Hayat henüz bir düğüm, yaşamsa
sıfır noktasında.
Tüm gücümle ağlayarak selamladım
adıma tahsis edilen zamanı.
Sevmesini sevilmesini bilmeden,
kırılmasını kırmasını tatmadan kucakladım yalnızlığı.
Sevincimle emekledim, iştahla
istedim. Titrediğimde üşümeyi, terlediğimde bunalmayı kendi çabamla öğrendim. Dilim
yandığında reddetmeyi, ısrar olursa kusmayı gerekirse kızaran surat olmayı
kendim öğrendim.
Yumuk ellerim pamuk tarlasına
dokunamadığında !
Yalnızlığı karanlıktan, korunmayı
oyuncaklarımdan bekledim.
Büyümeyi annemden, özlemeyi
babamdan, azarlanmayı dadımdan,
Okumayı ondan, yazmayı şundan
konuşmayı bundan öğrendim.
Hayat neydi sahi ?
Sevinç ? özür ? hüzün ?
Ne zaman zorlasam gözyaşlarımın
dikişleri patlıyor.
Hayallerim daha tankların
gölgesine düşmeden ezilmiş,
Muhtıra; önlüğümün ilk düğmesini
koparıp beyaz yakamın kirinde doğarken ölmüşüm geleceğe.
Anlayacağın,
Kendime hazırlanacak zamanım hiç
olmadı.
Kimi zaman raylara uzandım herkese
bölünmek için, kimi zaman yorulduğum için.
Biliyorum
Biyografim sadece sana değil
bana da ağır geliyor.
Sen
Şimdi beş gün sonra tıpkı benim
gibi tüm gücünle ağlayarak vereceksin turist Ömer selamını ve ben nerden
başlayacağımı inan bilmiyorum.
Kafamın içinde,
Yaşlı ağaç gibi kendi gövdemde
ve kavuğumda prova ediyorum hakettiğin sevinci.
Ama bilmeni isterim ki,
Baban yazıyor, seslendiriyor ve
yorumluyor hatta senin için enstrüman bile çalmaya başladı belki karşılıklı
çalar ya da söyleriz diye.
Ne garip
Gözlerim yine ıslak ama heyecan
ve sevinçle sarmaşdolaş bu defa.
Sevgili Nehir;
Babasının güzel kızı, şaşkın ve birazda duygusal bir baban var durumu idare et
olurmu.
Sevgilerimle…
Bülent KAYA
İstanbul/10/062013