BİR ZAMANLAR OĞUZELİ
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 29
Temmuz 2020
Bu günkü sohbet köşeme bir zamanlar Oğuzeli dedim. Sonra doğup büyüdüğüm ilçemi ve ilçemin insanlarını, tabiat güzelliklerini anlatmaya çalıştım. İnşallah yazdıklarım, okurlarıma kabak tadı vermez ve çok değerli belediye başkanımız, Sayın M. Sait Kılıç da okur diye düşünüyorum. Aynı zamanda bu yazdıklarım bizden sonraki kuşağa bir mektuptur. Geçmişlerini bilmeleri açısından.
Hey gidi yıllar. Bir
zamanlar Oğuzeli deyince, gözlerimin önünde sıralanan Oğuzeli esnaflarından .
Güzel ilçemin güzel insanları. Ahmet Tüylüce’nin kırtasiye dükkanı. Çirtikli
Karanın Et Lokantası, Cafer Candemir’in beyaz eşya satış bürosu, “Ak Parti
Milletvekili Canan Candemir’in ve günümüzde de, Gaziantep’te beyaz eşya satan
Cafer Candemir’in dedeleri” oluyor.
Dertli Süleyman’ın Dükkanı, (Süleyman İslamcan) Kasap Aşık Topalı ve
Mehmet Yıldırım (Kopuk Mamet) o zamanlar Demokrat Partinin parlak döneminde,
Demokrat Partinin Oğuzeli ilçe
başkanıydı. Kopuk Mametin amcası oğlu Mehmet Yıldırım ise Oğuzeli Belediye
Başkanıydı.. 1958-1959 yıllarında ben ilk okul öğrencisiydim. Oğuzeli’nin
köylerinde, Oğuzeli Kaymakamının, Gaziantep Valisinin adını bilmeyenler, Mehmet
Yıldırım’ın adını (Kopuk Mamet) olarak bilirlerdi. Burada Mehmet Yıldırımı da, burada adı geçen
ölülerimizi de rahmet ile anıyorum. Hepside ışıklar içinde uyusunlar diye dua
ediyorum. Güzel Oğuzeli’nin güzel insanlarına. Balta Mamet (Mehmet Balta) Balta Mamet deyince hemen aklıma geldi. Barak
yolu üzerinde Pisik Kayasının yanında
Baltaların bir nar bahçesi vardı.
Oğuzeli Orta Okulunun 2. Eğitim ve öğretim yılıydı. 1959 senesi olsa
gerek. Cumartesi günü saat 13.30
da okul tatil olurdu. Bisikleti olan arkadaşlarımız bir kişi de arkasına
alarak Baltaların Nar Bahçesine nar
yemek için giderdik. 8-10 kişi
olurduk. Nar ağaçlarını tanıyoruz. Kirli Hanım, Deve dişi, Nuz ekşi. Narları yerken
israf da etmezdik. Her hafta nar yemeye
gittiğimiz bu nar bahçesine, bir gün olsun, bize bu narlar babanızın mı?
Bu narları babanız mı dikti? Diyen olmadı.
Yıl 1985, Devlet Hastanesi
Satınalma memuru olarak mesai
arkadaşım Mehmet Döner ile İskenderun Toprak Mahsulleri Ofisine
hastaneye pirinç almak için gitmiştik. Bir
lokantada kebap yedik. Ben ücret ödemek için cuzdanı çıkarıp lokantacıya yaklaştım, lokantacı
ücretiniz ödendi dedi. Ben bizi burada tanıyan bir kimse olmaz, bir yanlışlık olmasın dedimse,
lokantacı sizi tanıyan birisi var. Bakınız
masada oturuyor dedi. Ben
baktığımda karşımda takım elbiseli ,yakışıklı bir genci gördüm ve sordum.
Kimsiniz? Beni tanıyor musunuz? İnsan köylüsünü tanımaz mı? Ben Oğuzeli’nden
Baltalardanım. Sende (Zıranba) Yakacıklısın.
Diye cevap verdi. O Hemşehrimin adını unuttum. Buradan kulaklarını
çınlatıyorum ve Balta ailesine selam ve saygılar diyorum.
Oğuzeli Gaziantep’in
yeşillikler ile süslenmiş bir ilçesidir. Zaten günümüzde Oğuzeli Gaziantep merkeze bağlandı. Gaziantep’e
uzaklığı 17 Km dir. Yaklaşık olarak 27-30 dakikada ulaşmak mümkündür. Benim
öğrencilik yıllarımda her taraf yeşillik, her tarafta pınar suları mevcuttu.
