E/kim fırtınalarının mevsimi, hasat rüzgarlarına dayanmış bir dolu t/utku
Sarı bir sayfa gibi elleri
...


Ne anlattığını bilir mi gözleri düğümlü kimselerin dilleri? 
Bir aydınlık durur zamanın kursağında. B/aşında telli pullu bir ağıt, yalnızlıkları tutar ellinden. Zamanın girdabından koparsa hançerlere sarılan kederler. Sökün eder pencereden başka karartılar öylece...


Zifiri kuytuları bozmuşluğum da vardır evvelden. Lakin bekçi düdüğüne takılıp kalır gözlerin. Hangi karanlıktan kurtulmayı bekleyen bir açlık bedenindeki?
Bakkal amca vardı eskiden sandalyesinde oturup güfte yaparken öldü aniden. Kaldı tüm umutları ve şarkılara tutunamamış güfteleri geride. Ağladı herkes bildiğince. Ben o zamanda biliyordum üzülmenin anlamsızlığını ağladım elbette ancak biliyordum anlamsızdı tüm sözler. Ve sonra unutuldu zaten sakince...


Öyle kanatmalı düş sancılarına kapılırsın aynada. Tüm suretlerin devrilir yansıma dolu sırlarda. Sığınacak başka bir yansıtıcı ararsın hülyada. Tüm kuytular sana değilde başkasına hizmet eder oysa...


Hadi! 
Kalk yerinden sızlanmaktan vazgeç! Erkende ölüyor insan bazen. Ne z/aman demeye kalmadan uyuyorsun işte tıpkı diğerleri gibi...

Ben, eskiden de k/açıktım gerçekte. Şimdi deliliğin içinde boğuluyorum..  Herkes acele ettikçe bir şeylere bende bir yavaşlama. Herkes ayrışıp, çözüldükçe bende bir sarılma hevesi, ş/aşmıyorum yine de..


Komşularla bir yakınlığımız yok. Yakın evlerde oturup uzak duruyoruz birbirimize. Öyle süslü püslü laflar etmiyoruz merhaba ve iyi sabahlardan mütevellit tüm kelimeler. Biliyorum hayatın konuşlandığı noktadan itibaren yakınız uzak olsak da....

Herkesin sevdiği şeyi sevmiyorum nedense ve karamsarım eskisinden. yılgınlıklarım kale gibi yükseliyor evvelkinden. 
Yaşlılık tutuyor elimden bende bir afra bin t/afra. Herkes koşa koşa yaşlanıyor oysa. Sükut dolu akşamları seviyorum 
Kendimle başbaşa k/aldığım sabahları da öyle. İnsanlarsa sökün ediyor kalabalık akşamlara ve sabahlara...



Beyaz bir k/adındım ben tüm esmerliğime rağmen serde güzellikmiş bileğimi büken. Esnek yanlarıma küfreden biri değildim kadın olduğumdan, ama vardı söylenip durduklarım...
Bazen dişi bir şeytanın gölgesi d/okunur omzuma. Abandone bir savuşturma egzersizini benimserim. Meleksi y/anımda uyuyan bir karartıdır belkide? Alışık olunmayan bir hadise değil elbette. Alımlıdır tüm korkular.

Feryat ve figanlara kızar oldum bu aralar. Her gülümsemenin ardından ağlama b/ekleyen kimselerden değilim. Tam sürümlü bir gülmeyi destekliyor bedenim. Aslında sağanak dolu bir rengim. Diğerlerine göre beyaz tenli, sarı saçlı bir çıyansada bedenim tüm aforizma dalgalarında sabahlayan bir serseriyim. Açtığım tüm kuytuları kendi ellerimle ördüm dün gece. Yorucuydu elbette...


