Sonsuzluğun hayallerime perde çektiği
bir karanlığın da iz düşümü iken yadımdaki dünüm yanımdaki günüm ve umudumla
eşleşen yarınların ikbalinde izini sürüyorum bilinmezin…
Metruk hecelerden taşar isyanım gel
gör ki zalime ve iblisi.
Metruk hanelerde saklıdır ruhumun
yoldaşı ah, o sebepsiz yalnızlığım ve günbegün artan itikadın gücü sömürüldüğü
kadar ruhum semirendir hayallerim ve sonu gelmeyen insan sevgim elbet
Yaratandan dolayı yaratılanı sevdiğim hem de ilk gün itibari ile mimlenmişken
kalbim bazen münferit bazen tekil acılardan hüküm giydiğim kadar bir zindanda
geçermişçesine addedilse de ömrün ben aydınlıkta saklı bir yıldızım, yılmadığım
kadar depreşen iç sesimde ansızın açar ve naçar duygularım ışık saçar İlahi
Aşkın seyrinde kalp gözümle yaşarım…
O minval ki ruhumu tetikleyen.
O ıstırap ki sonlanması mümkün
gözükmeyen.
Ve o ihlas ki: şakıyan kuşların
benekli kanatlarında hayat bulur yaşama sevincim…
Tok sesinde kaderin.
Yokluğa sunumum iken varlığım.
Yoktan var edene taptığım ve itikadın
izinde saklı bir gizim ben aslında yetilerim kah suskun kah coşkulu; yetim
yüreğim kah mutsuz kah umut dolu ve efkarın devindiği hasretin söndüğü
sonsuzluğun kudreti ve şahikası iken yüreğimin semada saklı iken seyrüseferi…
Bir neferin adını taşarım bazen.
Sonlanan ferinde ömrün an gelir
yağarım nur misali.
Göğün kırık tamburundan süzülen bir
notaya denk düşerim yeri geldi mi…
Ve suskunluğum dillenir kalemin iç
dökümü aslında hayatın şanıdır şerefidir şen sesinde umudun göç mevsimimden
sektiğim sonsuzluğun çağrısında bir ölüp bir dirildiğim nasıl ki mazhardır
sözcükler nice hikayeye nasıl ki şerefesidir sözcükler bunca şiirin nice
dizesinde hayat bulur duygularım düşüncelerim kademe kademe yükselir fikrimdeki
güneşi zikrime bahşeden Rabbime koşarım asla ve asla pes etmediğim kadar
paslaştığım duygulardan nasiplenirim.
Rüzgarın hızında saklıyımdır bazen.
Bazen sönen ışığa tutunurum adeta
aydınlık kılacağımdır gecenin zifirine.
Bazen tutuşurum odun gibi.
Odda saklı bir ferim bir nefer aşkın
asaletine bandığım özlemle neşrederim ve nice nesre dönüşür haletiruhiyem.
Estiğim kadar dinerim ansızın.
Sadık olduğum kadar inancıma sabrımla
şükrüme ekler de eklerim yeni günü ve yaşamın tadında saklıdır adım nasıl ki
insan ismiyle müsemmadır ve gül olup açarım yıldız olup parlarım:
Azadesiyim yeni günün.
Afaki ve zaruri bir teselli babında
tecelli eden her rengin ışığını taşırım ve ruhumla konarım en yükseğe yeri
geldi m bedenimi yok sayar kabımdan taşarım…
Bir gölgem var ise eğer ki:
Gölge etmesin diye bana çoktan
kovmuşumdur gölgemi kapımdan ve bacadan girse bile duman olur tüterim sözcük
olur sellere kapılırım muradın indinde yalnızlığın közünde ve aşkın şavkında
şanlı bir bayrak gibi salınırım semanın kollarında:
Vatan aşkıma binaen.
Toprağıma sapladığım sancağımdır
aşkın da ilhamı ve iltimas geçen kaderin rüzgarına yenik düşerim bazen bir
zerre olur çağlarım bazen sonsuzluk olur hayallerimle yaşar yaşatırım da
içimdeki çocuğu.
Korundayım ateşin.
Savındayım bilinmezin.
Savrulduğum kadar da s/avunurum iç
sesimi ve aşkın kırık gönyesinde sayfaya sapladığım pergelin izinde tam da
merkezde yaşar yaşatırım duygularımı asla sönmemek adına kendime söz verdiğim
bu ışığın indinde yıldız olup da kaydığım bilinmezin nezdinde ve mehtaba âşık
bir neferim ben: ay-yıldızlı bayrağımın da koruyucusu ve müptelası iken vatan
aşkımın sunumundaki haysiyetimle ve vatan sevgimle, ben vakur ve yılmaz bir
askerim bir neferim ant içtiğim kadar kutsal kitabın üstüne…