BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR’IN ARDINDAN
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 26-9—2023
……………………………………………………..
Behçet Kemal Çağlar
1965-1966 yıllarındaki Ankara Radyosunda her Çarşamba günü tam saat 16.00 da şiir ve edebiyat
programı sunardı. Ben bu programı
dinlemek için,, evimizdeki Nevtron Marka
Pille çalışan radyoyu, çalıştığım bağ ve bahçeye götürürdüm.
Bir gün Ahmet Kutsi
Tecer’in şiirlerini okuyordu. O ses ve ses tonu hala kulaklarımdadır. Ölümünün
ardından kayda değer kalemlerden bir çok kimseler yazı yazmışlardır. Şimdi
aşağıya onların adlarını ve kaleme aldıkları yazıları alıyorum. İsmet İnönü, Fazıl Hüsnü
Dağlarca, Meli Cevdet Anday, Yaşar Nabi Nayır, Baki Süha Ediboğlu, Adnan Öztrak gibi
zat’ı muhteremlerin yazıları aşağıdadır.
«Behçet Kemal Çağlar’m ölümü haberi ağır bir sarsıntı gibi
yüreğime çömüştür. İnsanoğlunun dayanamayacağı zannolunan büyük acılara sonunda
boyun eğdiğini Behçet Kemal Çağlar’da bir daha tecrübe ettim. Şimdi düşünerek
kaybımızın önemini söyleyeceğim:
Behçet Kemal Çağlar, her niteliği ile bir Cumhuriyet evlâdıdır.
Teni gençliğin aşkını ve iradesini benimsemiştir. Atatürk’ten ayrıldığımızdan
beri geçen 31 yıl içinde Atatürk’ü ve eserlerini savunmaktan bir gün geri
kalmamış olan bir örnektir. Başlı başına bir âlemdi. Politikaya sığmadı. Başına
buyruk olarak vatandaşlara, hepimize kutsal bir yeni kuşak anlayışını dile
getirdi. Behçet Kemal Çağlar’ı nesiller boyunca dünkü gibi taze olarak
hatırlayacağız. Geniş yüreğinin sınırsız devrim aşkının etkilerini benliğimizde
duyacağız.
Aziz Behçet Kemal, çağlayarak yaşadın ruhlarımızda senin
çağlamanın muzaffer seslerini daima taşıyacağız.»
İsmet İNÖNÜ
«Behçet Kemal Çağlar'ı yitirmekle, Mustafa Kemal devriminin
yürekli, inançlı bir eri daha aramızdan ayrıldı. Yaşadığı süre içinde ahlâk
örneği olmuştur. Şiirin halka ulaşması yolundaki çabaları da devrimin halka
ulaşması çabaları yanında büyük bir değer taşır. Böylece şiirimizdeki yeri de,
devrimimizdeki yeri de yaşıyacaktır,.»
Fazıl Hüsnü Dağlarca
«Behçet Kemal Çağlar adı, bana Atatürk döneminin ilginç bir
aşamasını düşündürür. Kazanılan büyük zafere ve cesur devrimlerin başarısına
karşın, eski kuşaklar çoğunlukla, ya sessiz durmayı yeğliyorlar, ya da
Osmanlıdan kalma yapmacık ve özsüz bir methiyecilik yolunu tutuyorlardı.
İçinden çıktığı çevreyi çok iyi bilen Atatürk ise, yeni
Türkiye’ye gerçek inancın genç kuşaklarda bilinçleneceği kanısındaydı. İşte bu
dönemde, genç bir Anadolu çocuğu, Cumhuriyetin ve devrimlerin yaratıcısı
Atatürk için alışılmamış bir içtenlikle yazdığı coşkun şiirlerle ortaya atıldı
ve kısa zamanda ün kazandı.
Sonra onun Atatürkçülük yolunun çeşitli alanlarında emek
harcadığını izledik. Sık sık halkın karşısına çıkmanın kimi çevrelerde
yadırgandığını herhalde bile bile, Çağlar, ulusal günlerin kutlanmasında olsun,
Halkevlerinde olsun, başkalarının çeşitli nedenlerle boş bırakmayı yeğledikleri
bir yeri, kolay konuşma ve kolay yazma yeteneğiyle doldurmakta d
irenç
gösterdi, önemli b!r dönemin anısıdır Çağlar.
Melih Cevdet Anday
«Aynı yılda doğmuşuz Behçet Kemalle. Aşağı yukarı aynı yıllarda
başladık şiirimizi yayınlamaya. 1933 - 1946 arası ikimiz de devamlı olarak
Ankarada bulunduk. O zamanlar pek dar imkânlar içinde Halkevleri çalışmalarına
ne coşkunca umutlarla katılmıştık.
Sanat anlayışımız zamanla değişti ama Atatürk devrimlerine ve
ilkelerine bağlılık yolunda hep yanyana, ön safta savaştık. Bu saf ne kadar
kalabalık ne kadar güçlüydü Ankaranın o destansı günlerinde. Sonradan türlü
ihanetler, nankörlükler, döneklikler seyrekleştirdi safımızı.
