TİLBAŞAR VE TİLBAŞAR KALESİNİN TARİHÇESİ

........................................................................................

 

Ahmet AYAZ

YÖRE DERGİSİ YIL 1990-SAYI 3-SAYFA  35

......................................................................................

 

       Tilbaşar Köyü, Gaziantep İli, Oğuzeli  İlçesine bağlı bir köydür. Oğuzeli’nin güneyinde 9 Km uzaklıktadır. Kale ise Tilbaşarın 500 metre yakınındadır.

 

       Şimdiki ismi Gündoğan olan Tilbaşar Köyünün daha önceki adı TURBESSEL’dir. Hatta eski medeniyetlerde Nizip İlçemiz Köy iken, TURBESSEL ilçe imiş. Zamanımızda da Tilbaşar Gündoğan Köyünün Atatürk’ün ölümünden sonra ilçe olması istenmiş ise de, ağalar hükümetin kendilerinden biraz uzak olmasını istemiş. Tilbaşar’ın ilçe olmasına karşı çıkmışlar ve başarmışlardır. Bunun üzerine 1.4.1946 tarihinde , daha önceki adı Büyük Kızılhisar olan Oğuzeli  bu ismini alarak ilçe olmuştur.

       Tilbaşar isminin Gündoğan Köyü olmasına rağmen, doğusunda Tilbaşar Ovasının  başladığı yerde bulunan bu kaleye halen Tilbaşar Kalesi denilmektedir.Kalenin tarihçesinin Gaziantep kalesi kadar eski olduğu bilindiği gibi, kaleyi Malik Ejder adında birisinin yaptırdığı söylenmektedir. Hazreti Ali Efendimizin bu kalede savaş yaptığı, kaleden Zıranba Yakacık Köyündeki değirmene yol gittiği, o zaman ki askerlerin yiyecek ve ihtiyaçlarının bu değirmenden tünel yolu ile taşındığı söylenir. (Kalenin muhasara altında bulunduğu zamanlarda) Hz.Ali Efendimizin zamanındaki askerlerden Kara isminde çok pratik ve tutumlu bir asker varmış. Bu asker  Sacır’dan su getirmek için gitmiş ve gelirken, kafirler tarafından şehit edilerek öldürüldüğü, düştüğü yerden su kaynağı meydana gelerek, oranın pınar olduğu söylenmektedir. Gaziantep’ten çıkıp pınar suları ile büyüyerek giden Alleben suyu, Oğuzeli’nde Sacır ismini alır. Sacır da uzayarak ileride Fırat suyuna karışır. Bu pınarın başında şimdiki Tilbaşar Kalesinin yanındaki kocaman dut ağaçlarının arasında  KARA BABA’nın Türbesi mevcuttur. Tilbaşar Halkı Kara Babanın üzerine yemin ederler, dilek dilerler.  Dilekleri kabul olursa Kara Baba’nın Türbesinde akşamları mum yakarlar. Not; Bu mum yakma ve yemin etme  olayı dinimizce doğru değildir. Eğer yanılmıyorsam şaman kültürü olması gerek. Bize nasıl yansımış, onu da bilemiyorum.

       Yakacık (Zıranba) Köyündeki değirmen de halen mevcuttur.  Değirmen yer altında bir mağaranın içindedir. İnsanlar mağaranın kapısına gelinceye kadar  orada böyle bir şeyin yok olduğunu sanır. Kapıdan içeriye girince  kayanın oyulup  kesilmesiyle  çok büyük bir mağara içinde, mükemmel bir su değirmeni görülür. 1965 senesinden sonra bu değirmen kapatıldı.  Değirmenin içinden Tilbaşar Kalesine bir tünel gittiği görülür. Bunlar benim gördüklerim ve duyduklarımdır.

       Tilbaşar eskiden cortanay  Eyaletinin merkezi  imiş. Bu kalede  Odessa Prenleri tarafından inşa edilen şatolar varmış ve burası bir kasaba imiş. Orta çağda Suriye Yakubilerinin  bir piskoposluğu olduğu Colonix Frankues Ray eserinin 322. sayfasında  belirtmektedir.

        Bir Fransız yazarı BATTİSTİ Tilbaşar Kalesi hakkında bildiklerini şöyle anlatıyor.

TİLBAŞAR: Hatep ile Birecik arasındaki bir kasaba ve kaledir.  Tilbaşar ile Birecik arasındaki uzaklık  10 saattir. Bu yolun 3 saatini pamuk, tütün ve pirinç ekili vadilerde geçirdik. Ondan sonra arazi dağlık, kurak,  ıssız,  insansızdı. Tilbaşara 5 saatlik bir mesafede Nizip isminde fakir bir Türk Köyü vardır.  Buradan bir saat sonra Mursal Kasabasına varılır. Bu iki köy  Sultana ait ve Maraş Paşalığına bağlıdır.  Nizip Köyü ismini taşıyan bir dağın eteğinde, şimdiki ismi GÜNDOĞAN olan Tilbaşar Köyünün daha önceki adı TURBESSEL dir. Bu dağ Toros silsilesine ait Karadağın bir koludur. Karazan adında küçük bir sarp sahili  bir ırmak Nizip’in güneyinde, Fırat’ın batı kıyısına kadar  uzanan genç bir vadi vardır. Bu vadide Barak Adında ziraatla uğraşan bir  Türkmen köyü vardır.Tilbaşar’dan  Antep’e kadar 5 fersahlık bir uzaklık vardır.Burada M Cemmes adında Hollandalı  bir zat. Mısır alayının  baş cerrahı idi.

