GAZİANTEP HAKİMİYET GAZETESİ 29.6.2012
....................................................................................
 
 
       Bugün bilgisayarımı önüme aldım, yarı şaka, yarı gerçek yazıyorum.
Değerli gönül dostum Abdulhadi Bay’ın “Kumru Kültür Sanat ve Edebiyat” Merkezinde, Mehmet Nacar ile sohbet ederken, iki çocuk babası oğlumun bu yıl üniversite sınavına girmek için müracaat ettiğinden söz ediyordum.
Mehmet Nacar söze karışarak “Sayın Ayaz ben seni çok akıllı bir insan sanıyordum. İlk defa yanılgıya uğradım” dedi. Yaho, ben de akıl yok olmaya yok da, bana bu sözü niçin söyledin deyince. “Kardeşim oğluna yüksek tahsil yaptıracağına günümüzün siyasilerine yağ yakmayı, dalkavukluk yapmayı öğret. Eğer bu dediğim konuda başarılı olursa tahsil yapmaya ne gerek var? Oğlun için en yüksek mevkii ve makamlar tertip edilir” deyince, hemen aklıma kaynım Hasan Bozgeyik’in mevlit günü geldi. Kaynımın mevlit gecesine gelen bir zabıtaya sordum. Tahsilin ne? İlkokul amca dedi. Yavrum, zabıtaya lise mezunu alıyorlar, sen nasıl ilkokul mezunu olarak girdin dediğimde de. Dayı beni mecbur alacaklar. Ben gece sabahlara kadar cadde ve sokaklarda AKP’ye oy topladım. Hem de gördüğün bu şahıs basit birisi değil. Aynı zamanda de ben AKP’nin gençlik kollarındanım diyerek cevap verdi.
       Eh. Zengin çocuğu değilim ama her halde kökümde beylik vardır kanaatindeyim. Çünkü babam bana dalkavukluğu, yağcılığı öğretmedi. Ben de oğluma öğretmedim. Ben bilemedim, öğrenemedim ki, oğluma da öğretem. Ben sevgiyi saygıyı bilirim. Oğlumda benim gibi. O da sevgiyi saygıyı bilir. Dalkavukluk bilemez. Onun içinde iş istediğinde kendisine asgari ücret ile lastik fabrikasını gösterirler.
       Saygıdan sevgiden söz açılmışken anlatayım. Sevgiye saygıya laik bir Prof. Dr. İmam Hüseyin Filiz var. Bir Dt. Mehmet Rağıp Güzelbey var, Süheyla Tahaoğlu var. Siyasilere gelince. Rahmetli İmam Hüseyin İncioğlu, Rahmetli Mehmet bedri İncetahtacı vardı. Günümüz siyasilerinden de çok sevdiğim Mehmet Erdoğan var. Erdoğan’ı çok sevdiğimi söylemem belki de bazı kıskananlara, beni çirkin gösterecektir. Ama çirkin gösterirse de göstersinler. Ben her şeyden önce bir şairim. Doğruları yazmak benim görevimdir.
Bundan önceki yazımda da “ O Hanımefendi Kendisini Biliyor” demiştim. İnşallah o yazımı okumuş ola da kendi kendisini bilip öğrene. Ben rahmetli Hatice Güllünün de öğrencisi oldum. Saygıdeğer okurlarım eğer kusur işledimse kusurumu bağışlayın. Bu günlük de bu kadar.
Hepiniz hoşça ve dostça kalınız, en güzel ve mutluluk dolu günler sizlerin olsun.
( Yarı Şaka Yarı Gerçek başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 6/28/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.