B.







Evreni ve içindeki küçücük dünyayı yaratan Allah , her şeyi de çift yaratmıştır . Her şey , zıttı ile kaimdir . Dünya – ahret , cennet – cehennem , artı-eksi, erkek-dişi , iyi ve kötü . Akıl nimetiyle donanmış “ insan “ isimli yaratık bu zıtlıkları fark edebilecek konumdadır.
Dünyada cereyan eden çatışmaların temelinde bencillik ve hırs vardır . Yüce Allah insanı yarattığında meleklerin bu konuda bazı tereddütleri olmuş ve sormuşlardı “ Bizler Senin her emrini dinliyor ve yapıyoruz. Buna neden gerek gördün ? “ Allah(cc) da cevap vermişti “ Benim bildiğimi siz bilmezsiniz . “

Dünyaya indirilen ve Adem ile Havva’dan türeyen insanlar, yaradılışlarındaki bencillik ve kan dökücülükten dolayıdır ki binlerce yıldan beri dünyayı paylaşamamakta ve birbirlerini öldürmektedirler .

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yüksek öğrenim gören bir Türk genci TV ekranında anılarını anlatıyor “ Macar’lar aslen Katolik Hıristiyan .. Yıllarca dinsiz komünist rejimden çok acı çekmiş bu insanlar dış görünüşleri itibariyle soğuk görünseler de iç dünyaları sıcak .. Kitap okumayı çok seviyorlar . Aslen orta Asya’dan geldiklerini biliyorlar . Türklere karşı sempatileri var . Budapeşte ‘nin ortasından Tuna nehri akar . Şehrin bir yakası Buda diğer yakası Peşte olarak adlandırılır . Kalesinde mütevazi bir mezar vardır . Budin’in, yani Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin son Osmanlı Valisi Abdurrahman Abdi Paşa, şehri kuşatan Avusturya ordusu ile savaşırken şehid düşmüş ve Macaristan’daki Türk hákimiyeti böylelikle son bulmuştu.

Paşa’nın mezarı asırlar sonra Macarlar tarafından yaptırıldı ve taşına ‘145 yıllık Türk egemenliğinin son Budin Valisi Abdurrahman Abdi Arnavut Paşa, bu yerin yakınında 1666 Eylül ayının 2. günü öğleden sonra yaşamının 70. yılında maktul düştü. Kahraman düşmandı, rahat uyusun!’ diye centilmence bir ifade yazıldı.

Bir Macar iş adamı her yıl kültürel konularda etkinlikler düzenlermiş . O yıl dinlerle ilgili bir etkinlik düzenlenmişti. Ben , arkadaşım ve arkadaşımın babası , biz de üç kişi toplantıya gitmiştik . Hıristiyan ve Musevi din adamları da çok sayıda katılmışlardı .Macaristan’da İslamiyet hiç bilinmiyordu ve ben yetersiz Macarcamla bu insanlara İslamı anlatan kitapları çevirmenin hayallerini kuruyordum . Biz kendimizi ehil görmüyorduk ama dinimizi birazcık anlatabilme ümidiyle görevi üstlenmek gereğini hissettik . Arkadaşım İmam-Hatip Lisesi mezunu olduğu için sırası gelince Kur’an’dan bir bölüm okudu ve ben anlamını Macarca anlatacak düzeyde olmadığımdan elimde bulunan İngilizce meali , programı düzenleyen iş adamının Macar hanım sekreterine vererek okumasını rica ettim . Kadın İngilizce meali Macarcaya çevirerek davetlilere okudu .
Toplantı bitiminde Macar Sekreter “ Bu kitap bende birkaç gün kalabilir mi ?” diyerek İngilizce Kur’an mealini benden istedi .
Sekiz dil bilen bu Macar Hanım iki gün Kur’an’ı incelemiş ve sonra patronundan bir hafta izin isteyerek her yıl gittiği bir orman kampına gitmiş . Sonrasını şöyle anlatıyor “ Kur’an’ı okuyunca çok etkilendim . Kur’an’da insan hayatının her aşamasındaki sorunlara cevaplar vardı . Orman kenarındaki kampta yanan ateşin karşısında otururken uyumuşum . Rüyamda müthiş bir susuzluk içindeyim ve ileride ağaçlar arasında yürüyen Hazreti Muhammed’i gördüm . Tepeye doğru yürüdü ve kayboldu .Ben hemen davranarak tepeye tırmanmaya başladım ve yolda sağ ve sol elime ağırca iki taş aldım. Tepeye varınca taşları bıraktım ve orada gördüğüm bir su kaynağından sağ elimle su alarak içmeye başladım . Su içtikçe susuzluğum arttı . Bu defa iki elimle avuçlayıp içmeye başladım . Fakat yine susuzluğum dinmiyor, içtikçe susuyordum . İki dizimin üstüne çökerek hayvanlar gibi içmeye başlamıştım ki başımın üstünde birinin varlığını hissettim . Kafamı kaldırdığımda elinde bir su kabıyla Hazreti Muhammed karşımdaydı . “ Al bundan iç ! “ deyince kabı aldım ve daha ilk yudumda bütün hararetim , susuzluğum dindi . Sonra bana bakarak gülümseyip şöyle dedi “ HAYAT İNSANLAR İÇİN BİR FIRSATTIR “

“ Yaa işte böyle . Ben Macar dilindeki tüm yetersizliğimle tercüme hayali yaparken sekiz lisan bilen bu Macar Hanım’a yüce Allah “ hakikat” kapılarını açtı. Adı “ Halime Abla “ oldu . Macarcaya Kur’an meali ,Gazali . Said Nursi gibi alimlerden 26 eser kazandırdı . Bu gün 200’e yaklaşan Müslüman Macar kardeşimiz var. Biz insanlara teklif yapmıyoruz. Güzellikleri ortaya koyuyoruz. “

Gazze’de aç,susuz ve ilaçsız bırakılarak Yahudi zulmü altında inleyen insanlara yardım götüren şefkat donanmasında her dinden ve ırktan iyi insanlar vardı . Amaçları yardım etmekti. Yüreklerinde merhamet vardı . Türk gemisine helikopterlerden atlayarak acımasızca ateş açan Yahudiler bu iyi insanları katlettiler .

Şimdi son yardım gemisi Rachel Filistin kara sularına ulaştı .

Rachel kimdi hatırlar mısınız ?

İsrail tankları ve dozerleriyle evleri yıkılan Filistin’li annelere destek veren ve “ Merhamet ! Yapmayın ! “ diye feryat ederken tankla ezilen bir Yahudi asıllı Avrupa’lı bir kadının adıdır.

Rachel’in adını bu yardım gemisine koymuşlar. İçinde ilaç, yiyecek ve bebek maması olan bu gemi de şimdi Allah ve Peygamber düşmanlarının limanında esir alındı .

İyiler ve kötüler …

Cennet o kadar ucuz değil Cehennem de lüzumsuz değilmiş ..

Dünya yok oluncaya kadar Halime Abla’lar ve Rachel’ler yaşayacak …

Öyle olmasaydı bu dünya çekilmez olurdu .
( Halime Abla Ve Rachel başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 5.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.