Vaktin sualiyle başbaşaydım
Her lahzasında yalnızlığın prangasında çırpınan candım
Neyi düşünsem, korkuları yenmek için tereddüt etmesem, kalbimi dinlesem hicrandım
İçimi dağlayan bir hançeriyle ıstırabıyla, sukuta mecbur bırakan narıyla naçardım, el açıp ruhumun sahibine anlattım
Çünki en yakınımdı, çilem aşikardı
Ne sabır ve ne de kanaat sinemi suhulete ram eyleyen karardı
Akıl acziyete duçar olan, irade şaşkınlık yaşayan, hissiyat durmadan savuran andı
Kararan bir nazar yakındı, yeis içinde nefeslenmek acımdı, umut solmaya yüz tutmuş korkuydu, ölümün nasihatı ne ibretli bir vaazdı
İnsan umutlanabilir, bu tabiidir
Gönlün lisanınıda kimi vakit acizdir, inşirah onun için gereklidir
Sabır ve sebat hak için, sadakat sevdası vuslat için, aşk, aklın ve izanın şevkinde dirliktir
Nefes huzura hasret kalmadan, cefayı hevese bırakmadan, heva içinde yol alığ dağlanmadan inkişafa ve irfana bel bağlaması fazilettir
Ariflik, halin dilinden anlamaktır
Sezgi ve hassasiyete akıl ve edep vezninde nazar etmesi farktır
Nefs her demde derdiyle heyecana davet eden terbiyeye muhtaç bırakılan hardır
Kalp, nardan emin olmak için ihlas ve inayet içinde hakka vakfedilmiş furkandır, ab-ı cenahtır, Rahmet-i rahmana firkatle yakaran hicrandır
Mustafa CİLASUN