Daha önceleri çok duymuştum,hep söyleniyordu ama şahit olmamıştım bu yüzdende üstünde durup düşünmemiştim. Kendim hem maddi yönden evime destek olmak hem de boş vakitlerimi değerlendirmek için iş aramaya başladığım zaman işin ciddiyetini ve vahametini anladım.

            Önce,  senelerdir  gönüllü  olarak  hizmet ettiğim dernek başkanına söyledim çalışmaya ihtiyacım olduğunu. Aidatları topla buranın masrafını çıkar ve geriye kalandan maaşını al dedi ve işe başladım, fakat yüzlerce üyesi olan derneğe kimse aidat vermez olmuştu, kimi krizi bahane ediyor, kimi sonra diyor vermiyordu. Tabii toplanan para ancak derneğin masraflarını karşılayacak kadar olunca,  yıllarca özveri ile maaşlı çalışan işçi gibi her gün gelip gittiğim dernekte kasamızda para yok kimse aidat vermiyor diye başkan sana maaş veremeyiz dedi ve işten çıkarıldım…

            Sonra gene iş aramaya koyuldum tabii… İlçemizde bulunan büyük bir marketin tatlı noktasına eleman alınacağını duydum ve görüşmeye gittim.  Benden yaşca küçük olduğunu bildiğim patron bana 300 lira maaş vereceğiz dedi. Bende az olduğunu zaten 150 lira araba parası vereceğimi söyledim telefon numaramı aldılar biz sizi ararız dediler.( hala bekliyorum )

            İlçemizde bir kaç yere daha sordum genelde 300 lira nadir de olsa 400 lira veriyorlardı maaş olarak ve sigorta diye bir şeyin adı dahi geçmiyordu.  Daha sonra bir arkadaşın araya girmesi ile TV kanalları dağıtımı yapan bir yere başladım, maaş gene aynı. İlk gün gittim temizlik yapıldı ardından patronlardan biri sen çalışan elemanları izle öğren dedi. Aynı yerde öğlenleri sıra ile yemek yapacaksın, bulaşık yıkayacaksın, hem de ne iş olursa ona koşacaksın sana verecekleri para 400 lira verdikleri para karşılığında hem sekreter, hem hizmetçi almış oluyorlardı iş yerine …

            Elimden geleni yaptığım halde ne hikmetse patron sen ağırsın dedi bana ve işten çıkardı. Ben kendisine bana ne öğretinizde yapamadım dedim, sizde iyi bir yönetici değilsiniz ve böyle yaptığınız sürece hep eleman alıp çıkarmakla ömrünüz geçecek dedim. İşe başladığım günden itibaren işle ilgili hiçbir şey göstermemişti ve orada olan bayanları izleyip öğrenmemi istemişti, buna karşın yapamadığım şey olmamıştı ama ne hikmetse (AĞIR?) yapamadığıma karar verilmişti. Zaten sık eleman değiştirmekle ünlenmiş bir yerdi…

            Ayrıca nadir de olsa bazı patronların aldığı elamanı güzelliğine gençliğine bakarak aldığını, bazılarının  bayan elemana taciz yaptığını, özel isteklerde bulunduğunu da biliyoruz, karşı çıkıldığında işten çıkarıldığını da…

Neyse benim iş arama serüvenim böyle devam etti nereye sordu isem ücret aynı ama çalışma saatleri sabah 09.00 akşam 08.00 di genel de ama maaşlar hep aynı sigorta ise yok. Oysa devlet, çalışanın maaşının en az asgari ücret olacağını ve sigortasız işçi çalıştırılamayacağını kanunlarla belirlemişti.  Peki ! nerede bu maaş ve sigorta. ?

Geçenlerde bir servis çalışanı kalp krizi geçirdi hastaneye yatınca ailesi şikayet edecek diye patron apar topar tüm çalışanlarını sigortalı yaptı. Neden önceden yapmamıştı oysa verdiği maaş 450 liraydı bunların hiç mi çocuğu yoktu, hasta olmuyorlar mıydı, kira vermiyorlar mıydı, neyle geçiniyorlardı, üstelik şoförlük riskli bir meslekti. 

            Acaba  bu işyeri sahipleri yarın bir gün çocukları eşleri bu duruma düşüp iş aramaya başlasalar, bu şartları kabul edecekler miydi. ? Tabii ki etmeyecekler o zaman bağıracaklar hükümet bunları görmüyor mu bu nasıl düzen, bu nasıl yönetim, bu nasıl adaletsizlik diye… ! Çünkü o zaman çuvaldız kendilerine batmaya başlayacak, başkalarının evlatlarını, eşlerini çalıştırırken düşünmüyorlardı oysa…

            Bizler iğneyi kendimize çuvaldızı başkalarına batırmaya alışmışız çünkü.  Beni sokmayan yılan bin yaşasın mantığını benimsemişiz, anca ucu kendimize dokunduğu zaman, acısını duyup bağırmaya başlarız…

            Lütfen çalışan insanın emeği kutsaldır ve onların hakkını vermemek bir o kadar günah, onların emeğiyle kazanıp hakkını vermediğiniz zaman yediğiniz ekmekte bir o kadar çok haramdır. Bunları unutmayalım bizler savaş zamanı bile yoldan geçerken askerlerin yediği üzümün parasını sahibini bulamadığı için ağaçlarının altına bırakan Osmanlı ecdadının torunlarıyız…

Mademki kanunları görmezden geliyorsunuz, lütfen haramdan sakının, bir gün sizinde, çocuklarınızın da o konumda olabileceğini aklınıza getirin. Altınızda jeeplerle gezerken, eşlerinize çocuklarınıza harcasınlar diye tomar tomar para verirken kimlerin üzerinden nasıl para kazandığınızı göz ardı etmeyin. Emek kutsaldır bunun bilincinde olup, herkesin hakkını gözetelim ve  yarın bir gün bizimde o insanların durumuna düşebileceğimizi hiç unutmayalım…

            Hakların yenmediği, insanlarımıza ve emeklerine değer verildiği bir dünyada yaşama dileğiyle, Sağlıcakla kalın, dost kalın, hoş kalın, Hoşça kalın…

 

[email protected]                                              

( Emek Hırsızlığı başlıklı yazı SakineBAHADIR tarafından 29.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.