Aşktandır şikâyetim başka derdim
yoktur, şifa dilemeyi arzu etmiyorum.
Şimdi aşkadır bütün sitayişim,
başka bir şey değildir dert edindiğim.
Yüreğimde aşkın tortuları var
tabaka tabaka, kireçlenmiş bir yüzey var kat be kat, nasıl söküp atacağım,
nasıl temizleyeceğim hiç de umurumda değil inanın!
Kim ister kendi eliyle belayı?
Kim diler kendi yüreğiyle cezayı?
Kim bulaşır kendi kendine aşk
illetine ve bu illet yayılır onulmaz bir maraz gibi boydan boya ruhuna.
Ela-zığ’da sular kesik bu yüzden
çetin bir aşk çölünde dağ gibi derdimle tek başımayım. İçimdeki aşk ateşini söndürecek
bir şey yok elde avuçta.
Ela-zığ’da elektrikler kesik bu
yüzden senden cereyan alıyor kalp trafom ve aydınlanıyor ömrüm aşkınla.
Yoksun bugün!
Demir bir leblebi boğazımda yumru
yumru…
Beton bir yalnızlık yüreğimde
harç harç…
Bozuk paralar gibi dertler
beynime saç saç…
Bu dert benim ben bu dertle
hoşum, kime hesap vereceğim ki? O sevgiliye mi? Güldürmeyin beni, dalga
geçmeyin benimle, oynamayın sakın!
Derdim o zaten, işim gücüm, aklım
fikrim, aşkım meşkim o!
Yanayım bırakın.
Kanayayım karışmayın.
Ağlayayım silmeyin yaşlarımı.
Hüzün biriktiriyorum kumbara kumbara.
Kalp banka mı yatırıyorum her
gece biriktirdiklerimi. Hüzünden bir kalp inşa ediyorum, temeli acı, kabası
yalnızlık, çatısı gözyaşı. İç dekorasyonu ayrılık, dış sıvası hayranlık…
Ve sevgili soruyor arlanmadan:
-Hüzün var mı hüzün! diye alaya
alıyor aşkımı.
- Bolca! diyorum sürüyorum
canımın üstüne yiyorum afiyetle.
Acı biriktiriyorum ömrümün kalan
günlerine katarak üst üste…
Acıdan bir ömrü inşa ediyorum
kocaman.
Hüzün apartmanı koyuyorum adını.
Birinci katı acı, ikinci katı
ayrılık, üçüncü katı hasret, dördüncü katı zehir, beşinci katı cehennem,
altıncı katı ölüm olan. Acıyor canım ve sevgili soruyor utanmadan:
-Acı var mı acı! diye, makaraya
sarıyor aşkımı!
-Çokça! diyorum döküyorum ömrümün
üstüne yaşıyorum doyasıya.
Kat be kat büyüyen bir yalnızlık
inşa ediyorum her katı ayrı bir çile, her katı ayrı bir bela! Kal kal bitmez
zaman, git git tükenmez zaman, yaşa yaşa azalmaz zaman.
-Yalnızlık var mı yalnızlık! diye
soruyor zalim sevgili.
- Nice! diyorum yalnız kalıp
kalıp seni yaşıyorum habire.
Gözyaşı biriktiriyorum damla
damla, yüreğimi sen basıyor her gözyaşında.
Boğuluyorum sana.
Nefes alamıyorum.
-Can var mı can! diye soruyor
yine. Öldüğümü bile bile…
-Ölmüşüm! diyorum kör- müyorsun
öldüğümü artık yâr sana güle güle…