden çıkana değin sonra soluğu Haydar’da aldım. Anası köye gitmişti.

 

‘’Ne istersin?’’dedi.

 

Ben korktuğumdan bir şey demedim zaten isteyemezdim de.

 

‘’Ya, sen ne istersin?’’dememle söz verdi bana korkularımı sonlandıracağına.

 

Üzerinden kaç hafta geçti bilmiyorum zaten bir daha Haydar’ların katına çıkmadım hem cahil anası da dönmüştü köyden.

 

Beni eşarbımı bulmuş Haydar’ın yatağının şiltesinde sonra manalı manalı baktı bana yine beni her gördüğünde.

 

‘’Kaçalım.’’dedi Haydar bir gün evin kapısının altından attığı notla.

 

‘’Bak’’, dedim kendi kendime.

 

‘’İşte sonunda istediğin oldu ve artık küçük bir kız değilsin.’’

 

Korkuyor muydum peki?

 

Hem de nasıl.

 

On sekizimi doldurduğum o gün içimdeki korkuyu doğurdum ve pembe beyaz tenli korkumun hiç de korkulduğu gibi olmadığını anladım hem Haydar da yanımdaydı yine de atamıyordum içimdeki sahiplenilmemek korkusunu.

 

‘’Ne istersin?’’diye bir kez daha sordu Haydar aslında ne istediğimi ben bile bilmezken onun biliyor olması belli ki Yaratıcının bir armağanıydı.

 

‘’Annen…’’dedim de gerisini getiremedim.

 

‘’Annen…’’dedi o da ve gerisini getirdi.

 

Artık mutlu bir aileydik ve annesine de ispatlamıştım kötü yola düşmediğimi.

 

‘’Sen ne istersin?’’dedim ben bu kez.

 

Sadece gülümsedi.

 

Ben de gülümsedim ve kapadım gözlerimi artık karanlıktan bile korkmuyordum ne de yalanlardan ne de dünyadan hatta kendimden bile korkmuyordum ne de olsa mutlu bir kadın olmayı becermiştim öldürdüğüm korkularımla ve kaybetmediğim umutlarla.

 

 

( Korku... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.