Yılmaz Neferiyim Ruhumun Ve Vatan Topraklarının...





Dinmek bilmeyen o naftalin kokusu…

Narin bir düş’ ün kollarına serili iken ansızın uyandığım gecenin kara lehçesinden firar etmeme saniyeler kala şivesini hatırlamadığım başka bir rüyaya da duacı kimliğim.

İhtimamla yerleştiğim seyirci koltuğu hayatın; sürmanşet duyguların meramı olsa olsa saklı gizinde hayatın ve rüyaların dağınık lügati sözcüklerinse eşref saati heceler yorgun hırkam nemli alfabede düzenli bir istikrarsızlık peşine düştüğüm yeni harfler, yüreğimin melodileri bazen afalladığım bir antrakt haşmetli evrenin çoktan unutulmuş köstekli saati ve anılarım babam kokar; andaki hüznü b/öldüğüm hece hece yüreğin güftesi şiirlerimse anne kokar huzuru onun dualarında bulduğumsa tek gerçek.

Sızım.

Issızlığım.

Serkeş gölgelerin uzağında olsam bile ne çare ki ben kendi gölgemle kavgadayım.

Huzurun biati.

Hüznün gergef meali.

Sancılı gün doğumu ve şafak saydığım huzursuz iç sesimle istişarede bir kovukta saklı iç güveysinden hallice bazense bir koruk düş iken zeminim en çok da kovamadığım geçmişim kozamda saklı tek kozum elbet sinyal veren gizim ve direncim ve kaybolmaya yüz tutarken dirayetim.

Yenik bir asker belki de içime hapsolduğum.

Yanık kokan bir yemek ocakta unuttuğum.

Katkı maddesi olan bir atıştırmalık adeta d/işlediğim kalemim doğurgan heceler; dışlandığım kadar hayatın kim bilir kaç bin ışık yılı uzaklığındayım?

Yılmaz neferiyim ruhumun.

Bir o kadar yılmaz ve yıkılmaz neferi vatan topraklarımın.

Ne cüssem yeter ne gücüm gel gör ki; ben bu ülkenin bir askeriyim tıpkı her birimiz gibi her Türk ve her umut ve ufukta saklı iken sonsuzluğun yâdında ülkemin ve şanlı tarihimin güne sirayet eden mazisi nutkumun tutulduğu o sayaç ki; ülkem ve topraklarım nice zafer ile dolu dolu ve coşkuma katık ettiğim umudun arka bahçesi bazen susan bazen susayan bazense Suzi makamında renklerin ve her bir duygumun da renklerle benzeştiği.

İç acılar durağında aktarma yapan kalemim.

Dış sesler bulvarında mıhlanmışken kaderim.

Açamadığım bir şişe belki de içimin gazında sönen dumanın gözümü yakan sızımda saklı sezilerim bir minval iken sektiğim bir de sözcükler iken yüreğimden o beyaz bakir sayfaya sevk ettiğim…

İhtimamla yaşanır ne de olsa…

İhmal edilmiş olsam da…

İhbar etmekle mükellef ve işte idamesi hayatın bazen hayta bir çocuk gibi bazense hoyrat bir kabadayı ve nidalarında saklı iken dünde kalmış yalnızlığın o çocuk mahzunluğu.

Şike yapan bir düş.

Şavkı sönmüş bir ateş.

Şaibeli bir oyun mu yoksa özdeş kılındığım hayatın revnak duvarlarına da elimi sürüp parmak izim iken kalemimin duaları duvağından akan kan gibi emek gibi iç sesimin olmayan riyaları ve özdeş ruhum nasıl ki İstanbul iken ruh ikizim iki yakam da elinde iken İstanbul rüyasının meftunu ve meali şair kimliğimde doğan güneşin kâh güleç yüzü kâh esen rüzgârın da mimarisi iken kalemim…

Hızına yetişemediğim bir hüsran ki.

Hazzına vakıf olamadığım bir yaşam ki…

Kiminin kemiklerinin sızladığı.

Kimsesizliğin de vebali varsın olsun boynuna kaderin.

Kanatlarıma yağan beneklerle örülü bir şal mademki ruhumun şadırvanına konan kuşlar gibi umut gibi ve yağan rahmetin eşliğinde ikbalime sunulan bir nimet ki kalemin tininde saklı ilhamın itici gücünde resmettiğim hayatın da bin bir açılımı iken iç sesimin meylettiği yorgun zamanların da ruhumda uçuşan tülüne eşlik eden bir çiçek bir gül olmanın da sunumunda sınandığım kadar şükretmenin verdiği huzurun eşiğinde yaşıyor olabilmenin meali…

 


( Yılmaz Neferiyim Ruhumun Ve Vatan Topraklarının... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.