“Çevre; miras değil gelecek nesillere devredilecek emanettir. “ Bu sloganı beyinlere nakşetmek gerek, kalplere işlemek! Bu emaneti her insan nefsinde samimi bir dava olarak yaşamalı ve yaşatmalıdır. Yarın çok geç olacak, belki de çok zor olacak.

Yaşadığımız dünya cennet de olabilir cehennem de…  Güllük gülistanlık bir çevre de olabilir yaşadığımız dünya, çerden çöpten bir çevre de… Tercih insanoğlunun! Yıkımların, talanların, sökümlerin, tahriplerin olduğu bir dünyada mı yaşamak istersiniz yoksa güzelliklerin iyiliklerin doğallığın olduğu bir dünyada mı yaşamak istersiniz?

Her şey yere atılan bir çöple başlar. Boşa akıtılan bir damla suyla. Ziyan edilen bir nefesle… Dağ dağ olur sorunlar gel de çöz bu bağı, kördüğüm olur her şey gel de çık işin içinden! Kirlettiğimiz dünya kirlendiğimizin resmi olur.

“Son nehir kuruduğunda,

Son ağaç kesildiğinde,

Son balık tutulduğunda,

Paranın yenmeyen bir şey olduğu anlaşılacaktır.” diye insanları uyarır bir Kızılderili atasözü. Sona doğru sürüklenen ve kendi kuyusunu kazan bir dünyanın insanları çevrenize bakın. Adım adım yok oluşa sürükleniyoruz, farkında mısınız? Bir toprak parçası, bir su damlası, bir nefeslik hava demeyin asla! Küçümsemeyin.

Evrenin en büyük çöplüğü haline gelmiş bir dünyayı bırakacağız yarına. Hani bu dünyayı emanet olarak aldığımız gelecek nesiller var ya onlara hem de. Çocuklarımıza, onların çocuklarına… Oysa onlara en güzel hediyeyi verebilir insanoğlu.  Daha yaşanılır, daha katlanılır, daha çekilir bir dünya hem de!

Sanayileşen bir dünyadayız, bilgi teknoloji ile dem vuran… Ve bunun yaşadığımız dünyaya ve üzerindeki her canlıya olumlu ve olumsuz yansımaları var. Çevre evrensel bir konudur ve evrensel bir derttir insanoğluna. Bu bilinç oluşmazsa, bu duyarlılık yer etmezse insanlarda sonumuzun pek de iyi olacağını düşünmüyorum nedense!

Yüce yaratıcı armağan olarak vermiştir insana bu dünyayı. Ve her bir insanın bu dünyadaki yaşayışı da yüce yaratıcıya yapılacak olan en güzel teşekkürdür. Boşa akmayan bir su, heba olmayan bir nefes dahi bu şükranın bir ifadesidir. Dikilen bir fide, çöp atılmayan bir doğa, kirletilmeyen bir dere, hormonlanmayan bir toprak, kırılmayan bir dal parçası, kopartılmayan bir çiçek, eziyet edilmeyen ve yaşam alanı yok edilmeyen bir bitki bir hayvan dahi bu şükranın bir göstergesidir. Dünyanın herhangi bir noktasındaki bir problem büyür ve bizleri de etkisi altına alır. Kutuplardaki buzulların erimesi, yağmur ormanlarının kesilmesi, Afrika’daki doğal hayatın katledilmesi ve benzeri…

Cam şişe doğada 4000 yıl kalıyor.

Plastik 1000 yıl…

Kola kutusu 20-100 yıl,

Sigara filtresi 5 yıl… Aklımıza gelmeyen başımıza geliyor, tükeniyoruz yavaş yavaş.

Şimdi bakın çevrenize; nasıl da düşmanca davranıyoruz nasıl da acımasızca yok ediyoruz doğayı. Bunu yapan en medeni, en üstün canlı olan ve aklı olan insan! Dünyanın en vahşisi kaplan yahut aslan değildir, insandır insan bilin bunu!

Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve en önemlisi insan kirliliği tavan yapmış bugün yaşadığımız dünyada. Boydan boya kir akıyor insanlarda; katliamlar, işkenceler, tecavüzler… Cana kıyan doğaya kıymaz mı? Cana kasteden diğer canlara kastetmez mi?

Canlar tükeniyor, nesiller bitiyor, sular bozuluyor, hava kirleniyor. Atıklar sularımıza katık oluyor, zehirler boca ediliyor yediğimiz her şeye, sağlığımız elden gidiyor. Toprağımız kan ağlıyor, suyumuz zehir akıyor, bitkimiz hormon oluyor, hayvanlarımız yok oluyor. Savaşlar oluyor sebepsiz yere tonlarca bombalar atılıyor insanların üstüne ve toprağın. İnsanlar ölüyor ve toprakla beraber her şey ölüyor. Denize dökülen kanalizasyonlar… Çöpler atıklar… Egzozlardan çıkan gazlar… Filtresiz fabrika bacaları… Toprağa saçılan atıklar, zararlı ilaçlar, gübreler… Sokaklara izmarit, mendil, çekirdek vb. atanlar, tükürenler…

“İlkbaharda usul usul yürü toprak ana hamiledir" diyen eski insanlar yok artık.

“Karnın yardım kazmayınan belinen

Yüzün yırttım tırnağınan elinen

Yine beni karşıladı gülünen

Benim sâdık yârim kara topraktır” diyen Âşık Veyseller yok artık!


   Lütfen daha güzel bir dünya için, el ele verelim.

               Daha sağlıklı bir dünya için kol kola girelim.

               Lütfen daha yaşanılır bir dünya için kafa kafaya verip çözüm üretelim.

               Gönül gönüle gürül gürül bir dünya yaratalım.

İnsanlığın evrensel türküsü olsun bu: Yaşam yaratıcı tarafından verilmiş en güzel armağandır insana ve insanoğlunun yaşama şekli de yaratıcıya sunulmuş olan en güzel teşekkürdür.

Şükredip yaşadığımız dünyanın hakkını verenlerden olalım.

 

 

 

( Son Nehir Kuruduğunda başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu