“Sevgili Günlük” diye başlayan ve hepimizin yüzünde tatlı bir tebessüm uyandıran değme Türk Filmleri’ne taş çıkartacak olan bir giriş ile başlamak istedim. Umarım hayal kırıklığına uğramamışsınızdır.Lise çağlarında bir ara moda olan ve hemen herkesin kalemine bir sakız gibi yapışıp kaldı. "Sevgili Günlük” hitabı, hitap tarihinin bence en hitapsız grubu olarak zirvede yer alır.

              Bugünkü misafirimiz Tosun, belki de her gün karşılaştığımız ama gerçek yüzlerini göremediğimiz ama bir duvar dibinde, bir duvar kenarında, bir tuvalette olağanüstü cümleler kuran ve topluma mesajlar ileten maskeli yüz. Kafiyesi dahi Tosun ismi ile münasip bir kalıp haline gelmiş naçizane aklı eremeyen, cüheladan kişilere laf arası meze olmuştur.

               “Sevgili Tosun, tuvalet yazılarından takip ediyorum.Yazılarınıza hayranım, acaba bir imza günü düzenleyebilir misin?” diye yazıversek birden ne olur? Bu bir davetiye addedilebilir mi sizce? Peki Tosun kim? Herhalde Tosun Paşa değildir? ‘Tosun, tuvalet duvarına yazan kişidir.’ diye bir tanım yapsak ve her tuvalete giren kişinin tosun adayı olduğunu söylesek uygun olmaz mı? Tosundan geçilmez yeryüzünde o zaman.Tosunu en bol olan ülke hangisidir diye bir yarışma düzenlesek ve birinciye mis gibi bir tuvalet duvarı hediye etsek uygun olmaz mı? Ütopyamızdaki ülkenin adı Tosunistan olsa ve bütün tosunları oraya toplasak tosun gibi yaşasak olmaz mı? Tosunum benim.Tosuncuklar yetişsin boy boy, dal dal sürgünler versinler.Ülkem tuvaletleri daha bir güzel olsun.

               Tuvalet kapılarını, duvarlarını bir defter sayfası gibi kullanan tüm tosunlar, kitap çıkarın da millet yazdıklarınızı rahat ve nezih bir ortamda okusunlar. Öyle b.ktan bir mektep olur mu? Ayıp vallaha, ya kalem düşse elinizden. Amanın aman.

Yazar seven çocuk: “Yazar gelmiş ilçeye yazar abi, koş. Kitap imzalıyormuş.”
Yazar olan adam : "Ya yazar kim, ne yazmış, nerede yazmış bakayım?”
Yazar seven çocuk:”Yazar abi, adı Tosunmuş, hem de her yerde yazarmış”
Yazar olan adam :”Bu bizim Tosun olmasın sakın. Tuvaletçi Tosun. Hangi tuvalet duvarını imzalayacak acaba? En çok dikkati umum memişhane alır. Oradadır muhakkak. "Ah Tosun kardeş ah, sen filozofsun valla. Aşağıdaki serlevhalık cümlelerin için millet sayfalarca yazı yazar. Ama sen tam 12’den vuruyorsun. Kısa ve öz. Defter köşelerinde, gazete sayfalarında, sırada, masada, duvarda. Senden alınmış sözler süsler durur hafızamızı. Hafıza bahçemize nakşettiğimiz sözlerden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

                 "Bunca içine ettiğimiz dünyanın neden sifonu yok” Doğru söze ne denir? Her gün bir tarafını pislettiğimiz, bozduğumuz, kırdığımız, yıktığımız dünyanın hali pür melalini kim anlar? Öyle bir sistem olacak ki her türlü pis ve kötü vaziyet, bir el hareketiyle cumburlop dünya dışına atılsın. O zaman da evren ciddi bir tehdit altında kalır ve belki de kıyamet kopardı. Ey dünya ,özür diliyoruz senden. Ev sahipliği yaptığın için bize. Lakin kıymetini bilemedik. Dünyayı, evrenin en büyük yüz numarasına çevirdik hep beraber. Bunu başka hiçbir mahluk yapamazdı eminim. Çünkü onlarda akıl denen nimet yoktu. Biz de vardı. Akıl başa bela, akılsızlık başa deva. Hiç değilse hesap sorulmaz.

