Ne güzel ifade etmiş atalarımız koskoca geçen kısacık hayatımızı : “Anadan doğduk geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara”. Dün doğduk, bugün yaşıyoruz ve yarın öleceğiz. Belki yarına çıkmadan son bulacak hayatımız. Ölümün ne zaman geleceği belli değil ise biz onu her yerde beklemeliyiz.

Eninde sonunda bir gün gelecek “korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, (inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü)”. Hz. Mevlâna

Ölenin kıyameti kopmuştur artık. Beklemesi gereken bir kıyamet yok onun için. Yaşayanlar hep düşünmeli bizim hayat kimin için.

Hayatın amacını bilmeyenlerin sesi, boş bir tenekenin çıkarmış olduğu gürültü gibi yankılanır. Şahadeti söylemek zor onlar için ve satarlar imanı bir bardak suya. Gözlerinde ki perde kalkınca “keşke …” derler sonsuz ömür boyunca.

Gaye edinmiş ise bir ve tek olan hakikati, hem güler hem hüzünlenir göz seli. Sevinmektedir sevgiliye ve sevgililere kavuşacağını düşünerek. Kesin gözüyle bakmadığı için de hüzünlenir “acaba cananıma kavuşamayacak mıyım” diyerek.

İman edenler korku ile ümit arasında gezinip durmaktadır. Med cezir zannedersin gönül sahillerini. Bi derine dalarlar ve çıkmak istemezler aşk incilini görünce ama imtihan bitmedi geri gelirler sahil şeridine. Orada kalırlar ve dalmazlar imtihan dünyasının geçici zevklerine.

İnançsızlara gelince kendilerini boğulacak zannederler ve bu yüzden sahile yanaşmak istemezler. Kaçar dururlar ormanın derinliklerine ve kaçtıkça yollarını kaybederler. Hakikatten uzaklaşmak onlar için geçici bir kurtuluş olabilir peki anlık zevkleri onları ebedi zulümden kurtarabilecek mi? Lâkin onlarda bir gün ölüm döşeğine geleceklerini çok iyi biliyorlar ve hâlâ kaçıyorlar.

Doymak bilmez nefisleri kör etmiştir gözleri. Sıkıntı çekerler ama huzuru aramak için gaye sarf etmezler. Dedim ya kısa anlık zevkler onlara mutluluk verir. Bu mutluluğu tercih ede dursunlar sonsuz ve bitmeyen ebedi güzelliğe.

“Bire ahmaklar” diyesin geliyor ama sus, sende bu imtihan dünyasında hâlâ yaşamaktasın. Ne olduğun değil ne olacağımız önemli. Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki: “Her paslanmamın bir cilası vardır kalbin cilası da ‘estağfirullah’ demektir”.
“estağfirullah el-azim ve etibuileyh”

Reçete belli Kur’an ve Sünnet’e doğru yürümeli. Bu yolda durmak yok yola devam “keşke” demeden önce…
Selametle.
( Keşke başlıklı yazı onur-alp-dem tarafından 22.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu