İKİ KELEBEK, BİR SERÇE
Bir kelebek konar
Kırmızı karanfile koşar adım
Beyaza çalan krem rengi
Sade ve katıksız
Saf ve masum
Kelebek ve karanfil
Ne de güzel yakışır
Kırmızı ve beyaz
Kanatlarını diker
Durur kıpırdamadan
Kelebekler de düşünür mü?
Belki de düşünür kimbilir.
Farkında mı acaba?
Hepsi hepsi bugün
Ömrünün ilk ve son günü
Farkındaydı da hüzün mü çöktü?
Derken;
İkinci bir kelebek
Gelip konar yanına
Tayfın bütün renkleri
Özenle yerleşmiş gibi
Rengarenk coşkulu
Kıpır kıpır hiç durmuyor
Bir popo sallar
Vira kanat çırpar
Bizimki hareketlenir biraz
Ön ayaklarıyla şöyle bir
Ağzını, yüzünü sıvazlar
Sanki iki kelebek sohbetteler
Renkli diyor ki;
Neden böyle hareketsiz durursun
Haydi, canlan biraz
Topu topu bir gün yalnız
Tadını çıkar, gez, toz, eğlen
Bir çiçekle ömür geçmez
Bak çevrendeki güzelliklere
Bütün nimet seni bekler
Bizimki iç çeker;
Neden?
Neden?
Neden?
Ne olurdu şu güzellikleri
Daha uzun yaşasaydık?
İlişme bana,
Var git kendi yoluna,
Bırak beni kederimle baş başa.
Renkli kelebek kanatlarını çırpıp,
Biraz yükselerek seslenir;
Her şeyin var bir sebebi,
Yaratan ki! Öyle istedi.
Bize düşen boyun eğmek,
Yaşamak en güzeliyle dedi.
Ve bir pati savruldu,
Karanfile doğru,
Ortalık bir anda kanat tozu.
Olanları
gül dalında seyreden
Serçenin sesi duyuldu;
Hayat verilmiş bir nimet
Nasıl yaşadığına dikkat et
Senin kader dediğin
Kendi elinle ettiğin
Verilmiş güne şükret
Hakkıyla hayatına devam et.
Bî’dil Enver