B.
SAĞDUYULU OLMAK NEREYE KADAR ?
Memleket cenaze evine döndü . Yurdun her
yanından feryat yükseliyor , gönüller yanıyor , analar çığlık atıyor . Güçlü
bir devletin , asil bir milletin kaderi böyle mi olmalı ? Yeteneksiz bazı asker ve sivil yöneticiler yıllarca bu basiretsizlikleri ile millete kan
ağlattılar . Yıllarca şehit cenazesi ardında el bağlayıp " Kanları yerde
kalmayacak " nutukları attılar . 30 yıl geçti 40 bin insan can verdi ama
bunların hiçbirinden ders alınmadı . Şimdi de "sağduyulu olalım "
mesajları veriliyor ama nereye kadar sağduyulu olunacak ? Bu millet 30 seneyi aşkın bir süreden beri
zaten hep "sağduyulu" davranıyor
ama askerlerin ve hükümetlerin başında duran kişiler bu meselenin
hakkından gelemiyorlar .
Nerede yanlışımız var diye sorgulamadıkça
ve gereken tedbirleri almadıkça daha çok
şehit cenazesi kaldırır bu millet .. Ama unutulmamalıdır ki dünyanın en asil
,sabırlı ve itaatli milleti olan Türkler "sağduyu" sermayesi ile
oyalanan bu millet bir patlarsa tam patlayacak
ve o zaman bu vatana bağlı Kürt
kardeşlerimizle birlikte Türkiye de büyük zarara uğrayacaktır .
PKK isimli ihanet örgütü artık çete
olmaktan çıkmış , eğitimli bir gerilla örgütüne dönmüştür . Bu bölücü örgütün
amacı bağımsız bir devlet kurmaktır . ABD ve AB 'nin resmi ağızlarının ardında
bu it sürüleri "Bağımsızlık Savaşçıları" olarak adlandırılmakta ve
destek almaktadırlar . Kuzey Irak'taki kamplarda bu militanlar ABD üniformalı
ama görev yaparken sivil giyimli Yahudi subaylar tarafından eğitilmektedirler .
ABD ve İsrail istihbaratı bölücülere bilgi aktarmaktadır .
Gerilla sudaki balık gibidir . Su olmadan
balık yaşayamaz. Eğer bir gerilla örgütü halkın desteğini alamıyorsa mücadele
edemez . Güneydoğudaki bu silahlı mücadele gerilla savaşına dönmüş olup en büyük sıkıntı gerillanın " gündüz
külahlı , gece silahlı " olmasından , halkın korkarak veya severek bu
canilere yataklık yapmasından kaynaklanmaktadır . Gündüz Belediye'de işçilik
yapan kişi gece emredilen noktada pusuya yatmaktadır . Zaten bizim güvenlik
birimlerimiz açık hedeftir . Geniş pencereli dandik müteahhit binaları ,
yatakhane ve yemekhaneler toplu hedeftir . Devriye yolları üzerinde
kurulan mayınlı tuzak ve patlayıcılarla
istediği yerde planını uygulayabilmekte "Vur - Kaç " sistemiyle başarılı
olmaktadırlarlar .
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
" mantığıyla mücadele yapılmaz . Belki onlarca hatıra dinledim o bölgede
görev yapan askerlerden .. " Biz onları görüyoruz , silahlarıyla
gidiyorlar . Ateş emri verilsin diye yalvarıyoruz ama verilmiyor "
Enson 24 aslanımızın şehit edilip bir o kadarının da
yaralandığı baskında kaybettiğimiz Asteğmenin günlüğünde neler yazıyor?
Yeni Şafak'tan Mehmet Şeker'in 04 Ocak 2011
Salı tarihli yazısında o günlükteki şu satırlara yer veriliyor: "Bugün
var ya aşkım... Bu terörün bitmeyeceğine bir kere daha şahit oldum. Gözümüzün
önünden on katır on kişi geçiyor, 'gidelim öldürelim' diyoruz göndermiyorlar.
Helikopter çağırıyoruz yollamıyorlar. Bi de bunun üzerine adamları
telsizlerinden de dinliyoruz. Hâlâ elimizi kolumuzu bağlı tutuyorlar, çıldırıyoruz.
Adamlar resmen önümüzden geçiyor. Biz de öyle salak saçma dağ başında
bekliyoruz, neye kime hizmet ettiğimizi bilmiyoruz, ilk defa burada bulunuşumuzun
boş olduğunu anladım."
