Yanlızlık…
Etrafımda belki de yüzlerce insan var ama ben canım çok
acıdığında tek bir kişinin yokluğuna üzülüyorum….Babam…
Aslında kelimeler bu hasreti anlatacak karakterde değiller
ama onlarında dili döndüğünce anlatacaklar benim babama olan özlemimi.
Şimdilerde onu kaybedeli geçen zamanı yani 31 yılı
düşündüğümde büyük bir fark olduğunu görüyorum. Çocukluğumda onu kaybetmek çok
normal gelirken, zaman ilerledikçe ve acılar büyüdükçe onun yokluğu daha fazla
hem de daha fazla hissetmeye başladım. Yaşlılık mı yorgunluk mu bilemiyorum.
Şimdilerde hani bu yaşıma rağmen okula gidiyorum ya, oradaki gençlerin
babalarından aldıkları yardımları görünce onları kıskandığımı farkettim. Tabi
ben koskoca bir insanım onların yanında, açıkcası bir velim bile yok benim sorunlarımla
ilgilenecek çünkü ben kendi işlerini kendi halledebilecek bir yaşta ve
olgunluktayım. Lakin içimdeki özlemi birde siz bana sorsanız. , anlatılamaz bir
ihtiyaç duyuyorum aslında.
Hani küçükken babasını kaybeden daha çabuk olgunlaşıyor
deniliyorya gerçekten çok doğru. Evet çok daha çabuk olgunlaşıyoruz fakat
içimizde sakladığımız o çocuk hep ilgi, sevgi ve şevkat bekliyor. Sokakta kavga
ettiğmizde dışarı birden fırlayıp seni koruyacak kimsen olmayınca sen kendi
kendini korumaya başlıyorsun. Şimdilerde sivri dilli olduğumu düşünenlere kısa
bir not: hayat beni sizin kadar şimartmadı ve beni koruyan kimse olmadı bu
yaşıma kadar ve ondanrdır sanırım kendimi bu kadar savunmaya muhtaç hissedip
ani çıkışlarım. Birde ben sizler gibi ironi yaparak bir hayat yaşamıyorum,
içimdeki neyse dışımdaki de odur.
Hatta bir gün hiç unutmuyorum daha birinci sınıf
öğrencisiyim okuldan eve dönüyorum, karşıma bir sürü şimarık çocuk çıktı. Bir ellerinde
eski bir kilim bir ellerinde çakmak, hiç alakam olmadığı halde onlarla birden
ellerindeki kilimi ateşe verip üzerime atmışlardı. Korkudan oturduğum yere
çömelmiştim. Üzerime düşen kilim ya yanmaya devam etseydi…bunu düşünmek bile
istemiyorum. Eve ağlayarak geldim, abim sağolsun ilgilendi, çıkıp döveyim dedi
ama olan aslında benim ruhuma olmuştu. Insanlara güvenilmeyeceğini yavaş yavaş
anlamaya başlamıştım.
Babasızlık içinden çıkmayacağınız hep bir yanlızlık modu
aslında. Öyle böyle zaman akarken, ve bazen hayat size çelme takmaya çalışırken
siz çok çabuk büyüyorsunuz ve çocuk yanınız asla istediği sevgi ve şevkati
göremiyor. Onun için hayatımın her safhasında aklıma babam geliyor.
Allah’a sevgim sonsuz ve eminim ki o’nun bir bildiği vardır
babamı çabucak yanına almasında fakat ben Rabbimden özür dileyerek şunu
söylemek isiyorum “ babamı çok özlüyorum”
Bazen hayatı kaldıramayacak kadar ağır hissettiğimde babam
olsaydıda sarılsaydım diyorum.
Bazen kendimi yalnız hissettiğimde babam olsaydıda
konuşsaydık diyorum.
Küçükken bir gün, Ankara’da bilirsiniz gençlik parkı vardır,
annemler ve abimlerle oraya gitmiştik ve bayramdı, orada babalarının ellerinde
tutarak yürüyen çocukları görünce kıskandığımı hatırlıyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki annen varmış o sağolsun, o tabiki
sağolsun da genç yaşta eşini kaybedip üç çocuğunun ve evin bütün yükü
omuzlarına binmiş bir bayan ne kadar ilgilenebilirse annem de o kadar
ilgilenebildi bizimle. Gündüz işe giderdi, akşam yorgun bir vaziyette gelir, bizden oda kendince ilgi beklerdi. Peki biz…üç kardeş akşama kadar zaten
yalnızdık, hatta abimde okuldan ayrılıp işe girmişti. Ablamla ben evde tek
başımıza. Ablamda küçük yaşta anne olmayı öğrendi bana bakarak. Oda çocuk
olmadan büyüyenlerdendi, abimde...
Ben en küçükleriydim evde, aslında herkesten çok benim
ilgiye sevgiye ihtiyacım varken bende kendi kendime yetmek zorunda kalırdım her
zaman.
Biliyor musunuz küçükken ben babam yok diye bazı arkadaşlar
tarafından oyunlarına blle alınmazdım. Ne enteresan durumlar yaşadım, ne tuhaf
haller gördüm.
Bir keresinde yaşım onaltı sanırım, yeni bir arkadaşla
tanıştık. O ailesini anlattı, ben ailemi anlattım lafımın sonunda bana dedi ki
“sana birşey soracağım ama yanlış anlama”. Buyur sor dedim.
“Babanla küsmüsün” dedi, bende şaşkın vaziyette;
“neden sordun” dedim, verdiği cevap beni ağlatmaya yetmişti.
“sen hiç babandan bahsetmedin de”….
Sizin anlayacağınız bir çocuk her ne kadar güçlü gözüksede
hayata karşı, her ne kadar dirense de
herkesin şimarıklıklarına, aslında şimaramasa da kimseye, o bir çocuktur ne
kadar yaşlanmış olursa olsun.
Şu yaşıma geldim hala babamın eksikliğini hissediyorum,
yanımda olsaydıda bana yardım etseydim diyorum, yada bir kere şöyle güzelce
sarılsa sanki bütün hastalıklarımı bütün acılarımı unuturdum diyorum..
Mekanın cennet olsun babacığım, ölümünün 32 yıl olmasına 1
ay kala…mekanın cennet olsun…