Karabasan

 

artık kış

tek odalı evimizin

hanaya bakan perdesiz penceresinde buğu

hıdır[1], küpeli[2], hanım cama dayandı[3] çanakları,

bir de tıkaçlı su testisi

başına ters geçirilmiş tası,

sobada kaynayan erik hoşafının kokusu

tüm odayı kaplamış

 

cama parmakla yapılan çiçeklerin

            en alt noktaları

damla-damla süzülür

yol yol açılmış buğulu camlar

            eliyin tersiyle silince, dışarısı

ala-bulanık parlak görülür

göz kamaştırır, tenha yollardaki

            evlerin tepelerindeki

                        sarımsı bir parlayış

gölgesiz bir manzara;

            bir diğerini yok eder onca çatı

her taraf kar örtülüdür

adı üstünde derler, kel alaka kara kış

 

yutmuş

kar adeta yutmuş

geniş avlunun çapraz köşesindeki

sadece penceresi belli

var gibi yok gibi

dedemlerin evini

saçak aralarını,

serçeler yurt edinmişti

birkaç damla daha aşağıya doğru

            yol aldı

camlarda

            katıldı

başka yollara

kendiliğinden mecrasını buldu

su;

su bugüne kadar

hiç şaşırmamış

şaşmamış

 

 

 

 

 

 

unutmuş!

unutmuş güneş, yaz yakıcılığını

belli-belirsiz bir ışıltı

gökyüzünde bir yerlerde

unutmuş!

unutmuş, açılıp-kapanmaya,

            gelip gitmeye

hayvanlara geçit vermeyen

            sırık cümle kapısı!

gıcırtıyla kapanışını

hafiften yan yatmış

yarı beline kadar, kara batmış

şartları kanıksamış

 

kanıksamış

kanıksamış avluyu çepe çevre kuşatan

yığma, taş duvar üstü çelenler

karakışa kafa tutulmayacağını,

rüzgar,

avludan çıkan ayak izlerini

silmeye kararlı

savurmakta karları,

kürünmüşlük

bırakmamış

 

kaybolmuş,

kaybolmuş badem ağacı,

badem ağacındaki salıncak,

oynaşan kuşlar,

ya elma ağacı

elma ağacı bu kadarcık mıydı

bu kadar mıydı dalları

belli-belirsiz

beyazlanmış

 

kaçışmış

kuşlar, sürüyle uçuşan

            sürüyle konan

            cıvıl cıvıl kuşlar

hep birlikte

aynı yönde, yanılmadan

uçmuşlar

birbirleriyle çarpışmadan

bütün kuşlar

kaçışmış

 

 

 

 

 

 

 

gitmiş

gitmiş dedem;

Köy Odasında yarenlikte

ebem komşularda gezmekte

gideli epey olmuş olmalı

ne gelen, ne giden bir ayak izi

ne açık bir cam

kara-örtü[4] damları

kürünmemiş,

yuğulmamış

 

sönmüş

sönmüş ocakları,

tütmüyor bacaları

sobaları yanmıyor olmalı

bütün manzaramızı kapatan,

genzimizi yakan duman

ortalığı

kaplamamış

 

küllenmiş

sönmüş bizim soba da

kedimiz yerinde değil

babam odunda belki

hayada odun yıkılmamış

kazma-tahra semer

pinar odunları yanında değil

ablam ahıra inmiştir

ya da komşu kızlara keşikte

okulda değilse

abim okulda mı hâlâ

yoo bu gün tatil

daha dün almadı mıydı, ilk karnesini

ilk karne velisince

henüz imzalanmamış,

 

anam komşuda halı dokumakta

kardeşim anamın sırtında

sarılı olmalı

salıncağında olsa çoktan ağlardı

salıncak dingin

belli ki,

bu gün  hiç

sallanmamış

 

 

 

 

 

 

 

susmuş

susturulmuş çocuklar

yasaklanmış sokaklar bomboş

okul bahçesinde olmalı çocuklar

pazardan geleceklerini bekliyor olmalılar

hayret!

kapının şırkıldağına yetişiyor boyum

papbalarımın içi kar

giyilmiyor,

takır takır,

üşümüş,

donmuş,

ıslanmış

 

üşümüş

ıslak-mıslak varsın olsunlar

kar bembeyazlıktan öte

yumuşacık

yaşasın!!!

benden başkasının izi yok, karda

benimde ilkinkinden sonra

geri de gidemiyorum

papbam kara

saplanmış

 

saklanmış,

daha dün evlerine dönen davar

horozdan kaçan tavuklar

öten-horozlanan horozlar

dam ucunda yatan

sinece çomar

açılmayı unutmuş  komşu kapılar

köye ölü toprağı

saçılmış

 

yakınmış

yakınmış ağabeymin okuldan gelmesi

bugün okul tatildi değil mi,

ahırdan da sesler gelmiyor

dedem köy odasından

ebem komşudan,

ne zaman gelir?

babam pazara mı gitti,

kahveye mi

bu karda çifte gidecek değil ya

öyleyse çomar?

ablam kimbilir kimlerde keşiktedir

kardeşim salıncağında değil

ya anam?...

anam?

anaa…!!!

anaaaa!!!!

 
not: size rüyasından uyanan çocuk kaç yaşında

[1] hıdır: dilik yapraklı sardunya, cenan

[2] küpeli: cam güzeli

[3] hanım cama dayandı: sardunya

[4] kara örtü: toprak dam

( Karabasan başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 20.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.