                   “Kenefe ne gerek var, dünyayı kenefe çevirmedik mi?”  Yukarıdaki duvar yazısını destekleyecek olan bir başka sakıncalı ve ikaz edici duvar yazısı. Eskiden dere boyları doğal tuvaletlerdi. Duvar dipleri, kıyısı köşesi mahallenin. “Buraya çiş eden bilmem ne oğlu nedir?” diye imla bakımından yanlış ama bir o kadar da dikkat çekici yazılar yazılırdı ev duvarlarına, bahçe duvarlarına. Çiş etme vatandaş buraya, burası tuvalet mi? Anla babında. Millet mesajı alırdı ama inadına, o yazının etrafı sinek festivaline dönerdi bir iki gün sonra.Yasaklara karşıyız, biz özgürüz. Kim bize gem vuracak? Çiş edilemez ha, başka şey ederiz. Ah evrenim güzel evrenim. Ay dünyanın etrafında döner durur, dünya güneşin etrafında döner durur, milyarlarca sinek de etrafımızda döner durur.

                      ”Pisuvara izmarit atmayınız. Biz sizin kül tablanıza işiyor muyuz?” Ah pisuvarlar, memleketimde pisuvarlar ne haldedir bilir misiniz? Pis pis durur pisuvarlar, pisi pisilerin tuvaleti gibi hem de. Ne için vardır, onu bilir misiniz? Ama ne için olduğunun dışında pratik zekalı halkımız onu her şey için kullanıyor. Pet bardaklarını atmak için çöp, sigara izmaritlerini koymak için kül tablası, kusmak için lavabo. Pisuvarın kadar konuş hemşo. Temiz mi temiz bir pisuvar, emin olun ki ülkenin kalkılmışlığının bir numaralı göstergesidir.Yoksa biz halen geri miyiz? Lütfen söylemeyin. Burhan ALTINTOP cazgırlığı ile bağırmak lazım bunu yapanlara: ”Geriiiiiiiii!!!” diye.

                     “Bazı geri zekalıların dikkatine ; "Oturmadan önce kapağı kaldırın" Bu yazıyı ilk gördüğümde çok güldüm ama çok da üzüldüm. Çok güldüm espritüel bir hava yaratmış. Her şeyi uluorta yapma etme alışkanlığına işaret ediyor.Tabi ki herkes buna katlanmak zorunda değil.Çok üzüldüm neden tuvalet adabını bilmiyoruz? Hani hava atarız ya; “Biz de tuvalet varken, Avrupa da tuvalet yokmuş.” diye. Caka satarız ya, böbürleniriz ya. Oldu da ne oldu cicim? Her şey halloldu, herkes kurallara , adaba riayet etti değil mi? Her şeyimiz ortada maşallah.B.k deryası içinde tuvaletler, memleketin havasını bozmakta...

                   “Yazı yazma helaya, Başın girer belaya” Kamera sistemi ile gözetleniyor mu tuvaletlerin iç kısmı? Kimin yazdığı nasıl belli olacak? Yazan yazsın bırakın, bari orada yazma hürriyetini kullansın. Bunca sayıdır yazıyoruz ne oldu sanki? Baş belaya girer ama belanın kendisi de belaya uğrar.Helaya yazı yazanlar manyak mısınız desek? Defterler dururken, sayfalar dururken, dergiler dururken, gazeteler dururken. Şaşıyorum vallahi bu işe.

                    “Bulduğunuz gibi bırakın.” Pis bulmuşsak netcez gayri? Bizden sonra giren kişi ile inşallah karşılaşmayız hemen? Yanlış anlamaz umarım böyle bir tuvalet için.Tuvaletleri temiz olan bir toplum gerçek anlamda gelişmiş bir toplumdur. Dikkatinizi çekiyorum. Pis tuvaletler sağlıksız bir topluma işarettir, geri kalmışlığa delildir, kültürsüzlüğe misaldir.

Başka bir tuvalette aşağıdaki diyaloğa rast geldim ve not aldım.
(Önde) Pişttt! Sağa bak, hayatının en felsefi cümlesini göreceksin.
(Sağda) Yok vazgeçtim, sola yazmıştım ben o cümleyi.
(Solda) Aptal sağa sola bakacağına önüne bak ayağına işiyorsun.
Millet işi gücü bırakmış ne ile meşgul oluyor. Kılavuzumuz karga sanki. Bunu yazanı merak ediyorum, nereye işemiş acaba?

                  Tosun artık sayfaya yazsın.Güzel olanı anlatsın.

( Tosun başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 5.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.