İnzivaya çekildi gülümsemem bense çoktan otağımı kurmuştum bile semaya.

Aşkı hicvettim sersem sepelek duyguların inhisarında özlemi meşk eyledim.

Rengim kaçıktı.

Hüzünse revnaktan bir gölge ve şatafatlı yalnızlığıma verip veriştirdim.

Tünediğim aşkın idamesi ve sefil varlığımın emaneti:

Elbet kalemimdi izini sürdüğüm.

Elbet kalemimde sihrinde bir duygudan diğerine göçtüğüm.

Aynı zamanda bir acı-ölçerdi kalemim ve muhteva ettiği kadar duyguları ihbar ediyordum sabıkalı ve çekimser yüreğimi.

Koruk üzümler.

Kordan heceler.

Kös kös sevmek değil de küstüğümdü aslında kendime.

Meylettiğim zaruri duygular külliyesi ve külliyen yalandı varlığım hiçliğime yağan karın eşliğinde kâh rahmet oldum içime doldum kâh sus payı bir söylem olup sessizlikle hasbıhal ettim.

Muktedir olandı hazan kışa namzet bir günden arda kalan…

Halis munis yüreğim bazen zemheride üşüyen bazen eriyen acının doruğunda keşifte bulunduğum cümleler soyutlandığım ve tecrit edildiğim kadar hayattan izini sürdüğüm gizin gün doğumuna eşliği ve tecrit edildiğimin bir adım sonrası tahliye etmek adına duygularım zabıt tutan kalemim ve nüktesi evrenin ve solumdaki sayaç aşkın ikamesi.

Tohuma kaçandı mutluluk ve arifesi ölümün sürtük imgelerin baskını bahtiyar olduğum yalnızlığın intihar çiçeklerine eşliği:

Hem vardım hem de yok.

Bir yokmuşum bir varmışımdı meğer var olmanın kitabını yazdım uyuttuğum kadar çocuk yüreğimi yâdımdaki teselliyi güne taşıdım.

İkamesi ömrün.

Bense idam sehpasında sıramı beklerken…

İnfazı kalemin tereddüt dahi etmeden yazıp severken.

Vazifemdi ne de olsa tevafuk ederi ruhumun arbedesi günde hükmünü süren karanlığın hicretinde doğmakla mükellef iken gün ışığı ve arsız zümresi duyguların akseden iç sesime atıfta bulunduğu kadar dış sesin baskınında rencide edildiğim.

Mahşerin çağrısına uyandım gecenin köründe yuhalandım.

Şafağın esiri idim ve atan şafağımda şakağıma dayadım kalemi ve içimdeki duyguları bir bir ihbar ettim.

Lütfu iken evrenin sevgiden yana ümidimi kesmedim.

Soluğum kadar solduğum.

Sağımdan başlayıp solumda sustuğum.

Ne de olsa her şiir bir atıftı dünüme ve her yazım adeta sihirli bir söylem nasıl ki sus payı idi her sözcükten öncesinde ifa ettiğimden de fazlası içimden taşan coşkuya ve suallere de verilen birer cevaptı.

Sormak dahi istemezken.

Cevabını ise asla merak etmediğim.

Kaynayan ruhumda kazan kaldıran yeniçeri ocağında dinmek bilmeyen öfkem en çok da zalime ve iblise verip veriştirdiğim elbet yazdığım ve yağdığım kadar rahmetin eşliğinde bir rivayet olsa da mutluluk rehaveti sırtlanıp geç kalmışlığımla hayata, nam saldığım kadar mimlendiğim karanlığın öyküsünü sonlandırmak adına yüreğimdeki aydınlıkla delerken karanlığı her minvalde seken bir kurşun gibi ruhuma saplansa da hançer asla pes etmediğim ve paslaştığım kadar kalemin tok sesinde izini sürerken sevginin ve umudun seyrinde büyüyen iman gücümle hali hazırda ayakta kalmanın da hikâyesini yazarken günbegün kalemimle beraber semiren aydınlığın soğuyan ateşin kıvamında kıvanç yüklendiğim kadar baharın çağrısında alt ettiğim kadar acının verdiği kararla ben şiirlerden yana hüküm giymişken…

 


( İnfazı Kalemin... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.