.

 KANADI SELAM YÜKLÜ TURNALAR



Yıllarca kompozisyon konuları verdim. Günün birinde birisinin de bana bir konu vereceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Şimdi gördün mü? Eloğlu da bana veriyor kompozisyon konusunu. Al başına belayı :)) insanoğlu çiğ süt emmiş, ondan her şey beklenir :))


Konu: “Şairin dilde özgünlüğü konusunda bir makale ya da deneme yazınız.” 


Makale yazabilmek için, bir gerçeği iddia ve ispat etmek, ya da bir konuda derinliğine bilgi vermek gerekir. Benim şair ve şiir konusunda ne iddiam, ne de yeteri kadar bilgim var. O nedenle makale kalsın da belki deneme deneyebilirim.


Şairlik Allah vergisi bir yetenektir. Ancak bu yeteneği geliştirmek için hayli çalışmak gerek. Şairliğe soyunanların kıvrak bir zekası, engin bir hayat felsefesi, derin bir kültürü olmalı. En başarılı şairlerin matematikçilerden çıktığı unutulmamalı. Fuzuli, “ilimsiz şiir, temelsiz duvara benzer.” Der. Veysel, yedi yaşında gözlerini kaybetmiştir ama usta- çırak ilişkisiyle kendisini yetiştirmiştir. Yunus’un Taptuk’un tekkesine kırk yıl odun taşıdığını bilmeyen var mı? Yunus Emre’nin şiirlerine “Sehl-i mümteni” denir. Kolay görünen zor anlamındaki bu türü en başarıyla kullananların önde gelenidir Yunus. 


Özgünlüğü, orijinallik ya da üslup anlamında algılıyorum. Kompozisyon ödevlerinde biz, buna BULUŞ derdik. Şair elbette edebi sanatlardan yararlanacaktır. Ancak orijinal söyleyeceğim diye ölçüyü kaçırıp, okuru bilmece çözmek zorunda bırakmamalı.


Şiir sevenler, bir yere toplanmış,şairin demek istediklerini tartışıyorlarmış. Şiirin sahibi tartışmayı uzun süre dinledikten sonra:

-Arkadaşlar, demiş bu söylediklerinizin hiç biri benim aklımdan geçmemişti.


Şiir, güzel sanatların tümünden beklenildiği gibi beni benden alıp kendi dünyasına taşımalıdır. Sonuçta şiir de bir iletişim aracıdır. Şair, okuyucusuna bir şeyler söylemeye çalışır. Ancak sözlerini daha iyi anlatmak için sanatlı bir söylemi yeğler. İşte bu, şiirdir. 


Şimdi etkilendiğim, ve de aklımda kalan bana göre özgün dizeleri sıralayabilirim:


-Taramış zülfünü dökmüş yüzüne / Zannedersin bulut aya bağlanmış.

-Neyinden korkayım kışın / Yazın yağar kar başıma.

-Hele bak saçlarıma kar yağdı kar yağdı /Kar yağdı da kalkmıyor…

-Güzelliğin on par’etmez/ Şu bendeki aşk olmasa

-Lambada titreyen alev üşüyor.

-Beni bende demen bende değilim/ Bir ben vardır bende benden içeri.

-Kanadı selam yüklü turnalar.

-Neden böyle çirkin görünürsünüz / Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

-Ne yanar kimse bana ateşi dilden özge / Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri.

-Bir güvercin kanadında okşuyorum / Göklerin maviliğini.

-ger ölse-Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar / Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

(elini öpmek arzusuyla ölürsem dostlar / Testi yapın toprağımdan sunun onunla yare su


Beğendiğim dizeleri uzun uzun yazmaya gerek yok. İyi yazmaya,iyileri örnek almaya özenelim ama tavuk kaz hesabı yeteneğimizi, gücümüzü bilip yıpranmayalım.

“Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur” deyip, kötü gönlümüzü teselli edelim…

.


( Kanadı Selam Yüklü Turna başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 23.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.