Ruhumu Sattığım O Günün İlk Işıkları;
Kapandığım odanın penceresini tıklatan iblis;
Ne 0! Erkencisin yine…
Ve off…
Ne çabuk geldi şu lanet olası Çarşamba…
Sahi;
Sabahın ilk ışıkları o dazlak kafandan her sekişinde gözlerime
Okuyabiliyor musun?
Dudaklarımdan varlığına dökülen iyi niyet temennilerini…
Ey gayp aleminin dilsiz cücesi;
Sen mi inisiye edeceksin?
Kadim isyankar; bilge kalemimi…
…!
Bayım;
En yakın otobüs saat kaçta acaba cinnete?
Lütfen; tekerlek üstü olmasın fakat
Yol boyunca çok sarsıyor ruhumu taşlı yolları cehennemin!
.
.
.
// Boylu boyunca yatan cesedini görünce anlamalıydım
Mavi sakalın da onlardan olduğunu
Mor türevlerinden birisine katılaşmış vücudundaki *cıva
kalıntıları
Nil’in kollarına benzetmişti çünkü tüm kılcallarını! //
M.Ö. 776 Şubat Yeniay;
Seyrediyorken olimpiyatları zirvesinden Olympos’un
Dizlerime yatırmış şefkatle okşuyorum oyuncu köpeğim
Kerberos’u
Ortadaki başında yarılanan gözlerini de huzur içinde kapatıveriyor
Uykuya nihayet
Ve ben çok korkuyorum şu an… Cidden!
Tüm siren seslerinden…
Çalan telefonlardan…
Ve kapımdaki o depresif mekanik zilden…
Ey iblis;
İnat ettim ve eğittim işte en sonunda evcilleştirilemez
denileni…
Bu yüzden uzak tut artık Hypatia’nın şahadetini ruhumdan!
“Dünya kendinden daha hızlı ve daha net akılları sevmez(M.P.
HALL)”
İyi bilirim
Bu yüzden
Ben de göz yumacağım zihin katliamlarına alçakça… Yemin ederim!
Trajik bir sonla bitmesini istemiyorum çünkü hayatımın
Bana göre değilmiş galiba tüm bu acılı ölümler
Ve söz
Nutuklar da atmayacağım artık İskenderiye meydanındaki
Cahil medrese hocalarına
M.S. 1996 Şubat Yeniay;
Eski tadı yok artık şu olimpiyatların… Ve üstelik hava da
yağacak belli!
Zaten karlı da gösteriyor lanet olası televizyon
Bu yüzden
Penceremden
Oyuncu köpeğim Kerberos’un paramparça edişini izliyorum
Yan komşumun şirin mi şirin Ankara kedisini… Off; çok sıkılıyor
canım!
Bir başıyla gözlerken beni diğeri komşumun salon camına kilitli
Ki
Ortadaki başından çıkıp kanlı ağzını döne döne yalayan sivri dili
Telaşla av arayan kızıl bir yılan gibi
Ve
Nedense gözlerimin önünden hiç gitmeyen o sahne
Yani 666. cinnet cinayetim:
…
“-Gel dinlen istersen biraz şair… Bak hava da yağacak
birazdan!
Evimin verandasından seyrederken yağmuru
Hissedelim masum dokunuşlarını rüzgarın
Üzerimizi şefkatle örten gri bulutların hatırına
Salıver gitsin tüm endişeleri
Salıver ki
Duyumsayabilelim ozon kokusunu
Ve dahi
Tek tek dokunabilelim
Gökkuşağının renklerine yağmur ertesi
-Gülüşümdeki bilgeliğin sırrını da vereceğim sana…
Kadim bilgilerin tek kaynağıyım çünkü…
-Doğru bildiklerinin her biri koca birer yalan
Salıver bu yüzden doğrularını da
Salıver ki
Benim olan *heterojen gerçekler doldursun her birinin boşalan
yerini
-‘İşte tek nüshaları tüm şiirlerimin’,
dediğin o sarı parşömenleri de
Güvenle bırakabilirsin şu meşe masanın üzerine
-Homeros muydu sahi senin adın?
-Bak; sakın korkama Homeros
…!
Tanıştırayım sizi
Bu benim tamamen ehil ve zararsız köpeğim… Oyuncu Kerberos!”
(Yıldıray Kızıltan)
-Not*afor-
Bu yazılmıştaki ucube söylemler; bir 2010 şubat cinneti
sonrası
Kaleme alınmış olması sebepli
Ve
Yazanının akıl sağlığının yerinde olmadığı sabit hükmüyle de
O dönem işlenen vahşi seri cinayetlerde
Her hangi bir delil unsuru teşkil etmemiştir…