“Kaptan! Geçen hafta Cuma günü seni
gördüm.”
Tüylerim diken
diken oldu bu mesajı okuduktan sonra. Rengim attı, hafızam yitip gitti. Bir
film şeridi gibi sardım geçen günleri, Cuma’ya gittim.
Lakin hiçbir
şey hatırlamadım o an!
O şaşkınlık, o
heyecan, o hayranlık…
Aklımın
ucundan dahi geçmezdi bu şehre gelişin!
Hayal bile
edemezdim.
Bastığın
toprak değerlim değil de nedir şimdi?
Baktığın
yüzler dostum değil de nedir?
Ah be
Papatyam, ah be yaralım, ah be…
“Dün ayrıldım senin Elazığında Kaptan!”
Aynı şehrin aynı
havasını solumuşuz da haberim yok!
Aynı caddeden
geçmişiz de bilgim yok.
Omuzuma
çarpmışsın da pardon deyip geçmişim.
Olacak aşk
değil!
O omuz
kutsalım değil de nedir bugün?
O değdiğin yer
en güzel yerim değil de nedir şimdi söyle bana?
“Gülüyordun Kaptan, neşen yerindeydi bayağı!”
Anlık
gülmelerime aldırma sen Papatyam!
Bazen en şen
kahkahanın altında akıl almaz acılar saklıdır.
Bazen en mesut
sandığın insan dahi ne acılar duçardır.
Sen
gittiğinden beri gülmüş müyüm acaba?
Kanmış mıyım
susuzluğumda suya?
Açlığımda
yemeğe?
Varlığın
cennetken yokluğun neden cehennem değildir?
Sesin kulağıma
melodiyken sessizliğin neden sağırlık değil?
Yüreğim acılar
denizi oldu.
Yüreğim acılar
yanardağı oldu.
Yüreğim aşkın
kanar dağı oldu.
“Bayağı esmermişsin Kaptan. Fotoğraflarına göre…”
Karayım elbette!
Sensiz geçen her günün ömrüme aydınlık katacağını mı zannettin?
İçimi
ferahlatacağını, ömrümü ışıklandıracağını mı sandın?
Karayım elbet;
sensizliğe karalar bağlamışım da ondan!
“Kaptan! Senin sağ tarafına çarptım ve sen
pardon dedin. Görmedin beni! Dikkat etmedin bana! Arkadaşlarınla konuşuyordun. Gri
tişört siyah pantolon vardı üzerinde. Elinde telefon cebinde cüzdanın vardı. Ayakkabın
siyahtı. Beyaz tişört siyah pantolonlu güneş gözlüklü olan da bendim. Sana
çarpan!”
Şimdi
bana değdin değil mi sen? Bana dokundun!
Ölürüm ben
sana Papatyam!
Sana değen
yerim en kıymetli yerimdir bundan sonra!
Sana dokunan
yerim en güzel yerimdir şimdi!
Sana dünya gözüyle
doya doya bakabilseydim!
İçebilseydim
kana kana ‘ağzını musluğa dayar su içer gibi’
Sesini nakşedebilseydim,
yeşil gözlerini aşk edebilseydim içime!
Tutabilseydim
elini, saçını okşayabilseydim…
Ömrümden ömür
gitseydi keşke!
Canımdan can
tükenseydi keşke!
“Şanstı bu Kaptan! Tamamen tesadüftü seni
görmem! İnanamadım önce sonra baktım uzunca, teferruatlıca…”
Sen beni
gördün tamam da ben seni göremedim be Papatyam! Ben seni göremedim be Papatyam!
Gözlerim hüzün
doldu yine. Boynum bükülü kaldı. Aşkım içimde kaldı.
Ben seni bir
an için de olsa görmeye canımı dahi vermeye razıyım be Papatyam! Ben seni
sevmeyi asla bırakmadım da!
Tek göreyim
yüzünü, dokunayım ruhuna, tutayım elini, okşayayım saçını, öpeyim yanağını be
Papatyam!