Gaziantep’in kirli suları Oğuzeli’ne yetişmezdi. Oğuzeli’nin içinden geçen şimdiki
akarsu (Sacır) Pınar sularından meydana gelirdi. Oğuzeli’nin bütün
sebze ve meyve ağaçları pınar suları ile
sulanırdı. Yaşım büyüdü, yazıp çizmeye başladığım yıllardan beri Oğuzeli’ni bir
türlü hayalimden silip atamadım. Kitaplarımda Oğuzeli’ni anlatan şiirlerim de
az değil. Çocukluk arkadaşım ve manevi kardeşim Mehmet Şevket İspir’e telefon açtım. Durumu anlattım, Oğuzelin’i
kaleme almak istiyorum, ama nereden ve
nasıl başlasam? Oğuzeli’nin geçmişini
anlatan bir yazı yazmak istiyorum dediğimde; “Yaho kardeşim “Bir
zamanlar Oğuzeli” de, yazmaya devam et” dedi. Bende şimdi, bir zamanlar Oğuzeli
dedim ve yazmaya başladım.
Oğuzeli’nde Hasan
Dikbaş, Halil Altıntaş, (Çebiş Halil) Ümmet Soygan, Abdullah Solkol, Süleyman
İslamcan (Dertli Süleyman) Hüseyin Aydeğer (Menzil Hüseyin), Hüseyin Ergüleç
(Tohum Hüseyin) Ümmet Soygan (Deli Ümmet) Mehmet Soygan, Berber Hasan Akköz,
bizim kuşağın sünnetçisiydi . Prof. Dr. Cengiz Akköz’ün dedesi oluyor.
1984-1994 Yıllarında Oğuzeli Belediye
Başkanıyken silahlı bir saldırıda hayatını kaybeden çok değerli
arkadaşımız Mehmet Ali Nafak gibi hafızamdan atamadığım kimselerdir
bunlar. “ Yazmak ölümün elinden bir şeyler koparmaktır” demişler. Bende ilçemin
belirgin simalarını iyi veya kötü ölümün
elinden kurtarmak istedim.
Hasan Dikbaş
Oğuzeli’nin kabadayılardandır. Bir gün Yakacık
Köyüne gelmiş; kendisine hörmet ve ikramda bulunanlara, arkadaşım Mehmet Şevket İspir ile ikimiz sitem edip
öfkelendik. Bu adama korkunuzdan böyle davranıyorsunuz diye. Bunu kendisine söylemişler.
Bunlar kimin nesidir? Neciler? Diye sorunca, Batallı Mehmet Özdemir
amca, birisi Ahmet İspir (Ahmey Kiya) nın oğlu
lisede okuyordu yarıda bıraktı. Birisi de Halaf Ayaz (Çarko Halaf)ın
oğlu. O da, onun gibi birisidir. İkisi arkadaşlar, köyde gezip, duruyorlar demiş. Hasan Dikbaş’ın oğlu Hasan o zaman adama gücü yeter, dediğini
de yapabilecek güçtü ve yaştaydı. Onları bana göster, onları
köprüden suya atayım demiş. Rahmetli
Hasan Dikbaş ise, “Onlar Dünyayı toz
pem.e gören gençlerdir Hasan. Onları ben
Oğuzeli’nde görebilirsem , onlara bir kebap yediririm, onları yakından
tanıyayım diye cevap vermiş. Batallı Mehmet Özdemir Amca bunu bana anlattıktan
sonra sözlerine ilave etti “Ahmet elinizi vijdanınıza koyarak söyleyin,
gençsiniz. Hasan Dikbaş hörmeti, saygıyı değmiz mi? Dedi. Ben de elbette değer diye cevap verdim. Daha sonra Rahmetli Hasan Dikbaş’ın kebabı da bana nasip
oldu. Kendisi ile yakından tanışma imkanım da oldu. Allah rahmet etsin
diyorum.
Halil Altıntaş (Çebiş Halil) lakabı ile anılır. Hacar Gürsu
Köyünden. Hacar (Gürsu Köyü) Oğuzeli’nin mahallesi oldu. Çebiş Halil, Çok
sayıda adam öldüren birisidir. Gelenek,
görenek ve namus kavramına önem
veren birisidir. Rahmetli eceliyle ölmüştür.
Kaçak gezerken, gittiği yerde
kendisine ekmek aş vermişlerdir. Nereye
gittiyse Askerlerden kaçırıp
saklamışlardır. Çok saygı duyulan birisidir.
