Hani, tütün tarlalarında bir çocuk vardı;

Hani, yorganının altında gizlediği hayallerini

Pencereden gözbebeklerine süzülen yıldızların

Saçlarından tutardı…

Gecenin bir yarısı, tam da yıldızı göz kırparken,

Yalın ayak, tarlaların yolunu tutardı…


Ah, ah bir de okutsalardı…


Sımsıkı sarılırdı hayallerine,

Ayakları tütün sulamaya giderken bile…

Çoban yıldızına eş, tek düşüne bakardı.

Daha; daha sabaha çok vardı…

 

Tütün dizmekten nasır olmuş elleri

Çaresiz  sarılırken ekmeğin yazısına…

Yıldızını düşlerinde bulan gözleri,

Hasretti, kitapların kokusuna…

 

Ah, ahh, bir de okutsalar ne vardı:

Okutsalardı, milyonlarca yıldızı tek tek sayardı…

 

Çocuktu, çocuk olsa da,

Elleri ve ayakları ekmek kavgasında;

 

Gün ağarırken bir çay içimi kadar

Mola verilirdi o tütün tarlasında

O kadar çok sevinirdi ki;

Buram buram vuslat kokan hayallerin koşusuyla

İçi burkan işte bu ân’a…

Bir çırpıda domates ekmeğini bitirir;

Karşı damın arkasındaki düşlerine kaçardı.

Düşleri; yaprakları dağılmış, eskimiş kitaplardı…

 

Ah, ah bu kitapları bir de ona anlatsalardı;

Kalbinden duyuyordu; kitaplarda “aşk” yazardı…

Tütün tarlasında bir çocuk vardı; her çay molasında

Bıkmadan en parlak düşü için ağlardı…

 

Bir gün, beş dakikada sökebildiği

O ilk ve tek hecede gördü:

Düşünün adı “aşk”mış…

 

Nerden bilsin, biçare çocuk;

“İnsanı güneşe taşıyan kitaplardı… “

Buruk bir sevinçle kitabına sarıldı

Ve çaresiz mırıldandı, elleri nasırlı çocuk:

“Senin adın, aşkmış…”

 

Ah, ah çocuk keşke seni güneşe taşısalardı.

Senin düşlerinin damlalarıyla, keşke beni sulasalardı…

 

Tütün tarlasındaki çocuğun aklı kitaplarda,

Benim aklım, tek hecelik aşkı mırıldayanda kaldı…

Her güne bir kitabın sayfasıyla başladım,

Tütün tarlalarının düşlerde takılmış  o hüznünü duyarak…

Her ahh edişte, içimde; aşkı bulan o çocuğun düşleri…

Tütün tarlasında bir çocuk kaldı; görürüm hep geceleri…

 

Ah çocuk, inan ki senin düşlerinin yerine

Bir nefes ahla çektim kitapları içime

Milyonlarca yıldızı saydım bir ömür, “sen” diye.

Ve, o vuslat dolu tek heceden anladım ben…

Ah keşke, keşke onlar da anlasalardı:

 “Senin adın aşkmış…” 

………

Devam edecek…

(3) Hani, her akşamüstü görmek için sahile koşardı ya…

Yegâh Elif Mirzâde( R ) 30.09.2013 Ankara


 

 

( Senin Adın Aşkmış... 2 başlıklı yazı Rana İslam D tarafından 30.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.