Biraz Hicran,
Biraz nihanı rüyadan mıdır bilmem,
Biraz siyah bazan da devasa / peşimden koşuyor.
Olmadık zamanların talanı,
Aynı zamanda usumun uçurumların da kurtaran melek gibi
sanki.
Avuçlarımda belirsiz yol haritası,
Alnımdaki çizik kaderlerin sözcüsü müydü çözemedim,
Ama lambaya yaslandığım vakitlerin kaldırımlarına düşüyor
hep.
Tam da üflerken dumanı,
Üzerime çöken sis dağılınca uzatıyor elini,
Baktığım yöne bakıyor,
Hani kirpikler düşmeden /
Hani tam da yalnızlığa teslim olmak üzereyeken işte;
Bana sessizliği / sus pusu anlatıyor yorulmadan.
Araya ne zaman bir yıldızla girmek istesem,
Güneşi üstüme üstüme salıyor ve gözlerini açıyor her
hücrem.
Sonra
Sonra garipsediğim bir dinginlik genzimi yakıyor.
Belki bilmediğimden,
Belki görmediğimden,
Belki de öğretilmediğinden,
Korkuluklarıma makyaj yapma telaşına düşüyorum birden.
Böylesi anlarda büyüdükçe büyüyor,
Karanlık gecenin vücut bulmuş hali gibi ayaklanıp üzerime
üzerime üşüyor.
Tam da kalbim yeni titremeye başlamışken,
Küçülüyor karşımda / umudun şarkısını haykırıyor sessizce.
Yıkılan güvensizliğimle elimi,
Kırılan yanlarımla yalnızlığımı uzatıyorum üzgün,
Beni ta içimden tutup,
Boca ediyor kusarak / bildiğim bütün iklimleri.
Biraz Hicran,
Biraz nihanı rüyadan mıdır bilmem,
Biraz siyah bazan da devasa / peşimden koşuyor.
Bülent Kaya
İstanbul/08/11/2013