Deli Ümmet (Ümmet
Soygan) da çok sayıda cinayet işlemiştir. İyi bir güreşçi ve cömert bir insan olarak tanınır ve sevilir. Oğlu Mehmet soygan da iyi
bir güreşçidir. Hüseyin Aydeğer de (Müslüm
Hüseyin) adıyla bilinir, iyi bir
güreşçidir. Oğuzeli’’nde Belediye Başkanlığı yapmıştır. Hüseyin Ergüleç “Tohum
Hüseyin)ismiyle bilinir, iyi bir
aba güreşçisidir. Oğlu Mehmet Ergüleç
(Tohum Mehmet) Oğuzeli Belediye Başkanlığı yapmıştır. Hüseyin Ergüleç’i
ile bir gün Güllüoğlu Baklavacısından çıkarken kapıda
karşılaştık. Bana baklava ikramında
bulunmak için çok ısrar etti ise, ben kabul etmedim. Ama baklava ikramının
hatırası içimde saklı kaldı.
Dertli Süleyman (Süleyman İslamcan
Oğuzeli İlçemizin çok sevilen
ve sayılan isimlerindendir. Barak
köylerine gönderilen bütün asker mektupları Dertli Süleyman eli ile
diyerek, barak otobüsleriyle sahiplerine giderdi. Barak otobüslerinin
bütün yolcularına, soğutucunun olmadığı bir zamanda ve Temmuz, Ağustos aylarının şiddetli sıcaklarında
Dertli Süleyman buzlu su ikramında bulunurdu. Barak otobüslerinden inen
yolcuların hepsi Kasap Aşık Topalından et alırlardı. Oğuzeli’nde et kesimi o
zamanlarda günlük yapılırdı ve günlük olarak satılıp biterdi. Aşıklardan arkadaşım Fevzi Aşık’ın bir süre
Gaziantep’te et marketi vardı. Ayrıca
müteahhitlik yapardı. Hatta sağlık kuruluşlarının tamamının et ihalesi kendisinde kalırdı. Bu yıllarca
devam etmişti. Oğuzeli’nin unutulmaz simalarından bir de cağdınlı (Çaybaşı Köyü)
Arif Ağa vardı. Arif Gürler. (Çaybaşı)
köyünden. Jiple Yakacık Köyünden, Kürtosman Köyüne geçerdi. Bindiği jipten bir
tane Eski Devlet Bakanımız Kamil Ocakta vardı., Birde Tilbaşar Mezrasında (Reslan Ağa) ‘Reslan Akbulutta vardı. İlçemizin unutulmaz
simalarındandı.
Gelelim Abdullah Solgol hemşehrimize. Adı çok sayıda
cinayete karışan bir hemşehrimiz idi. Bunun ilginç bir olayını anlatmadan
geçemeyeceğim. Altınyurt (Şiveydin)
Köyü üzerinde iki kişiyi gece silah ile
durduruyor ve üzerinizde ne var ise yere indirin diyor. Birisi ceplerinde ne varsa yere indiriyor. Parmağında nişan
yüzüğü ile kolundaki nişan saati kalıyor. Amca bunlar nişan takısı deyince,
küfür ederek onları da yere indir diyor. Vatandaş onları da yere indiriyor.
Yanındaki diğer kişiye sen ne
duruyorsun? Cebindeki para veya ne varsa
yere indirsene deyince, adam amca cebimde
bir şey yoktur diyor. O zamanlar kağıt 2,5 Türk Liraları vardı. Cebinde
2,5 TL demi yoktur eşek oğlu eşek deyince;
Adamcağız Amca vallahi yoktur
diyor. Abdullah Solkol “Ulan
cebinde 2,5 TL parası olmayanın yaşamadan, ölmesi daha hayırlıdır diyerek,elindeki
tüfeği ateşleyerek adamı öldürüyor.
Hakikaten bana göre
de cebinde 2,5 TL si olmayan bir insanın
yaşamasının bir anlamı, olmaz diye düşünüyorum. Hatta bana göre, onun yaşaması
kendisi için bir izdıraptır . Fakat bence, çalışkan ve namuslu bir insanın da
cebinde parası olur. Fakat günümüzde öyleleri var ki; Bunlar, söz de adam. Apartmanda ikamet ediyor. Kaçak
elektrik, kaçak su kullanıyor. Boylu poslu ailede birkaç
erkekler. Apartmanda ortak giderlerin
de ödemesini yapmazlar. Utanıp sıkılma denen bir şey de
yoktur bunlarda. Bu adamlar ölmek değil
de, hasta bile olmuyorlar. Görünce de Apartmanın sahibi kendileriymiş gibi bir görünümleri var. Allah kimseyi böyle duruma düşürmesin diyorum. Bu
gibi insanları Allah yok etse keşke diyorum. Burada Güzel Oğuzeli için birkaç
tane bilgi kırıntısı bıraktığıma iyi ettim kanaatindeyim. Bir
başka zaman buluşmak dileği ile hoşça kalın diyorum.
KAYNAKLAR
Mehmet Sait Kılıç, Mehmet Şevket
İspir, (Merhum- Batallı) Mehmet
Özdemir,
Servet Yılmaz, Mehmet Ergüleç, İlyas Türk,
Arif Gürler.