“-onu-bunu boş verin
ben size bi bayramda
başımdan geçenneri deyivireyin
görün bi nassı bayram geçirmişiyin”
“……”
“-o aralar yeni yeni deliganlı oluyon
nerdeyse her gün tıraş oluyon,
aynaya bakıp duruyon
Müslük Ebe bile gördü müydü
“-len çocuk, seni gördüm müydü
başım dönüyo seme[1] ğibi oluyon
hinciki ğızların hiç aklı yok töbossun
ben olsam valla,
dikilirin garşına
“yiğit ben sana havasın” derin
olmadı geder evinize
otura-ğorun valla
beni gaçırdı deye, neydebilecen
gözelliğise-gözelliğinen
olmadı,
tüfeğise tüfenen
dabancaynanısa dabancaynan
taha da olmadı cavırlığınan
len gözel çocuk,
gel seni bi afsınlayıvırayın[2]
maazallah göze-möze ğelisin
neminazım
aman ha
gıyaman sana” derdi
biz de eşek değiliz ya
o keyfinen
avcına bişiyler sıkışdırıdık,
“-ğözel o(ğ)lan senden para alırmıyın heş”
dese de, guşağının arasına sokardı
o bir arabuluculuk sevdasındaydı
hep keyif bağışlardı
“-madem izbar etdin
Omar’ıma vereyin
değilise alımıyın, ben netçen hindikten keyri[3]
parayı-marayı”
de!
emme ben de hani, o ğünnerde
beyaz laylom sıkma,
ütülü pantul-iskarpin
bobalı o(ğ)lannarda yok valla o fors
saşlar arkaya daralı
ıldır ıldır
“arko grem” filen sürünüyon
kokular demişsin cabası
görün bii(hh)
poçucu Yedidağ Çiçekcisinin·
en birinci müşderisiyin
zati bedafadan önşe bi beni
başdan aşşa fısfıslardı
“bu hu koku”
“bu şu”
“bunun bahasına eremen
sen bunu alma
bu benden” falan filan
aslı mı var,
yoo!
deyuslug, emme..
elden ne geli.
ipin ucunu vermişiyiz eline
köye gelen başka kokucu mu var
Allah var ya… insanın canı da
ille onu o bahalı dediğini isdeyo
hani “bahasına eremen[4]” dedi ya
ahdım kalıyo[5]
neydip edip ben de illem onu sürünecen
ver bakalım “garakedi” den
ya da “arap garısı”ndan
üçün beşin gözüne bakmayoz gari..
hele paramız varısa
bu yaşda altın akça birikdircek de(ği)liz ya
o öyle deyincekleyin,
[1] seme:alık, ahmak, sersem, saf
[2] efsun: afsun, tılsım, gözbağı, büyü, keramet
[3] hindikten keyri: bundan sonra, şu andan itibaren, bundan böyle
· Yedidağ Çiçekçisi Aşağı Kaşıkara’lı Karadilli (ya da Karaadil’li) Hasan namlı poçucu, (poçu, yazma, eşarp, yağlık ve koku satardı)
[4] dahasına ermemek: karşılayabileceğinden pahalı, ekonomik durumuna göre ederini karşılayamamak
[5] ahdı kalmak: uhdesinde kalmak