1
BİR BİLGİN HÜRCAN
VARDI
Ahmet AYAZ
Gaziantep Ekspres
Gazetesi 11 Eylül 2018
……………………………………………………………
Ben Gaziantep İl Sosyal
Hizmetlere geçmeden önce 1987 yılı
öncesi Gaziantep Devlet Hastanesinde Baştabip olarak görev yapan Opr. Dr.
emekli binbaşı bir Bilgin Hürcan
vardı. Bir Mehmet Kutlar, Bir Bilgen Torun da vardı. Fakat ben bu gün, bu
yazımda Bilgin Hürcan’dan söz etmek istedim. Bilgin Hürcan bir gün bizi bir toplantıya
çağırdı. Toplantıda sözün sonunda şu
sözleri söyledi.
“Arkadaşlar; Hastalık nedeni ile hastanemize gelen hasta veya hasta
sahipleri, bize en ağır küfürü yapsalar da, biz onlara en sevdiğimiz bir insan
gibi davranacağız. Çünkü, hastadır,
hastası var, derdi var. Onun için
bizim onlara o şekil davranmamız
gerekiyor” dedikten sonra “Söz isteyen var mı” dedi. Ben el kaldırdıktan sonra,
Doktor Bey; biz memuruz, hastaların veya hasta
sahiplerinin işleri doktorlarla.
Onlara söylediniz mi? Dedim.
Dr. Hürcan sözlerine şöyle devam
etti. “Ben toplantıya önce hekimleri çağırdım, onlarla
konuştuktan sonra sizleri çağırdım. Sizlerden sonra da hemşire hanımları,
sağlık memurlarını, daha sonra da tüm hizmetlileri toplantıya çağıracağım “ dedi. Zaman zaman hastanelere yolum düştüğünde hep
sözü edilen Dr Bilgin Hürcan’ı hatırlarım.
Gaziantep Üniversitesi Şahinbey
Araştırma ve Uygulama Hastanesine her gidişimde, dikkatimi çeken bir
memur Osman Sarı var. Sabahleyin erken sıra almak için 07.30 da dahiliye polikinliğine her gidişimde, bakarım ki, Osman Sarı Bey, gelen 30-40 kişinin
kayıtlarını yapmış oturuyor ve hasta bekliyor. Birileri ile konuşurken veya
bir yer tarif ederken sesini yükselttiğine
rastlamadım. Bu durumu Halkla İlişkilere
inip orada Hatice Akdeniz Hanımefendiye
söyledim ama. Hatice Akdeniz
hanımefendiyi de, Osman Sarı kadar cana
yakın ve nezaketli birisi olarak gördüm. Kendilerine buradan selam ve
saygılarımı sunuyorum.
Bu yazıyı niçin kaleme aldığımı, gelecek kuşağa ışık tutmak için
olduğunu anlarsınız diye düşünüyorum. Ben uzun süre hastanelerde satın alma
memuru olarak çalıştım. Tabiplerden, ve insan kıymeti bilenlerden söz etmek beni
sevindiriyor ve mutlu ediyor. Bunlar kimler diyeceksiniz. Aklımda olanları
yazıyorum. Adlarını unuttuklarım da beni
lütfen bağışlasınlar. Biraz da yaşlandım, zaman geçti. Değerli dostum Abdulkadir TANRIVERDİ; Rahmetli Talat
BAYRAM, Muhittin Reşat KERSANLIOĞLU, Kamil
AFAT, Yunus TURGUT, Oktay DAİ, Erhan GÖRÜCÜ, Kemal CAN, Rahmetli Niyazi
ÖZÇELİK. Ahmet ÖZAY, Ali Güven FİNCAN, Ali
ERDOĞAN, Mehmet KELLECİ. Bilgen TORUN Rahmetli İsmail Hakkı KÖKER ve
Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve
Uyguluma Hastanesinde şuan görev yapan Göz Doktoru Ömer KOYUNCU ve Prof. Dr.
Oğuzhan SAYGILI. Sayın Saygılı beni tanımaz. Bende kendisini uzaktan gördüm ve
gıyaben tanıyorum. Barak Türkmenlerindenir, uzaktan da olsa akrabalık bağımız
var. Kendisinin hastalarına göstermiş olduğu ilgi ve alakayı duyarak mutlu oluyorum, selam ve saygılarımı sunuyorum.
Bu sırada unutamıyacağım isimlerden Gaziantep Devlet Hastanesinde çok değerli
müdürüm Bahri Sönmezi de rahmet ile anmadan geçemedim, mekanı cennet olsun.
Saygıdeğer okurlarım; Birkaç gün önce çok sevdiğim yazım dostlarımdan, Nurel Taner Hocamla bir
telefon görüşmesi yaptım ve yaptırdıkları NUREL-ENVER TANER orta okulunda torunlarım Ahmet
Alper ile Elif Bilge’nin öğrenci olduklarını söyledim. Bana,
öbür dünyaya gidenlerin, giderken hiçbir
şey götüremediklerini söyledi. Ben de bir şey götüremeyeceğim. Ancak,
arkamdan birkaç tatlı söz
eden olursa, benimde ölümün
elinden kurtardıklarım o olacaktır diye düşündüm. Saygıdeğer okurlarım; Bu
günlük de bu kadar. Hoşça ve dostça kalınız diyorum, Sohbet köşemde sizler ile
yeniden buluşmak dileği ile.