/// İçgüdüsel
yıkımını özlüyorum aşkın… ///
.
.
.
*Kadim bir
aşka öykünüyorum bu aralar!
Güneş
krallıklarında
Sağanaklara…
Yağmur ormanları
derinlerinde
Kuraklıklara…
Hep bildiğim
sonumu
Usulca
Ve
Usta bir
hattat zarifliğinde
Mühürlüyorum sonra
Seviştiğim en
isyankar dudaklara
/…/
*Yeniden
doğabilseydim küllerimden;
Düşünmeden
teslim ederdim ellerine ruhumu
Sırt üstü
yatar
O buğulu
sesinden çıplak bedeninin
Dinlerdim
En müstehcen
aşk şiirlerini
Saatlerce
*Küllerimden
doğabilseydim yeniden;
Umursamadan
Oluşacak
birinci derece yanıkları ruhumda
Okşardım
saatlerce
Saçlarındaki
ateşin
Sarı
cehennemini
*Doğabilseydim
küllerimden yeniden;
İnanç
sınırlarına tepki
Dalıverirdim
hiç düşünmeden
Mayın tarlalarına
Al beni
çığlıklarına yalın ayak koşar
Sımsıkı sarılırdım
bedenine bin parça
*Ve yeniden
küllerimden doğabilseydim;
İnan ki
Mutlu olurdum
*Her zaman!
*Her/ li
zamanlar;
*Hep senin
yanın…
*Hep/li
mekanlar;
Daima senin
adın…
/…/
*Bu aralar
kadim bir aşka öykünüyorum!
Bir katedral
kulesinde
Günaha inliyorken bedenim
Ürperiyor cennet kırsalına hapis ruhum
Doyamıyorum
Bereketli
cehennem bağlarının
İlk
bozumlarındaki
Yükseğinde o kutsalın
Sebebi
korkudan mıdır bilinmez
Titriyorken
dizlerim
Çığırtkan dev bir çanın yağlı
urganına
Çoktan bağlanmış
oluyor
Günahkar
ellerim
-NOT-
Nova Roma
meydanında bir infaz...
Suç Zina!
Değişmez fon
müziği
Katledilenlerin
ruhlarına geçici huzur...
Müzik;
Elbette
Zamfir!
(Yıldıray
Kızıltan)