       Sultan Mesut, 1149 senesi 11 Eylülde Maraş’a geldi. Oğlu Kılıç Arslan kısa bir muhasaradan sonra burayı aldı. Bundan sonra Sultan Turbesel’i  muhasara etti.  Burası çok müstahkem bir kale idi. Bizzat Jekel’in  (2 Jealin) konağı burada idi.Selçukların yapmış oldukları kuşatma içinde kalan Jealin  ümitsiz bir halde ellerini göğe kaldırarak kale duvarları üzerinde  Allaha dua etti ve buyruk adları ile, düşman önünde ağladı. Fakat Selçuklular  burayı almaya muvaffak oldu.

       Nurettin Mahmut Zamanında Antep’te Dülük ve Tilbaşar adlarına sık sık rastlanır. Nurettin Mahmut Hicri 546, miladi 1150 yıllarında  Jealin ile savaşa tutuştu. Türkmenler  Jealin’i  avlanırken yakalandı. 4 mayıs 1150  tarihinde Halep’e gönderdiler.  Nurettin Mahmut ölünceye kadar Jecalen’i   esaret altında tuttu ve bu esaret 9 yıl devam etti. Firenklerin  Turbessel’de  mukaddes bir kalesi vardı. Bu  kilise uzun zaman bayındır olarak kalmıştır.Kilise 1459 tarihinde  harap olmuş 1560 tarihinde Firenkler Tilbaşardaki Kilisenin  korunması için Türklere  5 bin altın vermişlerdi. Bundan da anlaşılıyor ki Antep ve havalisi 2 asır müddetle 1097-1200  daimi bir muharebe sahası olmuştur. Fakat daima Türk İdaresi burada hakim kalmıştır.

       1833 Nisanından , yani Kütahya andlaşmasından beri, Tilbaşar Mısırlı Mehmet Ali Paşa’nın Kuzey-Doğu sınırını meydana getirir. Bu hudut Sacır isimli bir ırmakla  çekilmiştir. Irmak Tilbaşar’ın kuzeyinden doğar ve  cerablusa yakın bir yerde Fırat’a dökülür. Mısır’ın Paşası Sacır’ın doğu  sahilinde yedi günlük bir karantina yaptı. Karşı sahilde  15 bin Arap askeri çadırlarını kurmuştu.

       Rivayete göre Tilbaşar Kalesi Antep Kalesinden eskidir. Kuruluşu hakkında hiç bir kayda rastlanmamaktadır.Kale çok perişan ve harap durumdadır.  Surları ve burçları yerle bir olmuştur. Yalınız Kalenin kapısı olduğu tahmin edilen bir  iki basamaklı merdivenle iki yanındaki taş yığınından başka, bir dikili taş görülmemektedir. Bundan başka Tilbaşar Kalesinin doğusuna isabet eden, şimdiki Tilbaşar Mezrasında  (Belören) Köyünde   bir çok harabe ve kalıntılara tesaddüf edilmektedir. Rivayete göre bunlar çok eskiden  İNCEŞEHİR adıyla anılan, çok büyük bir  sanayi ve ticaret şehri imiş. Yine rivayete göre Tilbaşar Kalesinden 3 kilometre kuzeyinde bulunan Yakacık (Zıranba) Köyüdeki  değirmene gizli bir yol varmış. Kale muhasara edilince  sularını bu yoldan temin ederlermiş.

       Zıranba (Yakacık) köyü benim doğup büyüdüğüm köy olduğundan, bu kalıntıları çocukluğumdan beri gezer, geçmişini yaşlılardan dinler, Kara Baba’nın Türbesini  ziyaret ederim. Pınarın başında, geçmişin 23 nisanlarında etraf köy okullarıyla birlikte  bayram kutlardık. Zıranba (Yakacık) Köyündeki değirmen ve kaleye giden  tünelin kalıntıları halen mevcuttur. Tilbaşar GÜNDOĞAN köyünde halen Türkleşmiş ve Müslüman Arap Aşiretlerinden Elbisultan ve Damalhalar ikamet etmektedirler. Elbisultanların bir ucuda bana dayanır. Annem Elbisultan  Aşiretindendir. Aslen de Tilbaşarlıdır.

( Tilbaşar Ve Tilbaşar Kalesinin Tarihçesi başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 21.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.