Şafakta düştüm yola, güzergahım AnkaraYalnızlık kader imiş, sığmaz içim içime
Dur durak dinlemiyor, ne yapsın bu fukara
Her yerde hatıralar, girer başka biçime...
Bir mahmurluk kapladı, otobüse binince
Dönüverdim maziye, kaptan yola girince
Yağmur olup damladı, gözümden ince ince
Kirpiklerim benzedi, çiğ düşen narin çime...
İzmit'den yol alıp da, geçerken Sakarya'dan
Bir melodi yükseldi, tek kişilik aryadan
Kulaklığı takınca, kurtuldum bu saryadan
Bir romantik filime, karar verdim seçime...
Geçiverdik Düzce'yi, vurduk Bolu dağına
Kör oğlu diyarının baktık yeni çağına
Bir lokma yemek yedik, kan doğradık yağına
Herkes bir yol tutturmuş, bakmak için geçime...
Ankara görününce, aldı beni düşünce
Hatıralar çark edip, beynime üşüşünce
Nasılda üşürmüşüm, buz gibi kar düşünce
Gözlerimi kapatıp, vardım gönül elçime...
Ulus'da karşıladı, gönül elçim Arif bey
Dedi eve gidelim, demeye kalmadan şey
Dostça baktı yüzüme, uyan dostum uyan hey!
Sırtımdaki tokatla, su serpildi içime...
(
Güzergahım Ankara başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
6.04.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.