Rüzgar başladı, düşündüğümüz gibi martılar kaçtı denizlerden avuçlarımızdaki yuvaya aynanın önünde saçının telleri asma yapraklarında misket kokusu şarabı dokumuş üzüm...
gidiyorsun..
gürültülü hüznü fırtınanın, alnımda bıraktığın ter ve solosu gitarın: "sesinde şarkısı aşkın!" ikimizin, hani o kardan kalan ekose eteğimdeki kızıl yüreğimde... hani o ezgili çiçek..
git!
bakmıyorsun bile ardına gözlerimde yaşlar sokak lambasının ışığında yağmur yıkıyor anılarımızı, rüzgarla ürpererek aşığındım hani her iklimde hasrete keder gidiyorsun öylece.. koşuyorum ardından ayakkabılarımın bağcıkları çözülüyor dolanıyor ayaklarım düşüyorum sevdana
gitme!
aramızda bir karanfillik mesafe bu sokak ikimize de çıkmaz diyorsun kanıyor düşlerim ben şimdi uzaklara itilmiş bir kadın sen elleri çiçeksiz sevgili hani aşk ikizleriydik yorgun sularda şarkılara yaslanırdık karanlık geceler, şiirlere bardaktan boşanırdı öpüşmelerimiz
gittin!
saçlarımın buklesi omuzlarında kanıyor dudaklarım veda sözleriyle elveda diyor talihim elveda hayaller, anılara kalacağız artık bu yaz akşamında. bize değil ama yorgun ve aldatılmış yazgıya, hep kırılgan
kal!
henüz lanetlenmeden koruganları kalplerimizin kazalım son kez AŞK siperini terkedilmenin savaşında muzaffer bir çift kartal gibi yırtarak gökleri!
uyandığımda o şafak vakti yoktun yanımda alnımda masmavi bir yara...
( R Ü Y A başlıklı yazı Melike MELİS tarafından 4.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.