Nasıl sığındım başka bir masala, spontone bir gülüşle yayılıyor ağzımdan kahkaha. Bir dalga bir dalga daha derken yabancı soluklu kadın gülüyor orada, katıla katıla. Şovenist edalı, elleri ojeli, kulakları küpeli kadınlar çile mi, renk mi, d/okuyor, sadece b/akıyorum yabancı k/aldığım yüzlere. 
Kanıma dokunuyor tüm yaradılmış başı bozuklukların izleri. K/açıklıksa tüm delilikleri yalnızlığıma çiviliyorum. Ve ilikliyorum ömrüme deliliği. Şimdi sancı dolu yalnızlığa ağlamaktan bedenimi men ediyorum. Artık gülmeye endeksli hesaplarımın olmasını seçiyorum. Şahsımı ilgilendiren tüm gülüşlere yatırım yapıyorum. Aylak yanımla işbirliği içinde yenilikleri kucaklıyorum. Şimdi bir işimiz var deliliği anlamlandırmak. İnsanlara deliliği sevdirmek sonsuzluğa yeni deliler kazandırmak.
Marjinal ruhumla potansiyel güç kıvrımlarında sabahlıyoruz. Ben aşırı gölgeli sahaları sevmekteyim o ise boşlukları tercih ediyor. Anlaşamıyoruz bir noktada.

Kalibresi yüksek bir takım meblağlar bir dizi hünermişcesine akıyor önümüzden. Hiç bir şeye dokunamıyoruz zedelenirse diye... 
Sonra bir söylemci avaz avaza Tüm kıvrımlarıyla dokunamadığımız bir tutanağı sokuyor gözümüze. Kıvrılıyoruz oracığa
...



Kederli dokunuşları bıraktık dedim ya. Tepeden tırnağa b/atarken bolluğun deryasına. Şiddet içermeyen şiddetteki filmleri izliyoruz. En dramatik sahnede kahkahalar atıyoruz. Mercan kırmızısı dudaklarla hemde...
Ne ayık kafa biliyoruz ne de Leyla...


Sis dolu yalnızlıklar r/aflarda biz kendi kalabalığımızla yollarda. Saçılıyor gülüşleri s/olmuş kahkahalar öylece...

Ören y/erlerinde unutulmuş davranışlar ellerimizde. dokunarak eşlik ederler günün dönümüne.

Gece gelir tabi demlenmeye kalırsın bir mumun dibinde, nasıl ışıldar gecede dev karartılar mumun gölgesinde, dolaşır gölgeler her yerde...

Korkunun korkuya esir olması nasıl bir şeydir düşünüyorum uzanırken. Penceremden aylak bir kuşun geçişini izliyorum. Öylece uçuyor yapacak başka işi yok mu bu kuşların?

Saklı gizli hayallere d/alıyor ruhum kaçaklık ederken yakalanıyor ve azlediyorum karanlığa küfreden dilleri...

Ben arsız bir yalnızla boğuşan kaderin geliniyim. Tüm gelinlere öfkeli olsam da k/ara iklimim sevecendir hemen meyleder sevgi dolu cümlelere.

Artık kızmıyorum! 
Homurtularla bağıran tüm kızgın insanları affediyorum. Günah kokularını bağışlıyorum medeniyet, d/okunuyor ruhuma. Biraz daha d/alıyorum sevgi saltanatındaki küçücük boşluğa. Bahrenginin küçük kara balığı atlıyor odadaki fanusa çocukluğumda kalmıştı oysa, dokunamıyorum
...



Ne çok işlerdi soğuk eskiden ruhuma şimdi hayallerin kucağında sımsıcak bir düş benimki-si...


Küçücük kar taneleri yağıyor göğün yüzünden. Dudaklarımdan gülüşler dökülüyor.
Kahkahaların güçlü elleri yanağımı okşuyor. K/açıklığın seyrinde bir deliyi arıyor g/özlerim
Ve g/örebildiğim sadece boş sokaklar...



Maide Özgüç

( ----k/açıklığın Seyrinde Bir Deliyi Arıyor G/özlerim---- başlıklı yazı maideözgüç tarafından 6.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.