Ama Behçet, her zaman en önde, o ilk günlerin heyecanı içinde,
var kuvvetiyle haykırdı ülküsünü, kalabalıkları coşturan o gür sesiyle görev
başındaydı hep. Yıllar o ülkünün ateşini söndürememiş, delikanlı enerjisini
tüketememişti. Atatürk devrimlerinden bile bile verilen tâvizlerin, kalleşçe
ihanetlerin yarattığı korkunç geriye gidişin pek çoğumuzun üzerinde bırakmış
olduğu ağır etkiyi, hiç duymamışçasına enerjisini, iyimserliğini korudu sona
kadar. Dalların yemyeşil gürbüzlüğü içinde, genç bir çınar gibi dimdik
ayaktaydı
Nasıl yıkılıverdi birden? Ne beklenmedik bir devriliş oldu bu!
Cumhuriyet Bayramına beş gün kala... Belki de 10 Kasımda kürsü kürsü koşarak
haykıracağı imanlı konuşmalarının hazırlığı içinde olduğu bir sırada ne hazin
bir göçüştür bu!
1936’larda bir gün halkın şairi olarak çıktı ortaya. Halkın
şairi olarak kaldı sonuna kadar. Ne sevdiği halka ihanet etti, ne de hayran
olduğu Ata’nın yolundan saptı bir santim. Tuttuğu yol da gerçekten halk
yoluydu, uygarlık ve insanlık yoluydu. Bütün bu yanlarıyle saygımıza, sevgimize
hak kazanır Behçet Kemal.»
Yaşar Nabi Nayır
«Doğan Nadi’ye döktüğümüz göz yaşlan daha kurumadan Behçet
Kemal’i de kaybettik... Arka arkaya mersiye yazmak - Tanrının gücüne gitmesin -
biz dostları, biz dirsek dirseğe, baş başa çalışan arkadaşları için ne acı ne
tahammül edilmez bir kader, ölümün zâlim kıskacına o sıcak, o sevgilerle dolu
kalbini kaptırmadan bir gün evvel, Stüdyo’dan çıkıp Radyo’daki odama gelmiş:
— Yarınki konuşmamı yaptım, Kemalettin Kamu ile Necdet Rüştü’den
söz ettim, evde dinlersin, fena olmadı, demişti. Ayakta duruyordu. Her zamanki
gibi canlı, gözleri pırıl pırıl, yüzü hayat dolu idi. Yine her zamanki gibi
sert, güçlü elini uzattı:
— Hadi Allahaısmarladık, bir işim var, ben gidiyorum, Pazartesi
görüşürüz, dedi.
Halâ elimde elinin sıcaklığı duruyor.
Behçet’in heyecanlarla, sevgilerle, vefalarla dolu bir kalbi
vardı. Her işi çabuk tutar, en zor ödevleri keskin ve kıvrak zekâsiyle
şaşılacak bir acelecilik içinde tamamlardı. Şâirllği de öyleydi. Ölümü de öyle
oldu. Bu dünyadan elini ayağını çekmek üzere gittiği hastanedeki yatağında
ancak sekiz saat kaldı.
Atatürk ve devrimler şairi idi. Ölümü ile konferans salonları,
onbinlerin doldurduğu meydanlar, radyo mikrofonları, okul kürsüleri derin bir
öksüzlük içine gömüldüler.
Yürekten konuşur, yürekten severdi, Çağlar, Büyük Atatürk’ün
bize bıraktığı canlı bir hatıraydı. Şairliği, çok yönlü kişiliği üzerinde daha
sonra, daha geniş yazmak üzere şimdi susuyorum. Kolay değil O’nu toprağa
vermeden birşeyler yazmak... dedim ya,
daha sıcaklığı var elimde elinin... »
Baki Süha Ediboğlu
«Behçet Kemal Çağlar, beş yıl önce TRT kurulurken, onun ilk
yönetim kurulu üyesi olmuştur. Kısa bir süre sonra da yönetim kurulu
başkanlığına seçilmiştir. Bu sıfatları ile TRT’ye hizmetleri büyüktür.
Edebiyat âleminde kendisine verilen (Ulusal Şair) vasfını, bü
tün bir ömür boyu, adım adım kazanmış bir şairimizdi.
Bahçet Kemal Çağlar milliyetçi idi. Onun şiirlerindeki ulusal
gücü, sesi ve ülkücülüğü ilk sezen Atatürk olmuştur.
Behçet Kemal Çağlar hürriyetçi idi. İnsan hak ve hürriyetlerinin
savunucusu idi. Milletimizin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması isteği ve
hasreti, onu coştururdu. Onun bu özellikleri, bütün şiirlerinde temel yapıyı
teşkil etmiştir.
TRT Yönetim Kurulu üyesi ve Başkanı olarak yaptığı hizmetlerde,
şahsiyetinin bu nitelikleri her fırsatta belirli olmuştur. İnsanlık ve uygarlık
âşığı milli şairimize rahmetler dilerim.»
Cumhuriyet Gazetesi, 27 Ekim 1969
Adnan Öztrak