"ÜSTLERİMİZ TERÖRİSTLER İÇİN 'BIRAKIN GİTSİN' DEDİLER"
Bununla da sınırlı kalmıyor askerin günlüğünde yazılan. Şehit Asteğmen Mehmet
Bozkuş, birkaç gün sonra da şu ifadelere yer veriyor: "O sabah sana
demiştim ya terörist ve dolu katırlar gördük bir şey yapamadık diye, şerefsizler
ellerini kollarını sallaya sallaya gittiler yüklerini boşaltıp geri döndüler ve
biz gene bir şey yapamadık. Emir vermedi üstlerimiz. Gene 'gidelim' dedik 'bırakın
gitsinler' dediler. Başlarım böyle işe dedik, elimizi kolumuzu bağladık. Ne
kadar saçma bir şey. Çıldırdık çaresizlikten. On tane adam vardı, parçalardık şerefsizleri.
Manyak gibi durduk yerimizde."
Daha bunun gibi yüzlerce örnek var o bölgede
görev yapmış askerlerimizin hatıra defterlerinde ..Sen önce davranamazsan bu yılanlar istedikleri yerden ve bölgeden
seni sokuyorlar .
Dünyanın süper gücü ABD ordusu
Vietnam'da orman ve bataklıklar içinde
60 bin ölü vererek öyle yenildi . Afganistan'daki Sovyet ordusu mücahitlere
yenilip tarih sahnesinden silindi . Şu
an Afgan topraklarını işgal eden ABD
ordusu , korunaklı üslerin dışında tutunamıyor .
Gerilla ile yapılan savaş dünyanın en zor
mücadelesidir . Çünkü karşında görünen bir güç yoktur . Gerilla gündüz
külahıyla gece silahıyla bir yılan gibi
sürünüp , keçi gibi zıplayarak doğanın
bütün imkanlarını kendine dost olarak kullanır . Mağaraların tepelerine yüzlerce uçak bombası atılırken onlar içeride
saz çalıp , telsiz haberlerinden o gece kaç kişi öldürdüklerini öğrenip
yorgunluk atarlar .
Harp Okulunda hocalarımız bize bir düşmana
karşı en etkili silahın yine aynı cins silah olduğunu öğretmişlerdi . Sınıf
arkadaşım eski genelkurmay başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ta benim yanımda
dinledi Hocayı ama bu önemli uyarı bazı generallerin yaptığı gibi bir
kulaklarından girip diğerinden çıkarsa bu işin
sonu hainlerle mücadele edip onları yoketmeye değil cin tonik içip
e-muhtıra yayınlamaya, yasal hükümetleri yıkmak için internet siteleri kurmaya
ve cuntalaşmaya gider .
Tanka
karşı tank , uçağa uçak , topa top ..
Peki
gerillaya karşı en etkili silah nedir ?
Gerilla gibi ufak birliklerden oluşan çevik,
üstün eğitimli , ateş gücü yüksek , pusu kuran , baskın yapan fedai
müfrezelerdir . İşi bitirecek olan bunlardır . Tanklar, toplar, taburlar ,
uçaklar bu savaşın fon müziğidir .
Bindörtyüz
küsur yıl önce ne buyurmuş o güzel Peygamber !
O
üstün nitelikleri olan , gönüllerde devrim yapan o büyük insanın Harp Okulu , Harp Akademisi ,üniversite
diploması yoktu . Sözün kısası okur yazar bile değildi . Ama O'na kutsal ve
evrensel bir görev veren yüce Allah her işin en doğrusunu da O'na öğretmişti .
" Düşmanınızın silahı ile silahlanınız
" (Hadis)
Bu
kanlı bilmeceninin çözüm reçetesi budur .
Gerilla
taktikleriyle savaşamayan insanlar dünyanın en güçlü ordusuna da sahip
olsalar düşmanın hakkından gelemezler .
Yıllardan beri sabırsa sabır , sağduyu ise
sağduyu yetmedi mi ?
Anadolunun anaları yas tutup ağlıyor .
Yazık değil mi bu güzel analara ve şehit düşen , sakat kalan yiğit evlatlarımıza
..
Artık ağlatmayın anaları ..
Unutmayalım ki gerekli mücadeleyi yapamazsak
sonunda bu kan herkesi boğar ..Yazık
olur ülkemize ...